BDP’nin “yerel yönetim-lerden sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı” Demir Çelik “özerkliğin yol haritasını“ çiziyor.
Kilometre taşlarını şöyle sıralamakta:
l Özgür, özerk Kürdistan, Ankara’ya mali, diplomatik (dış politika G.C), savunma açısından bağlı olmalı...
Ama...
“Ekonomiyle” ilgili olarak kendisi karar vermeli.
l “Öz savunma” özerkliğin önemli bir boyutu.
Özerk Kürdistan’ın “polisi, zabıtası” olacak.
Şu anda bundan uzaktayız ama arkadaşlarımız -kalekola- karşı nöbette.
Bu da öz savunma tabii.
l Anadilde kreşler ve anaokulu açacağız.
Çocuk henüz Kürtçe öğrenmemişken Türkçe öğrenmesin.
Türkçeyi ortaöğretimde, Kürtçe ile beraber vereceğiz.
l Özerk Kürdistan’ın bayrağı da olacak.
Türkiye’de birçok özerk kurum var.
Hepsinin bir sembolü, bayrağı var.
Türk bayrağının yanında bu kurumların bayrakları da dalgalanıyor.
Türkiye bölünmüyor.
Bizden ürkmenin bir anlamı yok.
Türk bayrağı hepimizin bayrağı.
Türkiye 25 bölgeye mi ayrılacak?
Türk bayrağının yanı sıra o 25 bölgenin bayrakları da kendi bölgesinde dalgalansın.
Bundan onur duyarız.
Ama...
“Seninki olmayacak, benimki olacak” ısrarı bizi inkar etmektir.
Kabul edilemez.
l Anadilde eğitimin yanı sıra özerk bölge sağlık hizmeti de vermeli.
l Bölgesel parlamento, onu da tartışmıyoruz.
Ama bölgesel parlamento görevini yürütecek kongreyi şimdiden kurduk, DTK (Demokratik Toplum Kongresi).
l Bölgesel yönetimin başkenti.
Bunu da müzakere anına bırakıyoruz.
l Halkın kendi kendini yöneteceği “öz yönetim organları...”
Yani...
“Köy, sokak komünleri, mahalle meclisleri, kent meclisleri...”
Bunları oluşturuyoruz. (Yüksekova’da 8 köyde komün var, bu komünler arıcılık yapıyor. Köylünün tümünün üyesi olduğu kooperatifler kurdular.)
l Üniversite için müracaatımızı yapacağız.
Arsayı aldık, mütevelli heyetimizi oluşturduk.
Fethullah Gülen’in Selahaddin Eyyubi Üniversitesi izin almışken, biz de izin almaya çalışacağız.
Bu üniversitede tüm Kürdistani dillerde eğitim verilecek. (Kürtçe, Arapça, Acem, Azeri...) (*)
................................
Burada sadece “Kürdistan Özerk Bölgesi” projesi için ayrıntılar yer almakla beraber, Türkiye’nin tümünü kucaklayan bir “bölgeler” geniş açısından bahsetmeliyim.
Demir Çelik’e göre “Türkiye’de 26 sulak alan” var.
Bunların hepsinin etrafında ayrı ayrı özerk yönetimler oluşabilir.
Örnek olarak Suriye’nin kuzeyindeki “Rojava” özerk yönetimini gösteriyor.
Fakat...
Asıl ideal olanı İsviçre...
İsviçre “federasyon”dan bağları daha da gevşek olan bir “konfederasyon...”
Bir dayatma mı?
Demir Çelik’e göre Kürdistan Özerk Bölgesi’ne hangi illerin dahil olacağına o illerde yapılacak referandumlarla halkları karar verecek.
Kabul etmeyenler doğrudan merkezi demokratik cumhuriyete bağlanacak.
...............................
Evet... Özerklikten öte bu yönetimin içi de doldurulmakta.
Bu arada yollar kesilmeye, üniformalılar kaçırılmaya başlandı.
“Kalekol” inşaatlarını durdurmak üzere yollar kapatılıyor, güvenlik güçleriyle çatışmalar oluyor, iş makineleri, kamyonlar engelleniyor. (Demir’in yukarıdaki satırlarda bahsettiği öz savunma güçlerinin nöbeti!)
Aileler PKK tarafından dağa kaçırılan 14-15 yaşındaki çocukları için protesto eylemi yapıyor. (Bu tavır demokratik çözüm için cesaret ve umut vericidir.)
..............................
Türkiye “Erdoğan cumhurbaşkanı olacak mı” tartışmasında patinaj yaparken başkaları yol alıyor.
..............................
(*) Tuğba Tekerek’in TARAF’ta yayınlanan ilgi çekici röportajı.