Ankara'da kalın çizgilerle çerçevesi belirlenen görüş "Annan Planı'nın ayrıntılardan arındırılması, kısa ve net bir anlaşmaya bağlanması" diye tanımlanabilir.
Başbakan R.T. Erdoğan'ın "daraltılmış planla çözüm" söylemi de "Ankara'nın bu yaklaşımının" işareti olarak yorumlanmalı.
Neden böyle "sade" ve "daraltılmış" plan önerilmekte?
Mucizenin adı
Sorunun cevapları şöyle sıralanabilir:
1- Her alanı, abartılmış ayrıntılarla düzenlemek iddiasındaki Annan planını, madde madde görüşme masasında tartışmakla, bırakın Mayıs'a kadar sonuç almayı bir yana, yıllar geçer, bir yere varılamaz. (Ekleriyle 80 bin sayfa)
Sorunun bu kadar beklemeye tahammülü yok.
2- Annan planının başlıkları özellikle Türkiye ve KKTC için rahatlatıcı formülleri ve güvenceleri yansıtıyor. Ancak bölüm başlıklarını ve genel maddeleri açan alt hükümler ve istisna maddeleri, tüm verilenleri, sanki geri almakta.
Bunların bir kısmını "kara delikler" olarak dünkü yazımda sıraladım.
Örneğin...
Toprak... Başlık ve genel madde, KKTC topraklarının yüzde 21'inin Rum tarafına verileceğini öngörüyor.
Ama ... (+) yüzde 10, (+) işyerleri, (+) Maruni'lere verilecek taşınmazlar ve diğer bazı istisnalarla, 5 - 15 yılda bu oran yüzde 50'ye yaklaşıyor.
Bir diğer örnek...
Nüfus hareketleri... Başlık ve genel madde ile "Kuzey'deki devlet yurttaşlarının en fazla yüzde 21'i kadar Güney'den göç kabul edileceği" öngörülüyor.
Oysa...
Alt maddeler ve istisna hükümleriyle, Kuzey'deki devlet yurttaşları, 155 bine inerken, Kuzey'e, Güney'den göçmen Rum sayısı, 92 bini bulabilecek.
Bu durumda "Birleşik Kıbrıs Devleti Temsilciler Meclisi'nde iki taraf, nüfusları oranında temsil edilir" hükmü, şeklen korunuyor ama uygulamada, Kuzeyden Türk kökenli milletvekillerinin yüzde 50'sine yakın Rum milletvekili seçilebilecek.
Annan planı "Kuzey ve Güney'deki devletlerin Birleşik Kıbrıs Senatosu'na eşit sayıda (25 - 25) senatör göndermelerini öngörüyor... Fakat, uygulamada, Türk kökenli senatörlerin yarısı kadar Kuzey'den seçilmiş Rum kökenli senatör de olabilecek.
Başkanlık Konseyi üyelerinden (bakanlardan) en az ikisinin Kuzey'den olması ve - AB ile ilişkiler gibi - çok önemli konularda karar almak için bunlardan birinin - kesin onayı - gerekiyor.
Ama... Temsilciler Meclisi ve Senato'da Kuzey böyle temsil edilirken, Kuzey'den seçilmiş Başkanlık Konseyi 2 üyesinden 1'i, Rum kökenli de olabilir. Böylece Türk tarafı için "kilit güvencesi" ortadan kalkabilecek...
Bir örnek daha...
Türk Silahlı Gücü'nün sayısı inecek de olsa Kuzey'de varlığı devam edecek. Fakat alt maddelerle yetkileri, etkinliği budanıyor.
Kışladan "manevra" için bile çıkmadan 48 saat önce bildirimde bulunması, gideceği yolları göstermesi, o yolların "en kısa olanını seçmesi" gerekiyor.!
3- Bu ayrıntılarla boğulmuş maddeler yığını, sadece Türk tarafının Rumlarla görüşme masasında değil, Rum yönetimiyle Atina ve KKTC yönetimiyle de Ankara arasında sorunlar yumağıdır. Hatta Ankara'nın ve Atina'nın kendi içlerinde... Ada'da da Türk ve Rum politikacılarının bu yumağı çözerek, kendi aralarında anlaşmaları için bile bir "mucize" gerek.
Laf ve para
Bir söz vardır:
"Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz..."
Bu Annan planı da bir laf kalabalığı... İki tarafı, ama en çok Türk tarafını "uyutacak" ayrıntılarla dolu.
Bu plan, bölüm başlıkları ve genel maddeleriyle - sadece çok gerekli değişiklikler yapılarak kısaltılmış haliyle - kabul edilebilir. Ayrıntılardaki istisna safraları atılır.
Türkiye'nin, AB'den tarih alması ve üyeliği ile bir paralel kurulabilir." AB üyeliği için bu gereklidir."
Buna karşılık...
Üzerinde hiç konuşulmadan kabul edilmek üzere hazırlanan (Kopenhag ve Lahey'de bu dayatma yapılmıştı). Annan planını, bütün ayrıntılarıyla konuşmaya kalkışmak ise "okyanusu içmeye kalkışmaktır."