İSTANBUL Modern’deki güzel geceden izlenimlerimden biri de, sunumu yapan Rana Tabanca dostumuzun söylemi.
Lafı uzatmadı ama söylenmesi gereken her şeyi kapsayan konuşmaydı.
Şöyle noktaladı:
“Konuşma mini etek gibi olmalı.
Konuyu örtecek kadar uzun, heyecan verecek kadar kısa...”
.......................
Alkış patladı.
Rana’nın mizahı zaten malum.
................
Buradan, gazetedeki yazılarımın son zamanlarda kısa olması üzerine aldığım yorumlara geçebilirim.
Gazete içi -bana göre de doğru olan- “haber/köşe yazıları” dengesinde “ilkesel uygulamalar” ötesinde Rana’nın söylemi de bir gerçeğe işaret ediyor.
Bir büyük yazarın “vaktim yoktu onun için uzun yazdım” söylemini hatırlayın.
Yazı “yeteri kadar uzun, gereği kadar kısa” olmalı. (Tabii, parçalı ve değişik konular işleyen bazı yazı türleri hariç.)
Böylece soran dostlara toptan cevap vermiş oluyorum.
KADIN CUMHURBAŞKANI
RESMİN hatları artık iyice belirginleşmiş gibi...
“Erdoğan Cumhurbaşkanı, Gül Başbakan ve partinin başkanı...”
Hatta siyaset kulislerinde bu konuda bir “Kayseri mutabakatı” sözü bile dolaşımda.
Dahası...
“Gül’ün 1 yıl beklememesi için 2015’te yapılması gereken milletvekili genel seçimlerinin de 2014 yazına çekilerek Cumhurbaşkanı birinci tur seçimiyle birlikte yapılması” da ihtimaldir.
Böylece Gül ve Erdoğan rotasyonu aynı gün gerçekleşmiş olabilir.
Burada resmin flu bölgelerine de ışık tutmakta fayda var.
Şöyle ki:
l AK Parti milletvekillerinden bir bölümü “dördüncü kez seçilmeyi önleyen” tüzük hükmü gereği zaten Ankara’ya veda edecek.
Bir de onların milletvekili süresini 1 yıl kesmek “netameli” psikoloji oluşturur.
“Erken seçim kararı” için oylamada AK Parti onlardan firelerle takılabilir mi?
Sanmam...
AK Parti yönetimi, zorlanır ama...
“Şöyle veya böyle bu engelin aşılabileceği” görüşündeyim.
- Ancak...
“İki sandığın aynı gün kurulması halinde” bile Erdoğan’ın daha birinci turda seçilmesi için gerekli olan yüzde 50’yi aşması kesin mi?
Bu orana ulaşmaması halinde yapılacak ikinci turda önüne hangi “zorluklar” konabilir?
Muhalefet oylarının hiçbir kesimine ters düşmeyecek bir isim ilk turda, Erdoğan’ın arkasından ikinci olarak öne çıkabilir mi?
İşte o adayın tanımı daha şimdiden konuşulmakta.
Bazı isimler telaffuz ediliyor.
Dürüstlüğü nedeniyle solun, ilaveten manevi yapısıyla da sağın “hayır” demeyeceği isimler bunlar.
Ama...
Bir formül daha devreye girdi:
“Kadın Cumhurbaşkanı...”
...........................
Kadın adayın muhalefet kesimlerini uzlaştıracak bir faktör olduğu görüşüne şu aşamada “olumsuz önyargı” yok.
“Bu da bir seçenek, düşünülmeli, değerlendirilmeli” gibi ihtiyatlı ama olumlu bir ortak bakış var.
Ayrıca...
Bu seçeneğin “kadın oylarını” da çekebileceği gözden uzak tutulmuyor.
Tabii...
Madalyonun öbür yüzünde kuşkular da var.
“Kadın Cumhurbaşkanı adayı” acaba “muhafazakar kesime” tedirginlik verebilir mi?
...........................
Her cumhurbaşkanı seçimi gibi bu “yeni cumhurbaşkanı” kavşağında da birbiri içinden “matruşka bebekleri” çıkmakta.