Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Öte yanda, yükseköğretimde türban bariyeri kaldırılırsa, "akacak selin, orta ve ilköğretim önündeki duvarları da yıkacağı, çok geçmeden kamu hizmeti veren tüm kurumlara yayılacağı" kuşkusu. Daha, "Anayasa'da değişiklik için düğmeye basılmasıyla birlikte" söylemler ve eylemler bu kaygıların altını çizmekte.Bir AKP milletvekili, "Hizmet verenler de neden başlarını örtemesin? Bu özgürlük önündeki engeller de kalkmalı" mesajını verdi.AKP'li belediye başkanı, "Başı örtülü belediye başkanları olmalı" dedi.Açıköğretim sınavlarında başörtülü genç kızlar fiili durum yarattılar. Uyarılara rağmen sınav salonlarına başları örtülü girdiler. Hatta aralarında çarşaflı olanlar da vardı.Takkeliler ve şeriatın erkekler için öngördüğü şalvar türü bol pantolonlular da açıköğretim sınavındaydılar.Yani...Anayasa Mahkemesi'nin tüm kurumlar için bağlayıcı olan kararı delindi bile."Anayasa'daki laik" tanımı şimdiden bu söylemler, eylemler ve yaşanan fiili durumlarla yeniden tanımlanıyor.Yani..."Türban" ya da " başörtü" bariyerinin yükseköğretimde kaldırılması veya kaldırılmaması tartışmalarının "dar" çerçevede kaldığı bir süreçteyiz.Prof. Şerif Mardin'in "AKP zirvesi, radikallerin mahalle baskısına direnemeyebilir" öngörüsü mü gerçekleşiyor?..Yoksa, yaklaşan genel seçimler öncesi AKP karargâhında stratejik bir oy yatırımı mı bu? Öyle bir noktaya gelindi ki... "ne başörtülü" oluyor, "ne de başörtüsüz..." Bir yanda, "başları örtülü olduğu için öğrenim yapamayan on binlerce, belki de yüz binlerce genç kız..." Orta yaşın başlarında... Sigara içmiyor. İçki tutkusu yok. Sadece günde 1-2 kadeh şarap.Dünyanın en çok okunan dergilerinden ELLE'in Genel Yayın Yönetmeni.Güzel bir karısı, üç çocuğu var.Ancak... Kadınlar dünyasının ortasında yaşayan ünlü ve başarılı genç adamın çok sayıda sevgilisi de olmuş. Bunlardan birine âşık olmuş, ailesini terk etmiş.Ve... Güzel bir bahar sabahı son model spor otomobilinde giderken kendini iyi hissetmiyor. Kendinden geçiyor.Gözünü açtığında aradan üç ay geçmiştir. Üç ay süren derin koma... Beyin ile sinir sistemi arasındaki damar tıkanmış ve bedeni tümüyle bloke olmuştur. Beyni iyi çalışmakta, her şeyi hatırlamakta, her şeyi duymaktadır. Ancak tek kelime bile konuşamıyor.Hareket ettirebildiği tek organı sol göz kapağıdır.İki de güzel terapisti vardır. Bunlardan biri ona gözkapağıyla konuşmayı öğretir. Alfabenin bütün harflerini sıralayan genç kadına, söylemek istediği sözün hangi harfi gerekliyse orada göz kapağını bir kez kırpıyor. MUCİZENİN ADI Bir kadın editörle anlaşır. Ona sadece göz kapağı hareketiyle harf harf bir roman yazdırır. Bu bir gerçek hikâyedir. Adamın adı Jean-Dominique Bauby. Yüz binlerce, belki milyon kez tekrarlanan alfabede, göz kırparak, harf harf, roman yazdırabilmek müthiş bir uğraş.Film Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü aldı. Yabancı film Oscar'ına aday.Dostlarının diliyle Je-Do'yu zaman zaman eşi, çocukları ve bazı arkadaşları ziyaret ediyor fakat sevgilisi gelmiyor. Hem de gözkapağı diliyle ona "Seni her gün görmek istiyorum" mesajını gönderdiği halde... Sevgilisi,"Seni o halde göremem, son gördüğüm halinle hatırlamak isterim" cevabını veriyor.Filmden sonra bir grup arkadaş aramızda tartıştık. "Acaba sevgilisi doğru olanı mı yaptı, yoksa Je-Do'yu ziyarete gelseydi onu iyileştirebilecek bir mucize etkisi olur muydu?" Bence asıl mucize yazdırdığı roman.Beyazperdede bu dram akarken, sevgili Feyyaz Tokar'ı düşündüm. Feyyaz Ağbi de birkaç ay aynı süreci yaşamıştı.Kim bilir neler düşündü, ne acılar çekti? Onu bu filmden sonra daha da iyi anlıyorum.Üzerine ışık yağsın. gunericivaoglu@milliyet.com.tr