İlginç bir hikâyesi vardır.Bugünlere de mesajı olabilir.Anlatayım... Çok partili dönemde, CHPnin genel başkana ilk başkaldırısı, Kasım Gülek imzalıdır. CHPnin kurucularından, Kurtuluş Savaşı komutanı, Lozan kahramanı İsmet Paşaya karşı genel başkan seçilmek iddiasıyla ortaya çıkmak zorlu işti. O tarihlerde, kurultay öncesi, Kasım Güleke akın akın delegeler ziyarete gelirler.Gülek, İsmet Paşadan "bir" şikâyet ederse, delegeler 10 misli şikâyet ederler.Gülek, İsmet Paşayı "bir" eleştirirse, onlar 100 misli eleştirirler.Gülek memnundur.Kurultayı alacağı yolundaki inancı kuvvetlenir.Ancak bir ayrıntı midesini bulandırmaktadır.Onu ziyarete gelen ve kendisiyle birlikte Paşaya eleştirilerde bulunan delegeler, bir süre sonra çaktırmadan saatlerine bakıp "Ehh, bize artık müsaade" diyorlarmış.Gülekin, "Daha otobüsünüzün kalkmasına çok var. Aceleniz ne?" sorusuna ise, "Ankaraya gelmişken bir de Paşaya gidip elini öpelim" cevabını veriyorlarmış..........Sonuç...Kurultayda Gülek, epeyce oy aldı ama kazanan İsmet Paşaydı.Siyaset böyledir.Manzara ile sandık, çoğu kez örtüşmez. El öpmede keramet Osman Bölükbaşı, siyasetin en renkli kişiliklerinden biriydi.Bayrağı açmıştı.İl il dolaşıyordu.Muhteşem hatipti.Kürsüde olduğu meydanlar dolup taşıyordu.Ama o hep "Meydanlara gelenlerin hepsi keşke sandığa gitseler... Ama öyle değil işte" derdi. "Kız diye alırsın, dul çıkar" deyimi, bir başka bağlamda, ona ait siyaset saptamasıdır. Meydanların kimyası Siyaset böyle...Yani "Sarıgülün doldurduğu meydanlardaki görüntüler, kurultay sandıklarına da yansır" diye bir kural yok.Samsundan başlamak, Erzurumla sürdürmek... Sonra Sivas...Atatürkün Anadolu ihtilali yol haritası...Meydanlar da dolacak anlaşılan ama...Osman Bölükbaşı hatırlanmalı."Bu halk, meydanlarda dinler, sandıkta konuşur..." Dinler/konuşur (1) Gülekin delege ziyaretçilerini de anımsamakta yarar var. Gelir, dinlerler, hatta, 10 misli, 100 misli daha fazla yererler...Sonra "gidip Paşanın elini öperler."Şimdi Paşa yok... Baykal oturuyor koltuğunda...Onun elini öpmezler ama gider şöyle bir görünürler en azından.Sonra da kurultay sandığında konuşurlar. Dinler/konuşur (2) Böyle baskın kurultaylar, genel başkan avantajıdır.Başkaldırana, kökleşmek, derinleşmek, yayılmak zamanı bırakılmaz.Erken ötmüşse başını alırlar.Siyasette deneyimsiz Erdal İnönü bile, böyle baskın kurultayla, "kurt" Deniz Baykalı tepelemiş değil miydi?Sadece kurultaylar değil...Baskın gibi ansızın alınan "erken seçim" kararları da iktidarların silahıdır.Yakın geçmişte, zamanın İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher ile Türkiye Başbakanı Turgut Özal hemen hemen aynı tarihte, baskın "erken seçim" yapmışlar, rakiplerini hazırlıksız yakalayarak iktidarda kalmışlardı. Bu başarılarını birbirlerine gülerek anlatmışlardı. Baskın kurultaylar Karşısında sadece Sarıgülü bulursa, Baykalın, üstünden yürüyüp geçmesi, büyük şanssızlık olmazsa, doğaldır. Sarıgül gerçi, daha çok Baykala olan tepkiyle kartopu gibi yuvarlanarak büyüyen bir hareket halini almakta ama gene de kurultayda Baykalı alıp götürmesi uzaklarda bir nokta gibi...Öte yandan...Üretebildiği tek rakibin Sarıgül olabilmesi ve Sarıgülü yok edebilmek için kurultay toplamış olması, Baykala ve CHPye, hangi boy ölçüsünü verecek?O da, CHP de, kendilerini buna layık görürler mi?.........Tabloyu değiştirecek bir çözüm üretilmeli... CHPde akıllar tam yitirilmeden kolektif bilinç devreye girmeli. g.civaoglu@milliyet.com.tr Acı olan şey...