Dönemin “güçlüsü” savcı Zekeriya Öz’ün odasından ben de geçtim.
İpe sapa gelmez saçma sapan birkaç dedikodu satırını o sıralarda hapiste olan Soner Yalçın’ın notları arasında bulmuşlar.
Savcı Öz “davacı mısınız” diye sordu.
O satırların bulunduğu sayfayı okumam için uzattı.
Göz attım.
“Hayır değilim” diye cevap verdim.
Şöyle dediğimi hatırlıyorum:
“Araştırmaları, kitapları olan donanımlı bir meslektaş.
Böyle işlerle uğraşacak değil elbette.
Herhalde kendisine gelen bir dedikodu satırlarını -belki de okumadan- yığınlarla kağıt arasına atmış olabilir.”
........................
Konu kapandı.
Ama konuşmamız sürdü.
O sıralarda günün konusu tutuklanan gazeteci arkadaşlarımız Nedim Şener ve Ahmet Şık’tı.
Kıyamet kopuyordu.
Zekeriya Öz “bunun nedenini anlayamadığını” söyledi ve şöyle dedi:
“Şu sizin oturduğunuz koltukta kimleri sorgulamadım ki!
Ne komutanlar, ne generaller geçti bu odadan ama hiç biri için böyle gürültü kopmadı.
Neymiş bu iki gazeteci meğer!”
........................
26’ıncı Genelkurmay Başkanı Em. Org. İlker Başbuğ’un Yargıtay’daki konuşmasını TV’den izler ve gazetelerde ayrıntılarıyla okurken -dehşetengiz- Savcı Öz’ün “bu odadan ne komutanlar, ne generaller geçti” sözlerini hatırladım.
İlker Paşa “Balyoz sürecinde karargahının değerli komutanlarının, subaylarının tutuklandığını, -acaba ben de mi girsem- diye düşündüğünü” söylüyor ve buruk bir tebessümle “derken, bu arzunuz yerine geldi” dedi Yargıtay’da...
Ne acı!
Genelkurmay Başkanı’nın “terörist” suçlamasıyla, sorgulanması ve içeri alınması!..
Sözün bittiği yer.
........................
İlker Başbuğ bu süreci “karanlıkta ışıklanarak” geçirdi ve aştı.
Bir Genelkurmay başkanının omzundaki yıldızlara, yetiştiği asker ocağına layık -olması gereken- büyüklüğü olanca ağırlığıyla gösterdi.
Vakurdu.
Sonradan kaldırılması bile kuruluş yanlışlığının karinesi bir mahkemede savunma yapmayı reddetti.
Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye olduktan sonra şimdi de Yargıtay’da “davanın esastan görünmesini, uyduruk / kurmaca delilleri üretenlerin, süreçte parmak izi olan herkesin Yargı önüne çıkarılmasını” istiyor.
Böylece kendinin -çok da doğru söylemiyle- “savunma” konumunda “taarruz” ediyor.
........................
İlker Başbuğ Paşa’nın en fazla içimi acıtan söylemiyle noktayı koyayım.
“Kendimizi, kendi topraklarımızda yabancı bir ordunun askeri gibi hissettik.”
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025