Güneri Cıvaoğlu
İstihbaratın özü
"nakl - i kelam" dır.
Konumuz madem
"istihbarat" bu yoldan, o yöntemle, gerçekleri araştıralım.
Örneğin...
İlk olarak...
Demirel'in,
Karadayı'nın,
Çiller'in,
Akşener'in,
köstebek için söyledikleri...
Türkiye Watergate'i olarak bilinen,
Silahlı Kuvvetler'e,
Emniyet İstihbaratı'nın
köstebek sokması, sun - i gündem midir?
Yani...
Refahyol alaşağı edildikten sonra,
Tansu Çiller'in iddia ettiği gibi,
O'nun başını yemek üzere ortaya konan
yeni bir komplo senaryosu mu?
İşin ucu, belki,
Çiller'e kadar uzanabilir.
Ama...
Komplo değil.
Yeni bir durum yok.
Daha
Refahyol sürerken...
Mayıs sonlarındaki son
MGK toplantısında,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı söz alıyor.
"Polis kökenli Onbaşı Sarmusak'ın, Emniyet İstihbaratı adına çalışarak, Silahlı Kuvvetler'den belge çaldığını" anlatıyor.
Önlem istiyor.
İçişleri Bakanı, olayla ilgilenmekte olduğunu söylüyor.
Demirel "üzüntülerini" bildiriyor.
"Önlemlerin, araştırmanın süratlendirilmesini" istiyor.
Konuşulanları yazmıyorum.
Çünkü...
Amacım...
MGK'nın
gizli görüşmelerini kelimelere dökmek değildir.
Ortaya koymak istediğim şey...
"Köstebek" olayının,
yeni hükümetle birlikte üretilen, Tansu Çiller'i yemek senaryosu olmadığıdır.
Son
MGK toplantısında,
Akşener ya da
Çiller söz alıp
"Bu iddialar, sun - i gündemdir. Komplo senaryosudur" diyebilirlerdi.
Bunu yapmamışlardır.
Orada, suspus olmuşlardır.
Şimdi...
Çiller'i yemek için senaryo ve komplo iddiasında bulunma hakları yoktur.
Ve bir soru daha...
MGK'nun o toplantısında,
Erbakan, Çiller ya da
Akşener, paşalara dönüp
"Emniyet İstihbaratı, darbe söylentilerinin doğruluğunu araştırıyordu. Polis Vazife ve Selahiyet Yasası - Ek 7. maddesinin verdiği yetki kullanılmıştır" diyebilirlerdi.
Neden bunu yapamamışlardır?
MGK'da...
kuzuların sessizliği...
Dışarıda... demokrasi mücahitliği gösterileri!
Hiç inandırıcı değiller.
O nedenle...
Destekten yoksunlar.
Daha bir hafta öncesine kadar
Milli Savunma Bakanı olan
DYP Bursa Milletvekili Turan Tayan, anlatıyor:
"Milli Savunma Bakanı olarak, komutanlarla çok yakın ilişkideydim. Başbakan Yardımcısı ve Genel Başkan'ım Sayın Tansu Çiller'e, kaç kez, altını çizerek söyledim.
- Başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın Karadayı olmak üzere, komutanların ve Silahlı Kuvvetler'in ihtilal, darbe ve yönetime müdahele gibi hiçbir tavırları yoktur. Böyle en küçük bir niyetleri bulunmamaktadır. Demokrasiye kesinlikle bağlıdırlar. - Bunları Sayın Çiller'e defalarca söyledim. Uzun uzun anlattım."
Ama...
Anlaşılan...
Çiller'in, bakanlığa, güven duyarak getirdiği
Turan Tayan'ın, tarihe tanıklığı değil,
köstebek Onbaşı Sarmusak'ın
çaşıtlığı tercih edilmiş.
Kimbilir... Diğer komutanlıklarda, siyasi parti karargahlarında, gazetelerde, televizyonlarda, yani, aramızda ne
Sarmusak'lar var. Kokuları çıkar.
Devletin değil, siyasi iktidarın...
Hatta...
Şahısların, istihbarat kadroları, örgütleri oluşursa, böyle
saray entrikaları dönmeye başlar.
Şimdilik, polis kökenli hasta onbaşılar,
köstebek olarak kullanılmış. Evrak çaldırılmış...
Sonraki girişimler, daha da
"vahim görürlerse, esrarengiz infazlara" dönüşebilirdi.
Susurluk Çetesi, zaten infaz yapmıyor muydu?
Türkiye, bu hükümetten kurtulmakla,
uçurumun kenarından dönmüş.
Ama...
Bunu sadece sezebiliyoruz.
Hissediyoruz.
Görememiz... kamuoyunun da görmesi için, şu
devlet adına, devlete pisleyen çetelerin aydınlığa çıkarılması gerek.
Bu yapılmadıkça...
Korkarım ki...
Çok büyük çoğunluğu temiz olan,
Emniyet İstihbarat, özel tim ve benzeri kuruluşlar da sıkıntıda kalacaklardır.
Türkiye insanı ise, hep
"gizli devlet, derin devlet, çete" kuşkularını taşıyacak.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr