Cumhurbaşkanı Sezer, hükümete disiplinsiz memurları meslekten uzaklaştırma yolunu açacak kanun hükmündeki kararnameyi imzalamıyor...
Ama geri de göndermiyor.
Hükümet ise, kararnameyi geri çekmiyor.
Kamuoyunda
Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında yüzeye vurmamış bir krizin izlenimleri oluşuyor.
Henüz yeni seçilmiş bir
Cumhurbaşkanı ile önünde daha
4 yılı olan bir hükümet arasında böyle bir siyaset vitrini çizilmeksizin, çözümler oluşmalıydı.
Meseleleri, mesele olmadan çözmek siyaset sanatıdır.
Hukuk labirenti
Hukuk boyutuna gelince...
Sızan bilgilere göre
Sezer, Anayasa'nın
38. maddesindeki "ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak yasayla konulabileceği" hükmünü dikkate alıyor.
Yani...
"Kanun hükmünde kararname olamaz" görüşünde.
Sezer'in bir diğer dayanağı da,
Anayasa'nın
91. maddesindeki "temel hak ve özgürlüklerin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceği" yolundaki hüküm.
Buna karşılık, hükümete göre
"memura disiplin uygulaması, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik uygulaması değildir. Temel hak ve hürriyetler kapsamına da girmez."Yetki yasası düğümü
Sezer, "Anayasa Mahkemesi'nin 1994 yılında KİT personelinin disiplin suç ve cezalarını düzenleyen kanun hükmündeki kararnameyi iptal ettiğini anımsıyor" ve
"şimdi iptal edilebilir" görüşünde olabilir.
Ama...
Hükümete göre
KİT'ler hakkındaki o kanun hükmündeki kararname,
Anayasa Mahkemesi tarafından,
Anayasa'nın
38 ve
91. maddeleri nedeniyle değil, dayandırılacağı bir yetki yasası olmadığı için iptal edilmişti.
Şimdi bu yetki yasası var.
Üstelik, bizzat
Sezer tarafından imzalanmış ve yürürlükte.
Ayrıca...
Anayasa Mahkemesi, 1986'da hakim ve savcıların özlük haklarını düzenleyen kanun hükmündeki kararname için açılan iptal davasını reddetmiş,
1992'de bu kararı tekrarlamıştı.
Danıştay da,
"özlük işlerinde karar yetkisi ve disiplin cezası yürütmeye aittir" yolunda bir karar vermiştir.
Nihayet
Batı'dan da bir
"karışık" örnek...
Almanya'da
"aşırı uçları temizlemek kararnamesi" ile pek çok memur görevden alınmıştı.
Bu işlem, iç hukuk yollarında
Anayasa'ya aykırı bulunmamıştı.
Ama...
AİHM, görevden uzaklaştırılan
Vogt adlı bir memurun başvurusu üzerine
Almanya'yı suçlu bulmuştu.
Hadise çok basit değil.
Kanun hükmündeki kararname, ne ak ne kara... Tam gri bölgede.
Gri bölge
Peki ne olmalı?
Kararnameler ancak
Cumhurbaşkanı imzasıyla tekemmül edebilir.
Geri gönderilirse, yarınlarda ekonomik ya da sosyal konulardaki kararnameler de
Çankaya'dan dönebilir.
Hükümetlerin topluma verdikleri sözler ve açıkladıkları programlar, hukuki ve siyasi sorumluluğu olmayan
Cumhurbaşkanları tarafından böylece engellenmiş bulunmaz mı?
Öte yandan...
On yıllardır devlet kadrolarına binlerce tarikatçı, ırk ayrımcı ve ideoloji militanı doldurulmuş.
Bunlardan arınmak gereği de bir gerçek.
Çünkü...
Memur, göreve başlarken, devletle
Anayasa temelinde uyum sözleşmesi yapmış sayılır.
Bu sözleşmeye uymayanlar temizlenirken, hukuk ve insan hakları da çiğnenmemeli.
Bir yol, belki de kararnamenin
Cumhurbaşkanı tarafından imzalanması ve daha uygulanmadan yürütmeyi durdurma istemi ile birlikte iptal davası açmasıdır.
Ama
Anayasa Mahkemesi tatilde.
Yürütmeyi durdurma kararı alınmazsa, binlerce memur için kararname işleyebilir.
Bunu önlemek için
Sezer, Anayasa Mahkemesi toplanıp, karar verene kadar kararnamenin uygulanmaması için
Ecevit'ten ilke sözü isteyemez mi?
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr