Son ekonomik önlemler paketi açıldı.
Bir rastlantı...
Aynı gün yayınlanan L'EXPANSION Dergisi'nin kapağı ABD EKONOMİK MUCİZESİNİN SIRLARI idi.
ABD ekonomisi sekiz yılda yüzde 30 büyümüş.
ABD halkının satın alma gücü de o oranda artmış.
Cumhuriyet tarihimizde, Türkiye, bu orana sadece 1965 - 1971 yılları arasında erişmişti.
Devrin iktidarı olan AP, aldığı bu sonuçlarla, oylarını yüzde 50'nin üzerine çıkararak Meclis'e gelmişti.
ABD'de Clinton'un da - hem de Monica skandalına rağmen - ikinci kez rahatlıkla seçilmesinin nedeni budur.
Ayrıca...
ABD'de yatırımlar, sekiz yıl içinde yüzde 70 dolaylarında, işyeri artışı ise yüzde 15 oranında yükselmiş.
Bütçe 150 milyar dolar fazlalık veriyor.
Pratik olarak ABD'de işsiz hemen hemen yok.
Sadece 2 Temmuz 1999 istatistiğine göre, Haziran ayında 260 bin kişiye, yeni iş sağlanmış.
Buna karşın...
Mucize ülke olarak anılan Japonya'da büyüme sıfır dolaylarında.
İşsiz sayısı artmış.
Yatırımlar yüzde 50 düşmüş.
AB'nin de durumu hemen hemen aynı.
Üstelik...
ABD, bütün bu rakamlara hemen hemen sıfır enflasyonla erişmiş bulunuyor.
Demek ki enflasyonu sıfırlayarak, ekonomik büyümeyi artırmak, yatırımları ve işyeri sayısını yükseltmek mümkün.
Oral'ın kadife eldiveni
Sabah, bu konuları
Maliye Bakanı Sümer Oral ile de söyleştik.
Ona,
Washington'dakilerin
"Eskiden Japon mucizesinden söz edilirdi. Şimdi ABD mucizesi deyimiyle gurur duyuyoruz" söylemini yansıttım.
1999 Türkiye'si, ne yazık ki ekonomik durumu ile hiç de parlak bir görüntü vermiyor.
Buna karşın...
Abdullah Öcalan, Şemdin Sakık, Cevat Soysal ve yıllardır bulunamayan çete başları tek tek ele geçiriliyor.
Bir zamanlar bu tür operasyonları başaran
"İsrail mucizesinden" söz edilirdi. Şimdi
Türkiye, bu onuru ulusuna vermekte. Dünyadaki saygınlığını artırmaktadır.
Etkenler
ABD bu sonuçları alırken, teknik devrimden,
Amerikan girişimcilerinin akciğeri diye tanımlanan ve onlara bir bakıma oksijen pompalayan bankacılık sistemine, araştırmacılığa, müthiş bir rekabete, dünyanın her tarafından derlenen üstün insan sermayesine kadar pek çok etkenden yararlanmış.
Ama...
En çok iki etken önemli.
Birincisi...
Ülkeye ve yaşama güven.
Gerçekten...
ABD, dünyanın en güvenilen coğrafyası.
Dünyanın parası
ABD'ye akıyor.
Ayrıca...
Başta
New York olmak üzere, bütün kentlerde güven içinde günlük yaşam koşulları için adalet ve polis olağanüstü çaba gösteriyor.
Yakın zamana kadar bir beyazın adım atmaya cesaret edemediği
Harlem, artık beyazların da
- gayrimenkul fiyatları çok düşük - yaşamaya başladıkları bir bölge.
Semtin arteri sayılan
125. Sokak'ta beyazlar ve siyahlar yan yana... Dev alışveriş merkezleri açılmakta.
İkinci etken...
Dolara olan güven.ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan, 11 yıldır bu görevde.
Kendi misyonunu
"doları dünyanın en güvenilir parası haline getirmek" olarak belirlemiş.
Yeniden bulmak
Bizim önlemlere gelince...
Türkiye, açıklanan önlemlerle mucize yaratmaz. Lig de atlamaz ama öncelikle
Nasrettin Hoca'nın öyküsündeki gibi
kaybettiğimiz eşeği buluyoruz.
Zaten bu önlemlerle
Türkiye'ye ait olan paralar
Türkiye'ye gelir.
Krediler rahatlayabilir.
Zaten üretilmekte olan mal ve hizmetler alıcı bulur, stoklar erir.
Birim maliyet düştüğü için ihracat artar.
Zaten topallayan
mali milat, üç yıl sonra belki bütünüyle bir gerçek fiskal ve varlık miladı haline getirilerek amacına ulaşacak şekilde yapılabilir.
Ama...
Asıl beklenen, kriz dönemini aşma amacına dönük bu paketi sağlam yapısal değişimlerin izlemesidir.
Bu hükümet
- eğer bozulmazsa - 1983 - 87 arasındaki yönetimin popülist değil teknokrat, akılcı ve cesur siyaset çizgisini izliyor.
Yapısal, sosyal ve
etik değişimleri gerçekleştirebileceğini de ummak istiyoruz.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr