Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Kuzey Irak’ta PKK’nın silahlarının alınması ve yöreden kovulması için ABD planı belki fırsattır. Türkiye’nin olası bir master planının parçası olabilir. Önce... ABD planı.
ABD, Irak’ta silahlı etnik, dini, terörist grupları eritmek projesini uyguluyor.
1- Halkın Mücahitleri örgütünü silahtan arındırarak başladı.
2- Barzani ve Talabani silahlı güçleri ise plana göre, Irak’ın yeniden yapılanacak silahlı kuvvetlerinde, polis ve diğer güvenlik örgütlerinde yer alacaklar.
Meşru devletin güçleri haline gelecekler.
3- Yöredeki 5 bin dolaylarında silahlı PKK’lı da, ABD tarafından silah bırakmaya çağrılacak ve bunun için bir süre tanınacak.
Amaç, hem "Bakın artık Kuzey Irak’ta PKK kalmadı" denerek, TSK’nın yöredeki kuvvetlerini geri çekmesine gerekçe hazırlamak... Hem de Kuzey Irak’ta, ABD’nin kendi güçleri ve kurulacak Irak yönetiminin meşru güçlerinden başka silahlı grup bırakmamak.

Türkiye, bu plana göre, PKK’nın silahtan arındırılmasına "Hayır... bırakın silahlı kalsınlar. Kuvvetlerimiz de Kuzey Irak’ta kalmayı sürdürsün" diyemez.
Önemli olan bu oluşumu, Türkiye’nin kendi yararına çevirecek net siyasi iradeyi ve bir master projeyi ortaya koyabilmesidir.
1- Türkiye önce kendini sorgulamalı: "PKK sorununu silahlı kuvvetlerimle varılabilecek yere kadar çözdüm. PKK’nın belini kırdım. Siyasi aşamayla son çözümü de gerçekleştirmeli miyim?"
2- Cevap "hayır" ise... Yani, "Hiçbir şey yapılmazsa, PKK’nın ABD baskısı karşısında tavrı şöyle olabilir:"
Kuzey Irak’taki 5 bin PKK’lı arasındaki Iraklı ve Suriyeli Kürtler silahı bırakırlar, evlerine dönerler. Bir kısmı ise daha Osmanlı döneminden ihtilaflı İran - Irak sınırındaki dar alanlara çekilmeyi denerler. Ancak ABD onları barındırmaz.
Bütün iddialara karşın İran’dan da yüz bulamazlar. İran artık terörist devletler arasında gözükmek istemiyor.
Bir bölümü, silahsız olarak Türkiye’deki evlerine, köylerine gönderilir. Onlara "Araziye uy, parti hizmeti yap" denir.
Geri kalan 2 bin 500 silahlı PKK’lı da Türkiye’ye sızar. Dağa çıkar, başa bela olur.
3- Oysa siyasi irade, ciddi bir master plan ortaya koyabilmelidir.
PKK’ya karşı savaşmış gazi ve şehit aileleri, toplumun duyarlılığı, terörden zarar görmüş tüm kesimler, korucular kucaklanarak, Türkiye’nin yararları anlatılarak sağduyu psikolojisi, oluşursa yatay ve üst kademeyi de kapsayan dikey kapsamlı bir pişmanlık yasası çıkabilir.
Bir kademeye kadar dikey olması düşünülmeli... Çünkü 20 yıldır dağlarda yaşayan silahlı güçlerin kendi töreleri, yaşam koşulları vardır. Üstlerin 24 saat denetiminde ve emrinde olanlar, "Biz artık silahı bırakıyoruz, ülkeye dönüp Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmaya karar verdik. Haydi artık müsaadenizle eyvallah" diyebilirler mi?
Üst kademede onlara "Rica ederiz, müsaade sizin" cevabını mı verirler? Yoksa kurşunu basarlar mı?
4- Master planın devamı, seçim barajının - AB tarafından da önerildiği gibi - yüzde 5’e çekilmesi ve TBMM’de daha çok partinin temsil edilmesini sağlamak olamaz mı? Tartışılmalıdır. Örneğin HADEP...
Hapishanedeki PKK’lılar için kademeli ve hala cezaevinde bulundurulan DEP milletvekilleri için ise tümüyle hukuki çözümler de bu planda yer almalıdır.
Ve elbette iletişim, kültür boyutları da bütünün önemli parçaları.
PKK da artık, silahla bir yere varamayacağı bilincine varmış bulunmalı. Onların kanlı ellerini hep lanetledim... Ama zaman koşulları değiştiriyor.
Evet...
Bilgelik gösterecek siyasi irade gerek.
Böyle mantık dokusu sağlam bir master planının askerden de onay alma şansı vardır.
Papazkaçtı oynarcasına, elindeki sorunlu kağıttan kurtulmaya çalışan ve "Benden sonra gelecekler düşünsün" diyen zihniyetle olmaz.