Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Meclis'te sıcak günler başlıyor.
DYP, Meclis çalışmalarına bir süre katılmamak eğilimini kesin karara dönüştürmek için - belki de - göz ucuyla FP ve BBP'ye bakıyor.
Oralardan alacağı işaret üzerine tavrını "Meclis'i boykot"a çevirebilir.
Amaç?..
Bu hareketin Meclis'teki duyarlı oylamaları engellemeye yetmeyeceği - kağıt üzerindeki - aritmetik gerçek.
Çünkü...
İktidar partileri, CHP'nin de desteği ile Meclis'te oy çoğunluğuna sahipler.
Buna karşın, - siyaset kulislerine göre - hareketi planlayanların amacı şöyle:
"DYP + FP + BBP hepbirlikte boykota giderlerse, bu taktirde - oylamaların meşruiyeti - tartışmaya açılır."
Yani...
Hadiseyi büyük bir demokrasi direnişinin simgesi olarak ortaya koymak düşünülüyor olabilir.

Merhum Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı seçimi sırasında da böyle bir boykot olayı yaşanmıştı.
Özal, sadece Anavatanlı milletvekillerinin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilmişti.
Bu seçimin - meşruiyeti - üzerine tartışma yaratmak istenmişti.
O zamanlar Demirel, Özal'dan Cumhurbaşkanı değil, "Çankaya'nın sakini" diye söz ediyordu.
Erdal İnönü, "Çankaya'ya, Cumhurbaşkanı'nı ziyarete çıkmayacağını" söylüyordu.
Demirel de öyle.
Hatta...
1991 seçimleri sonrası DYP sandıktan birinci çıkmıştı.
Madem Demirel, Çankaya'da oturan herhangi bir vatandaştan farklı değildi.
O halde, hükümeti kurma görevini, bu sözlerin sahibi Demirel, Çankaya Köşkü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı sıfatıyla Turgut Özal'dan nasıl alacaktı?
Önceleri "görevlendirme yazısı, kurye ile gönderilir" gibi ıvır zıvır formüller öne sürüldü.
Sonra...
Demirel, Çankaya'ya çıktı.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın elinden yeni hükümeti kurması için kendisine yetki verdiği yazıyı aldı... Hükümeti kurdu.
Zaman zaman Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi.
Meşruiyet tartışmaları çoktan bitmişti.
Meşruiyeti Anayasa, yasa, tüzük ve yönetmelikler belirler.
Hukuk sakatlığı olan kararlar ve yasalar, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilir.
Meşruiyetin kararını Anayasa Mahkemesi verir.
Ancak... Elbette, toplum vicdanıda çok önemli
DYP + FP + BBP'nin ortak bir boykot hareketi, kamuoyunda yankılar yaratır.
Meşruiyeti ve uygulamayı engelleyemez.
Ama, izler bırakabilir.

FP ve DYP'de - şu satırlar yazılırken - hala bir tavır kesinleşmiş değildi.
İki görüş var:
Her iki partinin de "ak saçlılar" diyebileceğimiz eskileri, deneyimli politikacılar "boykot" gibi çok uçta sayılabilecek bir sert tavra karşılar.
"İpleri daha fazla germek" taraflısı değiller.
Demokrasinin seçimlere yumuşak bir geçiş yapması gerektiği görüşündeler.
Ayrıca...
DYP'yi daha fazla RP ve BBP ile kol kola görüntüden korumak istiyorlar.
Buna karşın...
Bir başka çevre, "sert tavır" yanlısı.
Öte yandan...
Aynı farklılaşma FP'de de yaşanıyor.
Orada da ak saçlılar "alçak profil çizmeyi" yani alçaktan uçuşu istiyorlar.
Tansiyonu fazla yükseltmenin - özellikle şu sıralarda - yanlış olacağı görüşündeler.
"FP'nin başına bir kaza gelmemesi için ihtiyatlı olmalıyız" mesajını veriyorlar.
Gençler ise, "meşruiyet tartışması" yaratacak, üç partinin ortak tavrı ile oluşacak büyük çaplı bir hareketten yanalar.
Dengeler, henüz bozulmuş değil.

Son ve kesin tavırların oluşması, sadece DYP ve FP'nin göz ucuyla birbirlerini kollamalarına bağlı değil.
Dahası...
FP, bir yandan DYP'nin içini de kolluyor.
Bunun yanı sıra...
Anavatan'dan ve DTP'den İrticaya Karşı Mücadele Yasaları için olabilecek fireler de hesaplanıyor.
İçeri girilirse oy aritmetiği ne olur?
"HAYIR" oyları, DYP fire verse bile ağır basar mı?
Yoksa...
Oylamalara katılmamak mı daha ağırlıklı olur?
Öyle görünüyor ki...
Özellikle FP'de ak saçlıların "iyi saatte olsunları ürkütmeden, ipleri germeden alçaktan uçmak" fikri, son tahlilde daha şanslı.
Ne var ki...
Bu duyarlı oylamalarda, hukukun üstünlüğü ilkesi yaralar alırsa, o zaman işin rengi değişebilir.
Tepkiler, ortak tavırlara ve daha büyük çaplı direnişlere dönüşebilir.


Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr