Roma kitapçılarında en fazla satılan kitap "Kuran..."
11 Eylül'den sonra Kuran'ın İtalyanca tefsiri ve İslam'la ilgili bütün yapıtlarda satış patlaması olmuş.
Örneğin Nobel ödüllü Necib Mahfuz'un kitapları... Bunların bazıları Türkçe'ye de çevrildi.
Ayetullah Humeyni tarafından ölüme mahkum edilen Salman Rüştü'nün "Şeytanın Ayetleri" kitabı da adeta yok satıyor.
11 Eylül'den sonra dünya durgunluğa girerken İslam'ı anlatan yapıtların satışı da düşündürücü...
Belki İslam'la Batı medeniyeti arasında iletişim nedeniyle, karşılıklı anlayışa katkısı olabilir.
Öte yandan... Bu görüntü, bir kara mizah da saklı.
"İslam'ın ticaretini de mi Batı yapıyor?"
Din adına terör, yeni değil.
Batı dünyası yüzyıllar önce Engizisyon terörünü dehşetle yaşadı.
Şu masmavi göğün güneşli sabahında Campo Dei Fiori'de (Çiçek Tarlası Meydanı) kahvemi yudumlarken birkaç metre ötemdeki heykel bir kanıt.
Giordano Bruno "dünya, evren ve Tanrı'nın bütünlüğünü" savunmuş. "Dünyanın güneşin etrafında döndüğünü" söylemiş... Çağının din despotları galeyana gelmişler. Papa'nın da onayıyla önce dilini kesmişler, sonra altına odunlar yığıp yakmışlar.
Özgür düşünceye ve karanlıktan aydınlığa geçiş yolculuğunda, acılar ve insanlık suçları da var.
Bruno'nun yakıldığı bu meydanda eskiden çiçek pazarı kurulurmuş. Şimdi de meyve ve çiçek tezgahları ile dolu, gençlerle cıvıl cıvıl.
Rehberler, turist gruplarına Bruno heykelinin öyküsünü anlatıyorlar. "Pastırma yazı" dediğimiz sonbahar güneşi altında serin beyaz şarap kadehlerini yudumlayarak heykelin etrafında gezinişleri, 400 yıl öncesiyle nasıl da çelişkili...
Onların özgürlüğünde Bruno'nun katkısını hissediyorlar mı?
Az ötede Sant'angelo Kalesi... Burada eskiden Roma dönemi imparatorları yakılırmış... Hıristiyanlık'la birlikte Papalık Merkezi olmuş. Daha sonra Papa Vatikana geçince, ünlü mahpusların hapishanesi olmuş.
Şehzade Cem de burada uzun süre hapis kalmış.
500 metre daha yürüdüğünüzde bir başka terör mekanı.
Mehmet Ali Ağca'nın Papa'yı vurma girişiminde bulunduğu meydan.
Fonda ise Vatikan.
Ne ilginç bir üçgen!
Papa'nın emriyle özgür düşünceye sahip Bruno'nun diri diri yakıldığı yer...
Osmanlı sultanlarından ödün alabilmek için Müslüman Şehzade Cem'in rehin tutulduğu kale...
Yani... "Devlet şantajı" ve "devlet terörü..."
Ve nihayet terörün 400 yıl sonra Papa'ya kurşun sıkışı.
Buna "terörün kısır döngüsü" ya da "terörün kaynağına yönelen bumerang hareketi" denilebilir.
O nedenle terörün dini, ırkı, sınırları, coğrafyası yoktur.
Terörün başı, hiçbir nedenle okşanmamalı.
Roma... Renklerin, tarihin, seslerin, lezzetlerin harikulade paleti.
İşte, oradan birkaç sözcükle yansımalar...
Olympico Stadı'nın girişindeki tenis kortları, "işte farklılık" dedirtiyordu.
İlk kez, çevresi mermer genç kız ve delikanlı sporcu heykelleri ile bezenmiş tenis kortlarıyla karşılaştım. Sanki bir spor mabedi...
Gece grubumuzdaki bir zarif dostumuz, bizi doğum yerinin lezzetlerinin sunulduğu yerel restorana götürdü.
Calabria, çizmenin topuklarına yakın güney yöresi. Bizim Gaziantep'in doyum olmaz inceltilmiş acılı yemeklerinin benzeri, hiç de yabancılık duymadığımız lezzetleri sunuyor.
Sahibi yaşlı Arturo'nun Akdeniz esintileri getiren beden dili ile servisi, o lezzetleri tamamlıyordu.
Kaldığımız otelin yakınlarındaki Sant'Eustacchio'da kahve içmek, başka bir zevk.
İspanya Meydanı'ndaki El Greco da bir simgedir ama burada, kahve çuvallarının yaydığı aroma esintileri arasında tarihi mekanda iç sesimiz "böyle olmalı" diye fısıldıyor.
Buraya Galatasaray maçı için gelmiştik.
Son söz...
Salı gününün parolası: "GALİBİYET."