Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Daha "ihtiyatlı" yorumlar da var.Cengiz Çandar, Tercümanda "Net 4, brüt 8 dakikadan öteye..." başlığı altında şöyle yazıyor. (Tercüman, 24 Şubat 2005)"......... ayaküstü ve 8 dakika süren görüşme, taraflar birbirlerine ne söyledilerse -daha ziyade şakalaşma ve Bilal Erdoğan içerikli olduğu öğrenildi- fazla önemsenecek türden değil.Çeviri süresini hesaplarsanız, 8 dakika brüt ve 4 dakika net bir görüşme demek. Türk-Amerikan ilişkileri, 4 dakikada ayaküstü halledilecek olmaktan daha derin sıkıntılar içeriyor.O görüşme olsa olsa, tarafların arayı düzeltmek için simgesel bir irade beyanı olarak algılanabilir; o kadar.İlişkileri asıl bozan, Irak zemini idi. Amerikanın Irakta politika değiştirmesi beklenemeyeceği gibi, şu dönemde böyle bir değişikliğe gitmesini gerektirecek hiçbir neden de yok. Dolayısıyla, Türk-Amerikan ilişkilerinde temelli bir düzelme, Türkiyenin yeni bir Irak ve hatta giderek, yeni bir Suriye politikasına yönelmesiyle mümkün olabilir."Cengiz Çandar, Cumhurbaşkanı Özalın dış politika danışmanıydı. Yazıları ve söylemleri, sadece gazeteci bakış açısının ürünü değildir. Çankayadaki masanın iki tarafında oturmuş sayılabilir. Başkan Bush ile Türkiye Başbakanı Erdoğan arasındaki "Oğul eve ekmek getiriyor mu?" eksenli ayaküstü muhabbet," ABD-Türkiye ilişkilerine "bahar havası" getirdi mi? Her şeyi bu kadar sığlaştırmak/basitleştirmek galiba Türkiyeye özgü. Ali Bayramoğlu da Yeni Şafakta ABDden son tavırları "ABD andıçı" diye tanımlıyor.Dün şöyle yazmıştı:"ABD andıçının ardında çıplak bir gerçek var. ABD, İran ve Suriye operasyonları öncesi bir saha temizliği yapmakta, Türkiyede 1 Mart tezkeresi gibi yeni bir durumla karşılaşmasını engelleyecek tedbirleri almaya yönelmektedir.ABD açısından muhtemelen iki dizi soru var:Bir yandan AK Partinin çok yönlü bir dış politika iddiasıyla Ortadoğu politikasındaki derinliği, Suriye ilişkileriyle sağlamak istemesi, hatta Suriyenin hamisi gibi davranmaya soyunmasıdır.Diğer yandan Başbakanın beyanatlarıyla İranda nükleer güç bulunmasında sakınca görmediğini ima etmesidir.AK Partiyi hedef ve ABDnin gözünde sorun olmaya iten bu tür imalar, açıklamalardan oluşan karmaşık ve sistemsiz dış politika çizgisidir............... Türkiye ise, bir açıklamasıyla Doğuya, bir diğer açıklamasıyla Batıya savrulmakta, yukarıda da söylediğimiz gibi, önerisiz itirazlarla örülmüş bir dış politika yolu izlemektedir."...........Cengiz Çandarın Tercümanda, Ali Bayramoğlunun Yeni Şafaktaki yazıları, sağlam tahliller. Her ikisi de yazdıkları gazetelerin sicillerini paylaşmazlar ama AKP için "önyargı kategorisine giren bir kısım medya (!)"dan da değiller. Saha temizliği Onların satır aralarında, hatta satırlarında "gerçeğe çağrı" var. Katılıyorum. ABDnin istekleri ve Türkiyenin tanımı yapılmamış tavırları arasındaki derin çukurlar lafla dolmaz.ABDnin Türkiyeye bakışını yansıtan yayınlar, söylemler yakın geleceğin bazı eylemleri için önceden "arazi temizliği" yapmaktır. Fehmi Korunun dünkü Yeni Şafakta yayımlanan yazısından şu satırlar da ilginç..."......... ABD, AK Partiyi zora düşürecek, Türkiyedeki etkin çevrelerle kamuoyunun telaşa kapılmasını sağlayacak bir SİNİR SAVAŞI başlatmış bulunuyor."............Böyle bakılırsa... "Oğlun ABDde çalışıyor, eve ekmek getiriyor mu?" eksenli ayaküstü laflamalar, başka yorumlara da açık olabilir............Erdoğan, "sorunları, daha sorunlaşma sürecinde, kriz haline gelmeden" kolektif akıl yörüngesine kaydırabilmişti.Bu kez sınav, çok daha zorlu. g.civaoglu@milliyet.com.tr Sinir savaşı