Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CIVAOĞLU

Başbakan Mesut Yılmaz, gülle gibi bildiriyi "komutanların demokratik haklarını kullanmaları" olarak yorumladı.
Peki...
Ya, komutanlar tarafından Yılmaz'ın TV'deki sözleri nasıl yorumlandı?
Sadece iki kelimeyle:
"Medeni ve nazik..."
Bu söylemlerin arkasındaki görüntüleri de yansıtalım:
Komutanlar bildiri üzerinde 3 saat çalıştılar.
Satırlarının Türkiye'ye yansımalarını, bütün olasılıklarla gözden geçirdiler.
Örneğin...
- İçeride ve dışarıda nasıl karşılanacak?
- Ekonomiyi nasıl etkileyecek?
- Bir hükümet krizi yaratacak mı... Muhalefet partilerinin ve iktidar ortaklarının Yılmaz'a karşı tavrı ne olacak?
- Yılmaz'ın olası tepkileri...
- Her olasılığa karşı Silahlı Kuvvetler'in alternatif tavırları...
Bu ve benzeri düşünceler, açıklamanın yapılacağı saatin akşama bırakılması ve böylece borsada olası bir düşüşün önlenmesi ayrıntılarını dahi kapsıyordu.
Kullanılacak her kelime de özenle seçildi.
TSK'nın demokrasiye bağlılığı konusunda en ufak bir kuşkuya geçit verilmek istenmedi.
Öte yandan...
Başbakan Mesut Yılmaz'ın da görüşlerini aldığı çevreler, O'na esneklik ve sağduyu öneriyorlardı.
İpi daha da gererek, Türkiye'ye yarar sağlanmazdı.
Sağduyulu, gerginlik istemeyen, Türkiye insanının huzur arayışına cevap veren devlet adamı görüntüsünü vermeliydi.
Gece, Siyaset Meydanı'nda Ali Kırca'nın karşısına oturduğunda bu akılcı tavrı içine sindirmişti. Mimiklerine yansıtmıştı.

Yılmaz, TV'de "komutanlara başta Karadayı olmak üzere sevgi ve saygı duyduğunu... Komutanların irticaa ile mücadelelerini çok ciddi bulduğunu" söylüyordu...
Ama, "iktidar hesapları için irticayı malzeme olarak kullanan siyasetçilerin yanı sıra, ordudan da birkaç kişi varsa, sözlerinin onları da kapsadığını" ilave ediyordu.
"En az komutanlar kadar irticayla mücadelede kararlıyım... Ama, ilke birliğine karşın uygulamada bazı farklarımız var" diyordu.
"Komutanların kaynağını Anayasa'dan alan MGK'daki görevlerini, TSK İç Hizmet Yasası'ndaki laikliği koruma görev ve yetkisini teslim ettiğini" belirtiyordu... Fakat, "yetkilerimi kimseyle paylaşmam. Başbakan gibi Başbakanlık yaparım" hükmünü de getiriyordu.
Başörtüsü konusunda ek yasayı...
Kombassan konusunda teşviklerde eşitlik ilkesini anımsatıyor.
Yani...
İlkelerde "evet..."
Fakat, uygulamalarda "ama."
Bu da doğaldır.
Milli iradenin ülkeyi yönetme görevini verdiği kişi Başbakan'dır.


Yılmaz'ın televizyondaki konuşması tansiyonu düşürmüştür.
Komutanlar tarafından "medeni ve nazik" bulunduğu, açık olan kanallardan kendisine iletilmiştir.
Ya bundan sonra?..
Söylenilen şudur:
"Biz vazifemizi yaptık.
Zırt pırt günlük olayların peşinde değiliz."
Ancak...
TSK'nın da - yanılıyor olabilirim - aldığım izlenimlere göre "evet... ama"ları var.
Örneğin...
Türban konusunda...
Yılmaz'ın TV'de "serbestliği" öngören "ek yasadan" sözetmesine karşın, Anayasa Mahkemesi'nin şu kararının altı çiziliyor.
"- Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak koşulu ile Yüksek Öğretim Kurumları'nda kılık kıyafet serbesttir - hükmünün ise, saç ve boynun türban veya örtü ile kapatılmasına imkan sağlamayacağı............ Bu görüşün RP'nin kapatılması kararına suç unsuru olarak da yansıdığı..."
Yılmaz'
ın "irtica ile mücadele konusunda kararlılık söylemine karşın, en yakınındaki bazı çalışma arkadaşlarının aynı doğrultuda olmadıkları..."
Hakkında "Maliye Bakanlığı tarafından soruşturma başlatılan şirketlere teşvik verilmesinin, yasalar karşısında eşitlik kapsamına girmediği" ...vs...

Komutanlara göre, "elbette irticaa karşı mücadele geceden sabaha sonuca ulaşamaz.
Mesut Yılmaz'ın hele bıçak sırtında bir azınlık hükümetinin Başbakanı olarak zorlukları anlayışla karşılanmaktadır.
Ne var ki...
En önemli unsur samimiyettir.
Uluğbay'ın MEB'da yaptığı kadar kararlılıkla uygulamalara girilirse, bazı yapılamayanlar, bazı zamana bırakılması zorunlu olan durumlar elbette olacaktır.
Önemli olan karşılıklı inançtır... Frekans uyumudur."
Kısacası...
Yılmaz'dan beklenen içten ve yakın bir diyalog.
Bunun dışında Yılmaz'a "bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da komutanlar, eylemlerinde ve söylemlerinde özenli olmayı sürdürmek" kararındalar.
Elbette...
Yılmaz'ın "Başbakan gibi Başbakanlık yaparım" sözünün yanısıra...
Komutanlar da "Anayasa ve yasaların kendilerine verdiği görevi ödünsüz yapmak" kararındadır.
Sonuç...
Türkiye bunalımı parantez içine almış görünüyor.
Tabii, durup dururken yeni tatsızlıklar yaratılmazsa...
...
Not: Üç gazeteci arkadaşımız için TSK adına alınan ve yanlış anlamadan kaynaklandığına inanmak istediğimiz kararın, düzeltileceği inancı ve beklentisindeyiz.


Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr