Kemal Derviş Washington'da görüşmelerini sürdürürken, Ankara'da ekonomi bürokrasisi de IMF'ye sunulacak yeni niyet mektubunun taslağını hazırladı.
Ekonominin çeşitli birimleri, kendi alanlarına giren konularda taslağı inceleyecekler.
Değişiklik önerilerini hazırlayacaklar.
Derviş döndüğünde onlarla bir toplantı yapacak.
Washington'da aldığı "Türkiye'den beklenti" izlenimleri ışığında bu öneriler değerlendirilecek ve taslak son halini alacak.
Derviş, bu taslağı, büyük olasılıkla Pazar akşamı ya da Pazartesi, liderlere sunacak.
Aslında... IMF'ye verilecek niyet mektubu, yeni ekonomik programın bir bakıma satır başlarından oluşuyor.
"Derviş'in, Washington'dan, cebinde IMF çekiyle döneceğini" sananlar, onun dün yaptığı açıklamalardan sonra, hayal kırıklığına uğramış olabilirler.
Ama... Hangi kurum sadece "lafa" kredi verir?
Türkiye'nin hazırlayacağı ulusal programı ve bir yol haritası kabul edilecek yeni niyet mektubu incelenir... Tartışılır...
Kimler tarafından uygulanacağı?.. Arkasında yeterince sağlam bir iradenin bulunup bulunmadığı araştırılır.
Kasalar ondan sonra açılır.
Bu aşamalarda Türkiye, zamanla yarışmaktadır.
Kemal Derviş'in Washington'da belirttiği gibi, süreç 10 günden kısa zamanda tamamlanmalıdır.
Niyet mektubu taslağının hazır olması, "süratin kanıtı"dır.
Ve bu taslağın hazırlanışında, bizim uzmanlarla çalışan IMF'cilerin ön onayları ise "IMF bürokrasisinin koridorlarında da zaman yitirilmeyeceğinin" göstergesi.
Derviş'in Washington'da "Hükümet ortağı parti liderlerinin tam siyasi desteğini aldım" sözlerinin de altı çizilmeli.
Yani... "Yeni programın, Hükümet ortağı partiler arasında da dalgalanmada kalmayacağı, süratle sonuçlandırılacağı" mesajı verilmekte.
İşte 1 hafta bile sürmemesi öngörülen sürat şeridindeki bu aşamalardan sonra, ilk olarak, IMF'den bundan önceki anlaşma gereği sözü alınmış olan ek paranın gelmesi beklenebilir.
28 Mart'ta ise IMF Yönetim Kurulu toplanacak.
Yeni programın kabulü ve beklenen büyük finansman, o zaman sağlanır.
Bu arada... 20 Mart'ta yapılacak olan Hazine Kağıdı İhalesi öncesi de topluma güven verecek ortamın sağlanması gerekiyor.
İşte Derviş'in sözüne ettiği birkaç zorlu haftanın kilometre taşları.
Bu niyet mektubu ve yeni programı ayakta tutacak omurga, bankalar sisteminde köklü değişimdir.
Öncelikle içi boşalmış yaşlı çınarlar gibi olan devlet bankalarının durumu önemli.
Kaynak yaratamadıkları için çok yüksek faizlerle piyasadan günde 6 katrilyon liranın üstünde para çekiyor ve pompalıyorlar.
Yüksek faizle borçlanırken piyasa faizlerini de yüksek tutuyorlar.
Bu çark dönmediğinde bankalar sistemi kilitleniyor.
Derviş, öncelikle bu sorunu çözecek.
Bazı formüller var...
Sonunda en kesin ve dönülmez karar, o bankaların özelleştirilmesi veya bir plan içinde bazılarının tasfiyesidir.
Başkan Tevfik Altınok, fon yönetimindeki bankalar için "bu yılın sonuna kadar el konulmuş bankalar sorununun tamamını çözeceğini" söyledi.
Özel sektör bankalarına gelince...
İlk aşamadaki operasyonlar gerçekleştiğinde, onların da çok zayıf olanları ya aralarında birleşecekler... Ya da bankacılıkta sadece sağlamların yaşayabileceği "finansal Darwin teorisi" yürüyecektir.
Türkiye, 1994 krizine 5 milyar dolar dövizle yakalanmış, su yüzüne çıkabilmişti.
30 milyar döviz rezerviyle bir kaşık suda boğulmaz.
Yeter ki, ekonomi dışı siyasi hatalar ekonomiyi bacağından batağa sürüklemesin.