Güneri CIVAOĞLU
1928'den
1948'e kadar
Türkiye'de resmi din eğitimi durdurulmuştu.
1948'de
İnönü'nün başbakanlığı sırasında, devlet yeniden din eğitimine döndü.
1928'den başlayarak sürdürülen din politikası,
CHP'yi iyice yıpratmıştı.
1946 seçimlerinde
CHP, sandık oyunlarıyla iktidarı zor kurtarabildi.
Başbakan Şemsettin Günaltay (Hoca) daha muhafazakar eğilimliydi.
İnönü'yü razı etti.
Önce
1, sonra
2 yıllık imam ve hatip kursları açıldı.
Adları imam hatip okulları olsa da, aslında bunlar, kurslardı.
Aradaki
20 yılın resmi eğitim boşluğu ise, tarikatların, gizli - açık Kuran kurslarıyla yaygın olarak doldurulmuştu.
Özellikle...
Süleyman Tunahan adlı bir hocanın yazdığı
Elifba, hala
Türkiye'nin en yaygın arap harfleriyle öğretim temel kitabıdır.
Süleyman Tunahan'a çok ün kazandırmıştı.
Süleymancılar cemaati oluşmuştu.
Daha sonra bu cemaati, damadı
Kemal Kaçar devralmıştır.
Süleymancılar ve diğer cemaatler,
Türkiye'nin her yerinde Kuran kursları açmışlardır.
1934'de
Dernekler Kanunu değiştikten sonra, her cemaatin
"Kuran kurslarını kurmak ve yaşatmak dernekleri" oluşmuştur. Zaten şimdi de, imam hatip okullarının arkasında bu, kurmak ve yaşatmak dernekleri, onların arkasında da aynı cemaatler yer alıyor.
Bu kursların hepsinin temel özelliği,
zikr ve rabıtadır.
Yani...
Allah'ın adını ve
Kuran'ı zikrederek
Allah'a ulaşmak inancı... ve cemaatin liderine, şeyhine kayıtsız, şartsız bağlılık - rabıta ilişkisi.
Böylece...
İkinci bir eğitim kanalı ve laik cumhuriyet yasalarının ötesindeki yazılı olmayan yasalarla düzenlenen bir başka toplumsal ilişki tarzı oluşmuştu.
Bayar ve
Menderes'in
DP'si oyları silip süpürerek,
1950'de iktidar oldu.
Ve hemen, imam hatip okullarını açmaya başladılar.
Ama...
1960 ihtilali ile devrildiğinde, hala orta ve lise olarak imam hatip okullarının sayısı
19'du... öğrenci sayısı ise
3 bin.
1971 yılına gelindiğinde, bu sayı
72 idi. Öğrenci sayısı ise,
41 bin.
12 Mart 1971 ihtilali ve güdümlü yönetim, imam hatip okullarının orta kısımlarını kapattı.
Okul sayısı
58'e, öğrenci sayısı
10 bine düşmüştü.
1974'te
Ecevit'in başbakanlığındaki
CHP ile bugünkü
RP'nin babası
MSP ortaklığı döneminde, imam hatip ortaokulları yeniden açıldı.
Ne yazık ki, imzayı atan köy enstitüsü mezunu bir sosyal demokrat olan
Milli Eğitim Bakanı Merhum Mustafa Üstündağ'dı.
Erbakan ve arkadaşlarının baskısına direnememişlerdi.
O tarihten sonra, imam hatip okulları artık patlama yaptı.
"Bütün meslek okulları, 8 yıl kesintisiz temel eğitime bağlıdır" yolundaki yasa hükmüne rağmen, okulların sayısı katlanarak büyüdü.
1983'e gelindiğinde, okul sayısı
373'tü... öğrenci sayısı ise
134 bin.
Üstelik...
Sadece erkek öğrenciler için açılan (çünkü imamet ve hitabet mesleği erkekleredir) bu okullara, kızlar da kabul ediliyorlardı.
Aynı yıllarda, imam hatiplerde okuyan kız öğrenci sayısı
50 bin dolaylarındaydı.
1980 ihtilal yönetimi, bir yasa değişikliğiyle, hem laik okullarda zorunlu din dersini sürdürdü, hem imam hatip okullarının devamını ve mezunlarının üniversitelere girişlerini sağladı.
Böylece barajın kapakları açılmıştı.
Bugün,
Türkiye'de, bu okullarda okuyanlar dahil, eski mezunlarla birlikte
1 milyon
500 bin imam hatipli var.
Diyanet İşleri'nin kadrolarında ise sadece
40 bin kişi.
Demek...
Din adamı ihtiyacının
30 mislinden fazla imam hatipli... Böylece iki kanallı bir eğitim doğuyor.
Bunu
Avrupa'yla karşılaştırmamak gerek.
Çünkü...
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi, orada asıl olan kilise okullarıydı.
Napolyon döneminde,
Papalık'la yapılan
Acte de Separation de l'etat et de l'eglise (devletle kilisenin ayırımı anlaşması) sonucu, devlet, kilise okullarının yanısıra laik okullarını da açmıştı.
Türkiye'de ise, birkaç istisna dışında, bütünüyle laik okullara ait olan eğitim, zamanla din ağırlıklı öğretim yapan ikinci bir kanalı yaratmıştır.
Avrupa'da bu ikilim bir zorunluktu. Buna rağmen, kilise okulları da laik okul programını kabul etmişlerdir.
Türkiye'de böyle bir zorunluk olmadığı halde, ikinci kanal bir vakadır.
Şimdi...
Bu bir buçuk milyon insanımızı yok sayamayız. Onlara kırıcı olamayız.
O bir buçuk milyon insanımız ve yakınları da, yanlışlıkları düzeltmek için yönelişleri, sert tepkilerle değil, anlayışla karşılamalılar.
Çok mümkündür ki; önümüzdeki ilk seçimde, tıpkı
1974'te olduğu gibi, imam hatiplerin ortaokulları gene açılır. Olan, yabancı dilde eğitim gören ortaokullara, teknik okullara olur.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr