BÜYÜK devlet adamı Charles de Gaulle, “400 çeşit peyniri olan Fransa’yı yönetmek çok zor” demişti.
Kürt sorununun demokratik çözümü için nasıl da bir “yurttan -farklı- sesler korosu” olduğunu Hürriyet’te Şükrü Küçükşahin ortaya koymuş.
İyi bir gazetecilik...
Çoğu doğulu AKP milletvekillerinin -özetle- söylemlerini okumak, “Charles de Gaulle”ün “peynir sendromunu” da aşıyor.
Fatih Metin (Bolu): Olaylar münferit; ancak bölge vatandaşı DTP’ye baskıyla değil gönül rızasıyla oy veriyor. DTP’ye yumuşak değil sert olmalıyız.
Ramazan Başak (Şanlıurfa): Kürtçe TV çok iyi oldu. Vali, kaymakam, din görevlisi vatandaş üzerinde çok etkili; ancak çoğu zaman milletvekilinden bağımsız hareket ettiklerinden ne AKP’nin ne de Başbakan’ın adı yapılan hizmetlerde zikrediliyor.
Ayşe Türkmenoğlu (Konya): Doğu-Güneydoğu milletvekilleri kendilerini ifade edemiyor. Terörist, demokrasiden korkar. İnsanlar düşüncelerini korkusuzca ifade edebiliyorsa bu teröristi korkutur. Söylem birliği konusunda sıkıntımız var. Başbakan her konuya cevap vermemeli. Batı milletvekilleri doğulu bürokrat atanmasına karşı çıkıyorlar, bu yanlıştır.
Hasan Angı (Konya): Batıda da yoksulluk var ama devletine isyan etmiyor.
Nurettin Akman (Çankırı): Asker de Güneydoğu ve Doğu’da seçimi DTP’nin almasından rahatsız. Bu nedenle AKP’nin mutlaka alması lazım.
İbrahim Hasgür (İzmir): Kürtlüğü ön plana çıkarırken Türklüğü de aşağılıyor pozisyonuna girmemek, dengeyi korumak lazım.
İsmail Bilen (Manisa): DTP’liler neden muhatap alınır, neden tahriklerine uyulur? Onlar da kendilerini bir şey zannediyorlar, bu doğru değil.
Gülşen Orhan (Van): DTP vekillerine karşı Başbakan’ın nefesine, zamanına yazık. DTP ile her polemik bize eksi olarak dönüyor.
İhsan Aslan (Diyarbakır): Doğu ve batı insanı birbiriyle iletişim kurmanın sıkıntısını çekiyor. Doğu milletvekili niye konuşmuyor? Çünkü, Doğu’da hain ve devletle işbirlikçi biliniyoruz, burada da şüpheyle bakılıyoruz. Birbirimize güvenmiyoruz yani. .......... Teröriste Güneydoğu’da gerilla deniyor, melek olarak algılanıyor. Kimine göre melek, kimine göre şeytan. Biz konuşmaya geç kaldık. 22 Temmuz’dan sonra Kürtlerle terörü ayıracağız dedik; ama DTP seçmen kitlesini PKK’nın kucağına ittik.
Aslında böyle değildi. Birbirlerini desteklemiyorlardı. Ama biz DTP ile PKK aynı şey oldu, dedik. Bu bizim yanlış politikamızın neticesidir. 30 yıldır yanlış tedaviyle çok bedel ödendi. Eskisine benzer yanlış tedavi işe yaramaz ............ PKK’nın her türlü dış desteğini komşularımızla iyi ilişkilerle kestik. Başbakan’ın üst kimlik sözü bir çözümdür.
ALLİANOİ’Yİ KURTARMAK
HASANKEYF kültür cinayeti girişiminden sonra şimdi de gündemde Bergama-Allianoi antik kenti cinayeti girişimi var.
İkisi de suda boğarak “taammüden öldürme” girişimi.
Allianoi Bergama’da şifalı sular tedavi merkezi olan antik kent.
Milattan 200 yıl öncesinden başlayarak terapide de kullanılmış.
Yunan Tanrısı Zeus’un ölümsüzlüğe bu sularda yıkanarak ulaştığı söylenir.
Yortanlı Barajı yapılırken, bu antik kent ortaya çıkarılmıştı.
Yüzyıllar boyu alüvyon tabakalar altında kalarak neredeyse olduğu gibi varlığını korumuş.
İzmir’in 6 üniversitesi bir araya gelerek bir platform oluşturmuşlar. 36 öğrenci, 6 grup halinde “Allianoi nasıl kurtulur”u tartıştılar. Ben de bu tartışmanın moderatörüydüm.
Tamamen gençlerden kurulu sivil toplum örgütleri oluşturuyorlar.
Arkalarına İzmir’in 100 bin öğrencisini alarak, çığ gibi akarak cinayeti engelleme gücüne sahipler.
Çağımız insanının artık en yakın dostu sivil toplum örgütleri...
Ortak platform etkinlikleri arasında dün, ortak yürüyüş, trafik sorununa dikkat çekmek için gençlerin bisiklet gösterileri, Körfez’de kirlenmeye odaklı sualtı dalma eylemleri de vardı.
Gençlik, kültürüne ve çevresine sahip çıkıyor.