Bugün "Kimse gölge etmesin..." Baykal, ne demek istedi?1- CHP'nin asker üzerinden politika yaptığı sürece oy yitirdiği gibi bir yargı var.Baykal, bu kez gene aynı etiketin CHP üstüne yapışmasını önlemek istemiş olabilir.2- Seçimlerden önce Genelkurmay'ın sitesinde yayımlanan "e-muhtıra"ya tepkilerin sandıklarda AKP'ye oy patlaması yaptırdığı, kamuoyu araştırmalarının ortaya koyduğu bir bulgu.Yerel seçimler yaklaşırken, askerin tavır koyuşlarıyla yeniden tepkiler oluşması ve AKP oylarını köpürtmesi olasılığını önlemek istemiş de olabilir.3- Yükseköğretimde başörtüsü için Anayasa'da ve YÖK Yasası'nda düzenlemeler, sonunda Anayasa Mahkemesi'ne gidecektir.Anayasa Mahkemesi kararları üzerinde namlu gölgesi olmamalı.O takdirde, Anayasa'nın iptal kararı vermesi halinde oluşacak psikoloji, gene AKP oylarını yükseltebilir.Bu sürecin salt hukuk mecrasında akması gerekir. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın "üniversitede başörtüsü sözleri için ne düşündüğü" sorusuna şöyle cevap verdi: Baykal'ın bir söylemi de şu: "Bu noktaya gelinmesinde kolektif sorumluluk var..." Doğrudur.Başta CHP olmak üzere tüm kurumları sayabiliriz. Erdoğan'a seçilme yolunu açan CHP'dir. Belki Baykal için de bu yüzden "gölge etmesin" diyenlerin sayısı az değil.Büyük bir ekonomik krizden radikal ve akılcı önlemlerle çıkan 57. hükümetin olumlu sonuçları beklemeden seçim kararı alması, dönemin Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin yanlışı değil midir?Öyle bir yanlış ki, kötü zamanlamayla hem "AKP'yi tek başına iktidara getiren" hem de "kendi partisini barajın altında bırakan bir genel seçim dayatmasıydı" bu.Medyanın da günah defteri hayli kabarıktır.2002'den bu yana AKP'nin yelkenlerini şişiren ve şimdilerde vozurdayarak -nihayet- gidişatı görmeye başladıkları izlenimini veren bir kesim aydının hiç mi günahı yok?.. MASUM DEĞİLİZ HİÇBİRİMİZ Baykal'a soru, "asker eksenli" olduğu için yakın geçmişin e-muhtırasında takılıp kalmak yanılgı olur.Siyaset mimarisinin projelerinde 2002 seçimleri için "Erbakan'da çok para var. Erdoğan'ın ve Gül'ün AKP'sine gidecek oyları keser. İkisi de yüzde 10 barajının altında kalırlar" statik hesapları yapılmamış mıydı?Daha geriye gidelim.12 Eylül döneminde başörtüsü önceleri serbestti.Yükseköğretim sınıflarında birkaç başı örtülü genç kızımız vardı, o kadar.Yasak konarak "siyasi İslam"ın odaklanacağı bir alan açılmadı mı? Şimdi onbinlerce, belki yüzbinlerce...Daha geriye gidelim. AP tek başına iktidardı. 12 Mart 1971 Muhtırası'yla Demirel hükümeti düşürülmüştü.Ama...İlk seçimde gene tek başına iktidar olabilirdi.Fol yok, yumurta yokken muhtırayı verenler, o nedenle kaygılıydılar.Bu olasılığın önünün kesilmesi için asker müdahalesinden sonra selameti, İsviçre'ye yerleşmekte bulan ve Türkiye'ye dönmeyi, hele siyaseti artık aklından bile geçirmeyen Necmettin Erbakan'a, "parti kurması için güvence verilmiş" değil midir?Erbakan'ın o siyaset tohumları, 2007 Türkiye'sinde artık siyaset egemenidir.İstemeyerek yapılan yanlışlarla bugünlere gelindi. Kısacası, hiçbirimiz masum değiliz.Ayrıca... Bu satırlarımın, her fırsatı, askeri yıpratmak için kullananlarla örtüştüğü -hiç- sanılmasın.Son söz...Böyle bir zaman tünelinde bu kez Büyükanıt Paşa'nın "Diyemezsin ki, diyesin" tavrı doğru olanıdır.Aksi halde gündem, "çene altından bağlı başörtü" trajikomik hukuk deformasyonundan "asker ve demokrasi" tartışmalarına kayacaktı............................. DİYEMEZSİN Kİ DİYESİN gunericivaoglu@milliyet.com.tr (Not: Baykal'ın "TSK'yı kastetmediği" yolundaki açıklaması bu genel yorumu değiştirmez.)