AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Vanlıdır.
Haber Türk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya “geçen seçimleri Van’da BDP’nin değil KCK ve PKK tehditlerinin kazandığını” söylemiş.
AK Parti’ye oy verebilecek 30-40 bin seçmenin sandığa gitmesini engellemişler.
Dün öğle yemeğinde bu konu açıldı.
Seçimlerde “iradeye fesat karıştırmak” tezgahları sıralandı.
.......................
Bunlardan biri CHP’nin üst düzey yöneticisinden dinlediğini anlattı:
Hani o her seçimden sonra tomar tomar çöp bidonlarında, yol kenarlarında bulunan kullanılmamış oy pusulaları var ya...
Onlar diyelim ki “A” partisinin seçim günü için zulalarında bulundurduğu oy pusulaları...
Üzerinde “A” partisinin bulunduğu bölüme “EVET” mührü basılmış.
“Seçmen avcıları” getiriyor seçmeni zula mekanına...
Seçmene “A” partisi amblemi üzerine “EVET” mührü basılmış bir pusulayı veriyorlar.
Şöyle diyorlar:
“Sandığa bunu atacaksın.
Orada sana verilmiş boş oy pusulasını cebine koyup buraya bize getireceksin.
Parayı kapacaksın.”
Seçim yapılan yöreye göre borsa değişiyor.
50 liradan 400 liraya kadar kelle başına oy parası.
Peki...
O tomar tomar çöpe, sokağa atılan boş oy pusulaları nedir?
Cevabı “ha onlar mı, ihtiyaç fazlası...” Yanlış anlaşılmasın bunu yapan CHP değil ama seçim sonrası bulunan tomarları kanıksamış olanlar CHP’li yöneticiler.
.......................
Masadaki bir başka dost kendi gözlemini anlatıyor.
“Bizim orada parayı ortadan kesip yarısı verilir.
Seçmen, diğer yarısını boş oy pusulası getirdiğinde alır.”
................
Buna benzer başka tezgahlar da anlatıldı.
Masadaki dostlardan biri İtalyan’dı.
O da İtalya’dan bir örnek verdi:
“Siz parayı ortasından kesip önce yarısını, oy atıldıktan sonra diğer yarısını veriyorsunuz ya...
Napoli’de seçmene bir çift ayakkabının önce teki verilir, oyu kullanıp geldiğinde diğer tekini de alır.”
Bir kahkaha patladı.
Akdeniz kuşağında demokrasi dediğin böyle olur işte.
........................
Elbette “İtalya’da, Türkiye’de 30-40 milyon oyun tamamına hile, tehdit gölgesi düşmüştür” denemez.
Bazı yörelerde, özellikle kentlerde -nispeten- küçük oranda kalır.
Bazı “hassas” yörelerde, ilçelerde, dağ köylerinde ise seçimin sonucunu etkileyebilecek tehditler ne yazık ki her seçimde yoğun tartışma konusu olur.
........................
Önümüzdeki yerel seçimlerde, özellikle güneydoğu ve doğu illerinde sandıkların üzerine namlu gölgesi düşmemeli.
PKK’nın beslendiği kaynaklar arasında belediyeler önemli yer tuttuğu için bu kez nasıl bir tavır koyacağını tahmin etmek zor.
“Ateşkes ve barış süreci” sandıklara kalaşnikof gölgesi düşerse sakatlanabilir, hatta kopabilir.
Netameli bir dönem.
Örgüt hem kendine yakın belediyeleri kazanmak isteyecektir, hem de barış sürecinde ipleri koparacak “namlu göstermek” eyleminden uzak durarak bunu nasıl becerecektir?
Ayrıca...
1 yılı aşkın süredir kanın durması, hayatın kendi normallerine dönmesi, halktaki korku katsayısını da aşağı çekmiştir.
Tehditlere giderek daha bağışıklık kazanmış bir sosyal doku oluşmakta.
İnşallah öyledir.