İsteği masumdur. Musul arkeolojik zenginliklere sahiptir. İngiltere, oralarda kazılar yaptırtacaktır. Çıkacak çanak, çömlek değerli kalıntılar da bulundukları topraklarda bırakılacaktı. İngiltereye götürülmeyecekti. Ankaradaki yoğun dış politika trafiğine tarihten bir ışık tutalım. İngiliz Büyükelçisi Abdülhamidden huzura kabulünü arz eder. Kırık kılıç Şu gözlemi de ilginç."İngiliz elçisine inanmış göründüm. Ama Romanyada petrol bulunduğunu duymuştum. O yüzden Sadrazam Halil Rafet Paşayı bu kazıları belli etmeden takibe aldırtmakla görevlendirdim.Kazılar sürüyordu ama daha çok kuyular açılıyordu.Bir gün İngiliz büyükelçi heyecanla huzura girerek, Musul çevresindeki kazılarda bulunduğunu söylediği bir kırık som altın kılıç getirdi."Öykünün devamı ilginçtir.Abdülhamid, güya kazılarda bulunmuş bu "kırık kılıcı" çarşı esnafından uzman kişilere gösterir."Kılıcın eski değil, eskitilmiş olduğunu" söylerler.Abdülhamid, "İngilizlerin aradıklarının arkeolojik çanak, çömlek değil, petrol olduğunu anladım. Musul ve Bağdatta açtıkları kuyulara el koydum" diye yazar. Abdülhamid izni verir. Çünkü İngilizlerle iyi ilişkiler kurmak istemektedir. Almanların köstebekliği Kayzer Wilhelmle siyasal flörtü nedeniyle izin verir. Ama asıl niyeti bildiği için yaveri Selahattin Efendiye Almanyanın kazılarını da izleme emrini verir. Yaver Musula gider.Abdülhamide gönderdiği raporda "Almanların petrol kuyuları açtıklarını" bildirir.Abdülhamid anılarında "Kayzer bana gerçek niyetinin petrol aramak olduğunu bildirseydi, izni gene verirdim. Belki de çıkartacakları petrolü paylaşırdık" diye yazıyor ve ekliyordu."Ama eski eser arıyormuş gibi göstererek petrol aramak, Almanların Osmanlıya nasıl baktığını gösteriyordu."Abdülhamid, gene de engellemedi. "Nasıl olsa Musul bizim. Çanak, çömleği verir, petrolü biz kullanırız" dedi.Oradan Yaveri Selahattin Efendiyi ABDye gönderdi. Fakat ABD ilgilenmedi. Çünkü ABD, bütün dünyaya yetecek petrol çıkarıyordu. Yaver Selahattin Efendi Japonyaya gitti. Onlar da ilgilenmediler.Sonunda Abdülhamid Almanların ve İngilizlerin buldukları petrolleri, kendi şahsi mülkiyetine geçirdi.Ancak İttihat ve Terakki bu mülkiyet naklini iptal ettirmiş, Abdülhamide "Musul petrollerini, Maliye Bakanlığına bağışlayan" bir belge imzalatmıştı.Belki...Petrollerin mülkiyeti özellleştirilse, ailelere satılsaydı, İngilizlere ve Iraklılara geçmeyecekti.Hususi mülkiyet, savaş hukukuna girmez.Ama Birinci Dünya Savaşı sonrası ateşkes anlaşmasına rağmen İngiliz birlikleri Musul ve civarını işgal ettiler. Musul petrollerine, "Osmanlı malı" olarak el koydular. Ardından Abdülhamide Musulda arkeolojik kazılar yapmak önerisi Almanyadan gelir. Lozanda ıskaladık Çünkü İngiltere hükümeti, "sırf Musul petrolü için galip genç Türkiye ile savaşı bir kez daha göze alamıyordu.Halk da artık savaş istemiyordu.Bunun gizli yazışma belgeleri daha sonra yayımlandı.Ama Lozan görüşmelerinde Lord Curzon ülkesindeki bu psikolojiyi gizliyor ve yüksekten atıyordu.İsmet Paşa da Ankaraya gönderdiği telgraflarda "Musul için savaş çıkartmayalım. Bu sorunu zamana bırakalım. Barışı imzalayalım" mesajını veriyordu.Ve ne yazık ki İngilizler İsmet Paşanın bütün bu telgraflarını günü gününe okuyabiliyorlardı.Neden?Lozan - Ankara arasında telgraf haberleşmesi Köstence üzerinden yapılıyordu. İngilizlerin Köstencede köstebekleri vardı.Telgraflar Ankaradan önce Londraya ulaşırdı.Churchill anılarında bunu adeta dalga geçerek anlatır.Aradan neredeyse bir yüzyıl geçti. Gene Kuzey Irak, Musul ve Iraka harekât konuşuluyor.Türkiye, bu kez hadisenin kazanacağı kadar içinde, yitirmeyeceği kadar dışında kalmalı. g.civaoglu@milliyet.com.tr İstiklal Savaşının galibi olarak Mısak - ı Milli hudutları içindeki Musulu Lozan Konferansında alabilirdik.