Bugün 27 Mayıs İhtilali'nin kapattığı Demokrat Parti'nin siyaset mirasına, yeni kurulan iki parti göz dikmişti.Bunlardan biri, sonradan Demirel'in genel başkanı olacağı AP (Adalet Partisi) idi. Diğeri, Ekrem Alican'ın kurucusu ve başkanı olduğu YTP (Yeni Türkiye Partisi...)Daha sürecin başında, bu yarışta hangisinin ipi göğüsleyeceği belliydi.AP'de, 27 Mayıs İhtilali günlerinde harp okulunda intihar eden Namık Gedik'in eşi Melahat Gedik, 27 Mayıs'ın devirdiği Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'in oğlu Yüksel Menderes aday gösterilmiş ve seçilmişlerdi.AP'nin milletvekilleri ve senatörler arasında eski DP'lilerin başka yakınları da vardı. Seçmenler, AP'yi bu nedenlerle "DP'nin devamı" olarak görüyorlardı.AP'nin söylemleri de o yılların hâlâ namlu gölgesindeki siyaseti için hayli tehlikeliydi; "Bu tarlanın birinci mahsulünü domuzlar yedi, ikincisini yedirmeyeceğiz" kelimeleri Meclis kürsüsünde telaffuz edilirken, çiçeği burnunda bir parlamento muhabiri olarak basın locasında dinlemiştim. Salonda müthiş bir kavga çıkmıştı.Zaten hemen her gün bu tür konuşmalar nedeniyle parlamentoda 100-150 seçilmişin tekme yumruk birbirlerine girdikleri kavgalar olurdu.Hatta bu kavgaları anlatan bir yazı dizisi yapmıştım. Ankara Gazeteciler Cemiyeti'nden ödül almıştım. YTP ise gene eski DP oylarına oynuyordu ama askerin duyarlıklarını kaşımadan o zamanların derin devleti olan gayri resmi statülü "silahlı kuvvetler birliği"ni karşısına almamaya özen göstererek...Fakat... Elbette YTP de eski DP'lilere af yolunun açılması, hapishaneden çıkmaları, seçme ve seçilme haklarını yeniden elde etmeleri hedefine odaklanmıştı. Ama... Orijinali AP olduğu için aldığı oylar, taklidi YTP'yi solladı geçti.YTP birkaç yıl sonra kan kaybederek kapandı.Oysa... O zamanlar YTP de, "eski DP mirasına oynamak kozunu, tek başına AP'ye bırakmamak" siyaset türküsünü söylüyordu. Tıpkı 2008 Türkiye'sinde MHP'nin "başörtüsü silahını tek başına AKP'ye bırakmamak" iddiasını anımsatan bir siyaset deneyimidir bu.Tabiidir ki, MHP'nin kan kaybı nedeniyle kapanması söz konusu değildir. Ama alternatif olamaz. MHP ne yaparsa yapsın "İslami politika" kulvarında AKP'yi geçemez. Orijinali varken ona öykünen bir partinin şansı neden olsun? Yakın denebilecek siyasi tarihte buna benzer bir "rekabet" yaşanmıştı. Türkiye'nin, siyaset yelpazesinde sağlam bir yeri olan MHP gibi bir partiye ihtiyacı vardır.Ancak...MHP, AKP'nin kulvarında yarışarak mı oylarını artırır... Yoksa kendi kulvarında kalarak, ılımlı kesimin oylarını da çekerek mi?..Devlet Bahçeli başkanlığında MHP şiddet politikasıyla arasına duvar koydu. Olumlu puanlar topladı.2007 genel seçimlerinde kadrosuna aldığı Gündüz Aktan, Deniz Bölükbaşı, daha önce zaten MHP çatısında yer alan Tunca Toskay, MHP adayı olan İlter Türkmen gibi isimlerle MHP, ikinci tercihi benimsemiş görünüyordu.Bu rotada bir sapma izlenimi var.Sıra ortaöğretimde, ilköğretimde, kamu hizmeti verenlerde örtünmeye geldiğinde, bu çizginin baskıya dönüşme sürecinde ne yapacak? Hâlâ "meydanı AKP'ye bırakmamak" iddiası mı? 2008'E AYNA TUTMAK MHP'nin siyaset yelpazesinde sağlam bir yeri vardır, ayrıca Türkiye'nin de MHP gibi bir partiye ihtiyacı olduğu açıktır. Ancak...Anayasa'da değişikliklerin "sadece ve sadece yükseköğretim kurumlarıyla sınırlı olduğu" yolunda bir hükmü de temel yasaya koydurtabilmeli. Anayasal bir güvence oluşmasını sağlamalı. İnanın ki, AKP'ye başörtüsü için verdiği desteğe rağmen MHP bunu yaparsa, çok farklı gözle görülebilir.Hele Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde önemli bir sorun olan 301 için blokajını da çözerse... Kimseye akıl öğretmek iddiasında değilim. Ne var ki, bu ülkede birlikte yaşıyoruz, laik, demokrat, insan haklarına dayalı bir sosyal hukuk devletinin standartlarını paylaşmak istiyoruz. gunericivaoglu@milliyet.com.tr MHP'DEN 2 BEKLENTİ