Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türklerin çoğu gibi deniz kültürü gelişmiş değildi.Kanıtı...Gökovanın pırlanta gibi bir koyuna termik santral kurdu.Başbakanlığının ilk yıllarıydı.İnatçıydı.Çevrecilerin, aydınların, deniz tutkunlarının, yöredekilerin bütün direnişlerine karşın dayattı.Güzelim Gökova hâlâ asit yağmuru altında. Recep Tayyip Erdoğanın, Turgut Özalı model aldığı yakınlarınca- yazılıyor, söyleniyor. Eğer öyle ise... İşte bir Özal modeli... Özal, başbakan olduğunda Devlet Planlama kökeni nedeniyle sanayi ve enerji yatırımlarına yoğunlaşmıştı. Daha sonraki yıllarda Özal, Göcek koyunu keşfetti. Mavi yolculuklar yaptı.Doğayı, denizi, çevreciliği "değer" olarak algılamaya başladı. Her şeyin baraj, elektrik, yüksek gerilim hatları, çimento, taş ve iş makinesi olmadığını zamanla anladı.Bunda, sevgili Can Pulakın katkısı büyüktür.Bir kez daha kısaca anlatayım:Göcek körfezinin cennet gibi koyları tek tek Özalın yakını işadamları tarafından satın alınmıştı.Göceki taş ve beton yığını otellerle dolduracaklardı.Bangır bangır disko müziğiyle ve kumarhanelerle kirleteceklerdi. Ne balık kalacaktı, ne çiçek, ne arı, ne böcek, ne kelebek...Turgut Özala, bir uçak yolculuğunda Göcekteki yağmayı, diğer kıyılarımızdaki genel beton kirlenmesini anlattım. Eğer, "yeşil ve mavi korumaya alınmazsa kıyılar çöplük olacak" dedim.Birkaç dakikada durumu algıladı.Bana, "Sen denizleri biliyorsun. Korunmaya alınması gereken yerleri işaretle" dedi. Sonra konuya nasıl içtenlikle sahip çıktığını da gösterdi:"Ama hükümet kararnamesiyle falan olmaz. Başka hükümet gelir, kararnameyi iptal eder, her şeyi bozar. Biz, esaslı bir kanun çıkaralım. Hükümetler, böyle hassas konulardaki kanunları değiştirmeye cesaret edemezler...".......Antalyada gene bir gezi...Özalın odasındaydık.Güncel siyasetle ilgili konuşmalardan sonra bana "korunmaya alınacak yerler listesini" sordu.Kâğıdı verdim. Başdanışmanı Can Pulakı çağırdı."Can, bu listeyi al, bütün kıyıları dolaş, incele. Zaten çoğunu da biliyorsun. Listenin son halini sen belirle, bana getir" dedi.Can, ciddi bir çalışma yaptı. Onun yaptığı liste üzerinden bir "özel çevre" yasa tasarısı hazırlandı ve Meclisten geçerek yasalaştı. İşaretli yerler ve Göcek, Milli Park sayıldı. Beton yağmasından kurtuldu."Özel Çevre Kurumu" ve ilk kez "Çevre Bakanlığı" da kuruldu. Türkiyenin kıyılarında hâlâ nefes alınıyorsa bu nedenledir.Ne ilginçtir ki, Turgut Özal, yazlık çalışma konutunu da Gökovanın Okluk koyuna yaptırdı.Her şeyini Can Pulak düzenledi. Küçücük bir konuttu.Cumhurbaşkanlığı personelinin kalmaları için hiçbir inşaat yapılmadı. Can Pulak, beton kirliliği olmasın diye gezici / tekerlekli yeşil ofisler kurdurdu. Konutu çevreleyen kafes teller bile yeşile boyandı.Ve AKP dönemi...Ne yazık ki, başbakana doğrudan bağlı olan "Özel Çevre Kurumu" iğdiş edildi. Çevre Bakanlığı yok edildi ve Tarım Bakanlığının bir "takısı" haline geldi.Türkiyede ciddi çevre katliamı yaşanıyor.Şimdi de Bodrumda akvaryum diye anılan cennet gibi kıyılar ve birinci derecede sit alanı olan Adaboğaz gibi burunlar, yeşillik olarak öngörülen yarımadalar ve hatta adalar Ankarada peşkeş çekilmiş.Bürokrasi sürecinde, ekspres hızıyla "izin" yolculuğu yapıyor.Ancak, tüm Bodrum ayakta.On binlerce imza toplanıyor, yürüyüşler yapılıyor. Avrupa Birliğinden de çevre örgütleri bu hareketin arkasında.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Turgut Özalın Gökova Enerji Santralı ayıbını üstlenen "pişman" kimliğini mi örnek alacak?.. Yoksa daha sonraki çevreciliğini mi?Son pişmanlık fayda vermiyor.Yeşil de mavi de giderse, geri gelmez. g.civaoglu@milliyet.com.tr İkinci Özal