Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu çizilen manzara 2007 yılı içindir.Orkun Uçar ve Burak Turna imzalarıyla yayımlanan METAL FIRTINA adlı politik kurgu romandan yansıttım. (Timaş Yayınları).........Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğun dün yaptığı konuşmada, Türkiyenin "Kerkük" duyarlığını bir kez daha vurgulayan sözleri, "METAL FIRTINA" kitabına çağrışım yaptı. Kuzey Irakta Türk birlikleri ile ABD güçleri arasında sıcak çatışma çıkmıştır. Zaten hazır olan planın uygulamaya konulması böylece tetiklemiş ve "Metal Fırtına Harekâtı" için düğmeye basılmıştır. ABD jetleri Türkiyeye bomba yağdırmaktadır. 4 saat süren bu saldırı sonrası İstanbulda sular kesilmiş, trafik durmuş, yollar ve köprüler ağır hasara uğramıştır. Çok sayıda sivil kayıp vardır. Hassas ayarlı füzelerle Türkiyenin stratejik noktaları vurulmaktadır. Anıtkabir bile isabet almıştır. Org. Başbuğun söylemi özetle şöyle:"Irak geçici anayasasının 58. maddesi, Saddam döneminde Kerkükten sürülen ailelerin geri dönmelerini öngörmekte.Sadece Kürtlerin değil, Türkmenlerin, Asurilerin, Arapların da...1991-2000 arası Kerkükten sürülenlerin 100-120 bin olduğu bilinmekte. Oysa, Irak Ticaret Bakanlığı gıda yardım karneleri rakamına göre Kerküke şu son aylarda gelen Kürt kökenlilerin sayısı 350 bin.Yani durum normal ve kontrol altında değil. Demografik yapı Kürt kökenliler lehine çok değişmiş ve bu değişim pazar günkü seçim sonuçlarına yansımış olursa, bütün taraflarca (Araplar ve Türkmenlerce G.C) benimsenmezse, iç çatışmalar çıkabilir.Sayıca daha az, savunma örgütlenmesi yetersiz Türkmenlerin durumları ve Türkiyenin güvenliği için Türkiye hassastır.Kerkükün nüfus yapısındaki değişim, sadece seçim sonuçları değil, Kerkükün geleceğiyle de ilgili bir konudur. (Plebisite gidilmesi olasılığı G.C) Bu, Irakın yanı sıra, bölge için de risktir."...........Org. Başbuğ, gerçi, Dışişleri Bakanı Gülün, BM Genel Sekreterine bir mektup yazıp uyarıda bulunduğunu da belirterek, hadiseye sivil siyaset şemsiyesi açıyor ama satır aralarındaki mesaj açık............Org. Başbuğ, bütün bu nedenlerin sonucu "Kerkükle ilgili, az olmakla birlikte, yine de ümidimizi korumaya çalışmamız gerekir" dedi. Yani girişimler, uyarılar, ABDden ricalar, BMye mektuplarla bir sonuç alınacağı beklentisi çok zayıf............Zaten Kuzey Iraklı Kürt lider Talabani "Kerkükün Kürt yönetimine geçeceği ve Kerkük petrollerinin de Kürt yönetiminde olacağı" yolunda bir protokolden söz etmekte. TSKnın ümidi az Peki ne olacak?Türkiye bütün "kırmızı çizgilerini" unutacak mı? Böyle bir hafıza yitirme, sadece bellek değil, bir büyük devletin başka değerlerini de yitirmesi anlamına gelir. Türkiye sözlerinin arkasında durursa, Kerkükte olabilecekleri neyle önleyecek?Diplomasi yolları tıkanmak üzere olduğuna göre asker kullanarak mı?Son iki yıldır, Kuzey Irakta PKKya sıcak takip bile yapılamıyor... Orada egemen güç ABD ile karşı karşıya gelmek riski var. Hadi ABD bir mucize oldu ve sessiz seyirci rolünü kabullendi varsayalım... AB ne olacak?PKK sıcak takibinde Türkiyeye bir diğer fren de AB değil mi?Türkiye, bütün bunları aşarak, insani yardım gerekçesiyle zaten Kuzey Irakta olan birliklerini takviye ederek Kerküke yürütse bile orada ne kadar kalabilir?Kıbrıstan sonra, dünyaya bu kez de Kuzey Irak, nasıl izah edilir?Güney Kıbrısın eline "İşte işgalci Türkler" diye başlayacak bir koz verilmiş olmaz mı?.........Alternatif tarih yazalım.Türkiye 1 Mart tezkeresini redetmeseydi... Zaten aşırılıkları yontulmuş ve sadece Kuzey cephesi geçişine odaklanmış ABD istekleri kabul edilseydi... TSKya verilen tek kurşun atmadan, Kuzey Irakı tutmak ve Kerkük çevresini kuşatmak görevi kabul edilseydi, Kuzey Irakta bu kritik sorun olur muydu?İsmet Paşa, "Savaşın başında bir kurmay hatası, bazen sonuna kadar düzeltilemez" demişti...Öyle mi, değil mi? Göreceğiz. g.civaoglu@milliyet.com.tr Asker mi?