ABD Senatörü Joseph Biden'in çizdiği
"çirkin ABD'li imajı" perakende bir terbiyesizlik olarak çok da önemli değildir.
Başka ülkelerin parlamentolarında da benzer olaylar yaşanabilir.
Örneğin...
60'lı yıllarda
Türkiye'yi ziyareti sırasında,
S.S.C.B. Başbakanı Podgorny, Meclis kürsüsünden bir konuşmacının çok ağır hakaretleriyle karşı karşıya kalmıştı.
Devrin yöneticileri, kulaklarına kadar kızarmıştı.
Çoğu kez, böyle gösteriler iç politika yatırımıdır.
Ancak...
ABD Senatörü Joseph Biden'in
"siz Kıbrıs'ta çözüme direnirseniz, ben de 5 milyar dolarlık yardımı Senato'dan geçirtmem" sözleri, perakende densizliğin ötesinde,
ABD yasama meclislerinde,
Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu genel
- sayılabilecek - tavrın bir simgesidir.
Rum lobisi, ABD Temsilciler Meclisi ve
Senatosu üzerinde, adeta
Türkiye'ye karşı ipotek oluşturmuştur.
İçeridekiler ve dışarıdakiler
ABD'de seçimlere katılım azdır.
Seçim galiplerini, çok az oy farkı belirler.
O nedenle, özellikle başkan seçimleri yaklaşırken,
Rum azınlık oylarına verilen önem ve ödün artar.
Rum lobisi, daha da etkinlik kazanır.
ABD'de başkanlık seçimleri yaklaşıyor.
Rum etkinliği gene tırmanışta.
Ayrıca...
Diyaspora" yani anayurdun dışındaki azınlıkların tavırları anayurttakilerden daha keskin ve serttir.
ABD'deki Rumlar'ın,
Türkiye'ye bakışları bu gerçeğin ışığında yorumlanmalı.
ABD yönetimini ve yasama meclislerini
Türkiye'ye karşı koşullandırmak, onların bir bakıma
"ikinci meslekleri" gibidir.
Rum lobisi, adeta
Türk düşmanlığının
"zenaat locası" gibi örgütlenmiştir.
Musevi etkeni
Türkiye'nin
ABD'de bir lobi şirketi var.
Ama...
Çok daha yararlı olanı
Musevi lobisidir.
Onları dinlediğimizde, ilginç saptamalarla karşı karşıya kalmışızdır.
Örneğin...
Musevi lobisinden birkaç kişi, bir
ABD senatörüne gidip,
Türkiye için onu kazanmak üzere kulise başlıyor.
Birkaç dakika sonra adamın eşinin
Rum ya da
Ermeni olduğu ortaya çıkıyor.
Adam, kesin önyargılı.
Böyle örneklere
- yabancılarla evliliğe kapalı olmalarına karşın - Musevi senatör ya da
Temsilciler Meclisi üyelerinde bile karşılaşılıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda pek çok
Rum ve
Ermeni kökenli diplomat, önemli koltuklarda...
ABD politikacılarını seçimlerde finanse eden zengin
Rum ve
Ermeni işadamları, kararların ve tavırların oluşmasında görünmeyen güçler.
Bütün bu gerçekler dikkate alındığında, hala
ABD yönetimi
Türkiye ile tarihinin belki de en sıcak ilişkiler dönemini nasıl oluşturabilmiştir?
Sorunun cevabı şöyle verilebilir:
"Yasama Meclisi'ndekilerin çoğu politikacıdır.Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı ise, devlet adamlığını gerektirir.
Koşullar, gerçekçi politikaları dikte eder."
2000'li yıllarda
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Büyükelçi Orhan Güvenen'in
8. 5 yıllık plan bağlamında bir araştırması var.
Plan,
Türkiye'nin
2000'li yıllarda etkinlik açısından, dünyanın
ilk 15'i arasına gireceği öngörüsüne dayandırılmış.
Bu öngörünün parametreleri arasında
"ABD'deki Türkler" çok önemli.
Gerçekten...
ABD'de yerleşmiş bulunan
Türkler, en ağırlıklı mevkilerde yer almaktalar.
Özellikle üniversitelerin hemen hepsinde birkaç
Türk profesör, bazılarında
Türk dekan var.
Ünlü tıp doktorları, bilim adamları arasında
Türkler'in sayıları hayli fazla.
Şimdi dünya ekonomisinin geleceği olan bilgisayarın kalbi
Slicon Vadisi'nde de
Türkler giderek ağırlık koyuyorlar.
New York Borsası'nda kuvvetli Türk sayısı artmakta.
Müzisyenlerimiz, ressamlarımız isim yapmaya başladılar.
Biraz daha zaman kazanırsak, Senatör Joseph Biden gibileri sadece birer perakende terbiyesizlik örneği olarak kalacaklar.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr