Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DAHA 1 ay önce “uçuş” vardı. “EVET”lerin yüzde 65’i, 70’i bulacağı “iddialarını” hatırlayınız.
Şimdi ayaklar yere basmaya başladı.
Başbakan Erdoğan bile “EVET oylarının en fazla yüzde 55 olabileceğini” söyledi.
“Yüzde 55-45 bandı içinde bir sonuç bekliyorum” mesajını verdi.
O band içinde çok az, örneğin yüzde “1” hatta yüzde “0” küsur bir fark mümkün.
1987 referandumunu hatırlayın.
“Yasaklara siyasi haklarının iadesi için” düzenlenen referandumda sandıklardan yüzde 44,9 “EVET”, yüzde 44,6 “HAYIR” çıkmıştı.
Aradaki fark sadece yüzde 0,3’tü.
Geçersiz oylar yüzde 4,2, oy kullanmayanlar yüzde 4,6’ydı.
Sadece 75 bin küsur oy farkıyla Demirel, Erbakan, Türkeş ve onların kurmaylarına “seçme ve seçilme, siyasi partilerde yer almak gibi siyasi hakları” iade edilmişti.
Yüzde 0,3 oy Türkiye’nin kaderini değiştirdi.
İlerleyen yıllarda “siyaset yasaklısı olan” Süleyman Demirel Başbakan ve Cumhurbaşkanı, Necmettin Erbakan ise Başbakan oldu.
13 yıl önce bu kadar başa baş olan oylar 12 Eylül 2010 referandumunda tekrarlanırsa neden sürpriz sayılsın?
Şanjmanı ıskaladım
Güneş Taner o referandumda “no no” yazılı turuncu renk tişört giyiyordu.
Turuncu “HAYIR” oylarının rengiydi.
Turgut Özal’ın kurmaylarından biri olan Güneş Taner’le referandum sonuçları için iddiaya girmiştik.
“EVET” oyları daha fazla çıkarsa Güneş, benim emektar teknemin sık sık arıza çıkaran şanjmanını (yaygın söylemiyle şanzımanını) yenileyecekti.
Sonuçlar alındığında telefon açtım “şanjmanımı ne zaman gönderiyorsun” diye sordum.
Cevabı “iddiayı sen kazanmadın ki” oldu.
Sebebini de şöyle izah etti:
“Aslında bize gelen bilgilere göre sayım hataları olmuş. HAYIR’lar birkaç bin daha fazla. Ama Turgut Bey ‘İtiraz etmeyin, yeniden sayım yaptırmayın. HAYIR’lar kıl payı fazla çıkarsa iktidar baskı yaptı sonuçları değiştirdi’ derler. Bırakın ‘böyle kalsın’ dedi.
Kâğıt üzerinde sen, gerçekte ben kazandım. İddianın galibi de yok mağlubu da...”
Sonuçta şanjmandan “teğet” geçmiş oldum.
12 Eylül referandumu için yapılan araştırmalarından birinde SONAR aradaki farkı yüzde 0,18’e kadar indirdi.
Bu kez AKP’nin ya da CHP’nin sonuna kadar itirazlarını sürdüreceğini düşünüyorum.
O nedenle 13 Eylül sabahı açıklanacak sonuç, itirazlardan sonra değişebilir.
Böyle bir oylama “milli irade” diye yorumlanabilir mi?
Birkaç oyla kaybeden “EVET”çi ya da “HAYIR”cı milyonlar “gayrı milli” mi sorusunu düşündürüyor.



OYLAR KEMİKLEŞTİ
İsabetli tahminleriyle bilinen Adil Gür, “1 ay öncesine göre oyların dağılımında büyük fark olmadığını” söyledi.
1 ay önce oy renginin ne olduğunu söyleyen gene aynı yerde. Hayli azalan kararsızlar sonuçta etkili olacak.
Ama...
Başka “değişkenler” var.
Şöyle ki:
- Tatilden dönüş oranı ve bayram haftası nedeniyle tatile çıkacak olanlar.
- BDP’nin dayattığı sandığı boykot eyleminin hangi oranda etkili olacağı.
- Ramazandan sonrasının psikolojisi.
- 12 Eylül’e kadar kararları etkileyecek büyük olayların yaşanıp yaşanmayacağı...
Daha bir dizi öngörülemeyen “olası değişken” de dikkate alınmalı.
Kemikleşme bir gerçek.
Özellikle liderler sertleştikçe kendi tabanlarında saflar sıklaşıyor.
Farklı düşünceleri olanlar “hain” gibi algılanmakta.
Fakat...
Gene de partilerden “karşı kampa” kaymalar var.
MHP’lilerin yüzde 11-12’si, CHP’nin yüzde 3’ü “EVET” görüşüne daha yakın.
AKP’den de yüzde 2,5 dolaylarında “HAYIR”a kayma gözleniyor.
Ayrıca...
Yüz yüze yapılan mülakatlarla alınan sonuçlar daha sağlıklı.
Telefonla mülakatlar güvenilir değil.
Öyle ki...
Telefonda verdiği cevabı kontrol etmek için aynı şahsa bir kere daha aynı soru yöneltildiğinde “size ne cevap vermiştim unuttum” diyebiliyor.
Belki de fişlenme paranoyası!


EKONOMİ ÇÖKER KORKUSU
İktidarı desteklemediği halde referandumda “EVET” oyu kullanacak olanların bir kısmında “ya ekonomi çökerse” kaygısı var.
Yakın geçmişte iki kez üst üste ekonomik krizin vurduğu kesimler endişeli.
Ya işyerini kapatmış, ya kapanan işyeri nedeniyle işsiz kalmış olanlar ve onların yakınları bu konuda duyarlı.
CHP ve MHP bu konuda güvence veren açıklamalarda bulunmuyor.
Nihayet bu bir genel seçim değil.
“HAYIR”lar kazansa bile iktidar değişmeyecek.
Borsa “EVET”i zaten satın almıştı.
Tereddütlerle ufalan satışlar yapılır.
AKP ise 2011 baharında yapılacak seçimleri alabilmek için ekonomiye daha da gaz verecektir.
Oysa...
“Korku en çok korkulması gereken duygudur... Asıl korkmaktan kork.”
...............
Not: Yazarların ve onlar arasında benim hangi oyu kullanacağımızı yansıtan yayınlar nedeniyle açıklıyorum.
Ustam Metin Toker’in sandıklara gidilmeden bir gün önce yazılarının başlığı “Benim bir tek oyum” olurdu.
Onun izinden giderek “Benim bir tek oyumun” ne olacağını sadece ben biliyorum.