Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İşte bir anı... Bir grup gazeteci ve işadamı Turgut Özal ile Tahrandaydık. İran - Irak Savaşı devam ediyordu. Saddam, Tahrana füzeler fırlatıyordu.Yola çıkmadan önce kaygılıydık.Ya bir füze de tepemizde patlarsa!Özalın danışmanları, uçağa binmeden önce güvence verdiler:"Merak etmeyin. Turgut Bey, Saddama mesaj gönderdi. Ben oradayken Tahrana füze atmayın. Ayıp olur diye ricada bulundu. Herhalde Saddam da densizlik yapmaz." Saddamla anılarım, ona yapılan barışa katkı çağrılarının "nafile girişimler" olarak kalacağı kaygılarını veriyor. Sigaraya yeniden başladım "Füze mi?""Özaldan Saddama mesajı hatırlatarak rahatlatmaya çalıştılar.Oysa... Az sonra, bizim gruptan (yanlış hatırlamıyorsam) bir banka genel müdür yardımcısı üstü toz toprak içinde otele geldi. Çarşıdaymış. Birden patlama olmuş. Sarsıntıyla yere düşmüş. Saddamın füzesinin çok yakına düştüğünü söylemişler. "Acele otele dönün" demişler.Yemek yenildi. Kahveler... Sohbet. Gece odalarımıza çekildik.Ne kadar uyumuşum bilmiyorum. Gene müthiş bir patlama... Zangır zangır titreyen duvarlar. Dehşetle uyandım.Iraktan Tahranın üstüne füzeler yağıyordu.Yerden füzesavarlar ateşleniyordu.Tahran semalarında sanki havai fişek gösterisi yapılmaktaydı.Saatlerce sürdü.Füzelerden biri ya da birkaçı otelimizde patlayabilirdi.3 ay kadar önce sigarayı bırakmıştım. O gece başladım. Yeniden bırakmam için 1 yıl geçmesi gerekti. Ama... Gezinin son günü, akşamüstü bir patlama. Semra patlamaları dinle Turgut Bey eşini telefonla aratmış ahizeden patlamaları dinlettiriyormuş."Duyuyor musun Semra? Gökte füze ve füzesavar ışık izleri atari oyunu gibi" diyormuş.Aslında, bu yapay bir neşe.Hem eşinin merak etmemesini sağlamak... hem de etrafına, Saddamın densizliğini önemsemediği mesajını vermek istemiş olmalı.Ama yakınlarından "Turgut Bey Saddama fena halde içerledi" söylemini dinlemiştik.Haklıydı. Geceyi Tahran Büyükelçiliği konutunda geçiren Turgut Özalı nispeten daha korumalı bir bölüme almışlar. Tepemizde patlattı En önde Özalı taşıyan otomobil.Ve...O bizi bekliyorlarmış gibi saatlerdir durmuş olan Saddamın füzeleri tepemizde patlamaya başladı.Saddam, anlaşılan Özala aba altından sopa gösteriyordu.İrana gitmesini hazmedememişti.Uçağımız işte böyle tehlikeli sayılabilecek bir ortamda havalandı.Özal iyice alınmıştı.Saddamın bu çiğliğini Özal, hiç unutmadı.Körfez Savaşı öncesi, Busha Saddamı hedef gösteriyordu."Saddam güvenilmez" diyordu. "Onunla ciddi, samimi ve sürekli barış olamayacağını" söylüyordu.Saddamın Irakına, en zor zamanında 3 milyar dolar kredi açmış, ihracatı finanse etmişti. Füzeleri fırlatırken Irak, Türkiyeye hâlâ 3 milyar dolar borçluydu. Ödeyemiyordu. Saddam bunları unutmuş gibiydi. Ertesi sabah, Türkiyeye dönmek üzere kafile halinde havaalanına doğru yola çıktık. Saldırgan Şimdi olduğu gibi sürekli "barış" lafı ediyordu... Fakat ağzına hiç yakışmıyordu.O gün şu soru sorulduğunda mosmor olmuştu:"Siz barıştan söz ediyorsunuz ama hep komşularınıza saldırıyorsunuz.Önce İrana saldırdınız. 8 yıl kan döküldü. O savaş bitti, bu kez diğer komşunuz Kuveyte saldırdınız. İşgal ettiniz. Komşularınız ve dünya size nasıl güvenir?"Cevap verememiş "bunu başkan Özala sorun" gibi garip bir şeyler gevelemişti.İstanbulda toplanan dışişleri bakanlarından Saddama "barışa katkı" çağrısı, keşke sonuç verse... Sadece iyi niyet gösterisi olarak kalmasa.Fakat...Umudum, fiili savaşa gerek kalmadan ABD askeri yığınağının, Saddamın gözünü korkutması... Terbiye sopasının ucuyla sağduyu yoluna sürüklenmesi... Belki! g.civaoglu@milliyet.com.tr Sonraki yıllarda bir grup gazeteci Saddamla Bağdatta konuştuk.