Meşhur hikâyedir... Adamın biri evine gelmiş.
Ayakkabısını çıkarıp yere atmış.
Sonra...
“Acaba alt kattakini rahatsız mı ettim?” diye düşünmüş.
Diğer tekini de çıkarıp yere usulca koymuş.
Aradan birkaç saat geçmiş.
Kapı çalınmış.
Açmış.
Karşısında alt kattaki komşu.
Adam “Birader, saatlerdir uyuyamıyorum. Ha şimdi diğer tekini de yere attı, atacak diye pimpiriklendim. Gözüme uyku girmiyor. Diğer tekini de at yere ben de uyuyayım” demiş.
..........................
Yok...
“Ayakkabı” falan diye başlayıp lafı “ayakkabı kutusuna” getirecek değilim.
Dünkü Sabah gazetesi başyazısında Mehmet Barlas iktidardaki tedirginliği yansıtıyordu.
17 Aralık ve izleyen Cemaat “darbelerinden (!)” sonra seçimlere kadar hangi hamle gelecek tedirginliği bu.
..............
Aslında...
Daha 17 Aralık’ta yargı süreçlerinin önleri açılsaydı, bir hukuk devletinde ne olacaksa ucu açık bırakılsaydı tedirginlik yaşanmazdı.
Suç -varsa- “suç ve cezanın şahsiliği” ilkesi gereğince ilgili isimler arınır ya da bedelini öderlerdi.
İki nokta arasında en kısa yol “düz çizgidir.”
Olayları uluslararası tezgâhlara, İsrail bağlantılarına bağlayarak “darbe” iddialarıyla karbonatlamak, köpürtmek iktidarın aleyhine olmuştur.
“Tapelerle” de proteinlenen söylentiler bu denli yaygınlaşarak dalga dalga -belki de- kabarmayacaktı.
Eğer yolsuzluklar varsa -ki Batı demokrasilerinde de zaman zaman patlak verir- sadece bunları yapanları ırgalardı.
Bir paralel yapı oluşmuşsa bu sorunu çözmek ayrı şeydir.
Hukuk devleti çerçevesinde düzeltilir.
Ama...
17 Aralık’ın “Üstüne şal örtülüyor” kuşkuları ve kaygıları üretilmeden.
CHP İÇİN AKLIN YOLU
YARGININ “paralel yapı elinde olduğu” iddiasıyla başta HSYK dairelerinde yerler değiştirilerek, duyarlı dosyalara bakan savcılar dağıtılarak yeniden yapılanmaya gidildi.
Bu kez de “yargının üzerine iktidar gölgesinin düştüğü iddialarıyla beslenen kaygılar yaygınlaşıyor.”
Aklın yolu “bir anayasa değişikliğiyle yargının tarafsız ve bağımsız hale getirilmesidir.”
Ne “paralel yapı”, ne de “iktidar gölgesi...”
CHP’nin iktidarla birlikte “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin gereği “bağımsız ve tarafsız yargı” için anlaşması / uzlaşması hem CHP’nin, hem Türkiye’nin yararına olur.
Ayrıca...
Meclis’te yargı için çalışması gereken kolluk gücünü yürütme erkine bağlayan bir yasa çalışması da var.
Bunu önlemek için doğrudan savcılardan talimat alacak “kolluk gücü” de yasayla düzenlenmelidir.
CHP’nin iktidarla anlaşması / uzlaşması için bu da önemli zorunluk.
Aksi halde...
İleride Anayasa Mahkemesi’nden dönecek olsa bile, bu iptal, geriye yürümeyeceği için atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacaktır.
Bunun da vebali CHP’nin olur.
AK Parti’nin ne yapmak istediği zaten belli.
Önlemek için CHP’nin Meclis’teki sayısı yetersiz ama iktidarla anlaşarak hukuk devletinin gerektirdiği yargının yeniden yapılanması ve adli kolluk gücü oluşturulması için “anlaşma / uzlaşma” gücü var.