Olimpiyat’a Tokyo startı
Tabanlıoğlu Mimarlık imzalı Tokyo Olimpiyat Stadyumu tasarımı
2020 olimpiyatlarına ev sahipliği için İstanbul ve Madrid’le yarışan Tokyo start aldı bile.
Olimpiyat açılışının yapılacağı stadyum konkuruna Japonya ve dünyadan 46 mimarlık bürosu katıldı.
İlk elemede bunlardan 35’i elendi.
Türkiye için “kötü haber” bu...
İstanbul olimpiyatlar için “yeni altyapılara” henüz kazma bile vurmamışken Japonya bakın şimdiden dünya ölçeğinde tasarım yarışmaları yapıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın şiddet olayları karşısında “şu manzaralara bakarak, 2020 olimpiyatlarını Türkiye’ye verirler mi” sorusu da cabası...
Öte yandan bir de “iyi haber...”
Elemeden sonra “ilk 11’e kalan mimarlık bürolarından biri Türk. Tabanlıoğlu Mimarlık...”
13 Ekim’de kazanırsa 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları Türk mimarların imzasını taşıyan stadyumda açılış yapacak.
İlk 3’e girmek bile çok önemli.
3’üne de ödül verilecek.
Zor bir proje bu.
Şartnameye göre “dar bir alanda, 80 bin kişinin ağırlanması” hedefleniyor.
Projenin, “çok programlı, çok katmanlı, açılıp kapanabilen çatılı, esnek oturma olanakları” sağlayan yüksek teknolojiye dayalı bir yapı sunması gerekiyor.
Stadyum çevresindeki trafiğin düzenlenmesi bile proje kapsamında.
Jüri başkanı Tadao Ando...
Üyeler arasında Norman Foster da var.
Bu iki isim olayın büyüklüğünü gösteren referans.
Tabanlıoğlu Mimarlık’la birlikle finale kalan ilk 11 arasında Zaha Hadid’in olması ise yarışmacılar için referans.
Tabanlıoğlu’nun bir projesi olan Kazakistan’daki stadyum “Astana Arena”nın açılışına gitmiştim.
Güzel stat... Bu deneyim de bir artı.
Piyano dinletilerine bir gece de Sedat Ergin’in katılım sürprizi... Yanındakiler
ise Prof. Müftüoğlu ve Beşiktaş Belediye Başkanı Ünal... Ve Palmalife’ın plajı
YALIKAVAK’IN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ
YALIKAVAK Bodrum’un “kartpostal” güzelliklerinden biridir.
Özellikle günbatımı muhteşemdir.
Güneşin kızıllığıyla Yalıkavak suları menekşelenir.
Ama...
Torba, Türkbükü gece yaşamıyla magazin isimlerinin seçimiyle öne çıkmıştı.
Şimdilerde Yalıkavak grafiği yükselişte.
Bunda Azeri işadamı Mübariz Masimov’un katkıları da önemli.
Yalıkavak Marina yeni yarımadasıyla çekim merkezi oldu.
Cipriani ve Balıkçı Sait’in de kapılarını açtığı yarımada ışık seli, palmiyeleri, büyük yatlarıyla Florida’yı andırıyor.
Şimdi de eski marinadaki binalar yıkılarak bambaşka bir mimari yükselecek.
Nişantaşı’nda, Kanyon’da, İstinye Park’ta, Akmerkez’de bile tek tük görünen, bazıları Türkiye’ye yeni yeni gelmeye başlayan markalar orada sıralanacak.
Mega yatlara göre bir marina yapılmakta.
Her biri ortalama 100 bin lira bırakıyor.
Bodrumlu üreticiler için bunlar iyi haberler.
............................
Mübariz Masimov’un Yalıkavak’ta bir diğer yatırımı da “Palmalife...”
Dalgakıranlarla her yönden rüzgarların oluşturduğu dalgaların giremediği laguna gibi bir turkuaz su.
Maldiv sahilleri gibi kumsal görüntüsü.
Hepsi denize bakan odalar.
Taylandlı masözlerin çalıştığı tam donanımlı SPA...
Denize kucak açmış spor salonu.
Ve...
İsteyenlere “detoks menü...”
Pizza ve tatlı bile var.
Ama...
Hepsinin günlük kalori toplamı 1000.
4-5 günde 3 kilo gider...
Bu sağlık butiği tasarımında ve işletmesinde “Prof. Osman Müftüoğlu” imzasının olduğunu belirtmek yeterli olur sanıyorum.
Herkese, bütün sağlık sicili dikkate alınarak ayrı ayrı bakım uygulanıyor.
Bayramı orada içkisiz, günde 1000 kalorilik menü ve yoğun sporla geçirdim.
Opera ikizleri Didem ve Sinem Balık
TANGO VE AŞK
VİYANA’da ünlenen opera sanatçısı ikiz sopranolar Didem ve Sinem Balık bu kez tango söylemek için sahnedeler.
Gecenin adı “TANGO VE AŞK...”
35 kişilik Cemal Reşit Rey’in eşliğinde Arjantinli müzisyenlerle opera ikizleri tango kostümleri içinde sahne alacaklar.
Orkestra Şefi Garcia Valez...
Tangonun vazgeçilmez sazı Bandeneon da Ruei Ran Wu...
Piyanoda Pablo Fernandez...
Ah...
Böyle gecelerde bir de şarap yasağı olmasa...
(6 Kasım / saat: 20.00 / CRR)
Tilda Tezman’ın tiyatro yazılarını topladığı kitabın kapağı.
OYUNNAME
TİLDA Tezman’ın adı ve resimleri daha çok cemiyet sayfalarında yer alır.
Sanata daha yakın olanlar ise tiyatro yazılarıyla da karşılaşır.
Vizon, Tiyatro, Milliyet Sanat dergilerinde onun yazıları yıllardır keyifle okunmakta.
Yurtdışı gezilerinde hemen hemen her gecesi tiyatro saatlerine göre düzenlenmiştir.
Daha çocukluk yıllarında anne ve babasıyla ilk tiyatroya gidişinde bu ateş düşmüş yüreğine.
Ve tiyatro “uzun yürüyüşü” başlamış.
Ailenin adetlerinden biri her yeni yıla yeni bir tiyatro oyunu görerek girmekmiş.
Tilda “yıllardır izlediğim her gösteri hakkında, mutlaka notlar aldım. Broşürler, tanıtım yazıları, fotoğraflar biriktirdim” diyor.
Şöyle yazıyor:
“Seyahat dönüşlerimde, bavulumu açtığımda, odamın dört bir yanına yayılan sahne tozunu ve kokusunu, insanın benliğini okşarcasına akıp giden replikleri paylaşmaktan mutluluk duyan bir tiyatroseverim.”
İşte bütün bu gözlemlerini ve yazılarını “OYUNNAME’YE HOŞ GELDİNİZ” adlı kitabında toplamış.
Çıkıyor.
