Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CIVAOĞLU

Saddam yönetimi, arkadaşımız Vahap Yazaroğlu'nu çağırarak güvence verdi:
"Rahat olun. Türkiye'yi kesinlikle füzelerle vurmayacağız.
Ne gaz... ne kimyasal ve bakteri bombaları!.."
Saddam
yönetimine inanmak ve bir savaşın olası bütün gelişmelerini öngörmek elbette mümkün değil...
Ama, Abartılmış senaryolarla olasılıkların halüsinasyona (1) dönüşmesi de yanlış.
Türkiye'de ekonominin çivileri savaş tamtamlarıyla büsbütün çıkarken, bu güvence nispeten ferahlatıcı bir esintidir.
Halüsinasyonlarla ısınan ve su kaynatmaya başlayan Türkiye'nin psycho - motorunu Bağdat'ın güvence söylemi biraz serinletebilir.

- Psycho - motor bozukluğunun işareti olan şu hararet göstergelerine bakınız.
- Devlet kağıtlarında faizler yüzde 130'a dayandı. Yüzde 140'a tırmanıyor.
- Borsa son birkaç haftada, dolar bazında yüzde 22 değer kaybetti. TL bazında kayıp, çok daha büyük oranda.
- Bankalar, kredi frenlerine bastılar, nakit tutmaya yöneldiler. Çoğu açık pozisyonda çalıştıkları için, özellikle döviz stoklarına yöneldiler.
Piyasada nakit sıkıntısı başladı.
- Piyasaya 30 milyar dolar kredi vermiş olan bankalar sistemi, krizi göz önünde tutarak bu borçların - gereğinde - ne kadarını ve hangi müşterilerden başlayarak geri alabileceğinin hesaplarını yapıyor.
- 1994 Krizi sırasında bankalar sisteminden yüzde 12 nakit çekilmişti ve 3 banka batmıştı.
Şimdi... - Gene böyle bir eğilim olur mu - kaygısı var.

Aslında...
Türkiye'deki bu panik dışarıya yansımış olsaydı, darbeler daha da ağır olurdu.
Örneğin...
- Türkiye'deki sıcak para dediğimiz döviz çekilirdi.
- Döviz stoklarımız erime tehlikesiyle karşı karşıya kalırdı.
- Türkiye ile uzun süreli ihracat bağlantıları iptal edilirdi.
"Bunlar savaşa giriyorlar... ülkeleri Saddam'ın füzeleriyle dövülecek... fabrikaları üretim yapamaz, taahhütlerini yerine getiremez" diye düşünürlerdi.
- Özelleştirmeden tutunuz, yap - işlet - devlet ihalelerine kadar her alanda yabancı sermaye beklemeye girerdi.
- Yabancı tur operatörleri ve seyahat şirketleri, Türkiye'ye dönük turizm anlaşmalarını askıya alırlardı.
Turistik tesislerimiz tıpkı 1991'de olduğu gibi sinek avlardı.
5 yıldızlı oteller bile fiyatlarını 15 - 20 marka düşürürlerdi.
Neyse ki... Bunlar olmadı.
Çünkü...
Sınırlarımızın ötesinde sağduyulu ve serinkanlı değerlendirmeler yapıldı.
ABD'nin Irak'ı vurması halinde dahi, bu operasyonun birkaç haftada biteceği görüldü.
Biz, kendimizi döverken ve dövünürken dışarıdan yumruk almadık.
Ama...
Başka gerçekler var.

Hayalimizde yarattığımız kötü senaryolar bir yana, gerçek tehlikeleri görmeye çalışalım...
Bunlardan birincisi, Asya Krizi'nin Türkiye ekonomisini vurmaya başladığıdır.
Asya Kaplanları, tekstilde rampinge
girdiler.
Bizim ihracatımızı zorlamaya başladılar.
Ayrıca...
O ülkelere yaptığımız demir ve çelik ihracatı düşüşe geçti.
Diğer alanlarda da zorlanma olasılığımız büyük.
Asya'nın - kağıttan olduğu görülen - kaplanları, kendilerini kurtarmak için yüzde 50'ye kadar varan para değerini düşürme operasyonları yaptılar.
Bu durumda, ihracat bağlamında Türk parasının dolar karşısındaki değeri göreceli ve yapay olarak yüksek kaldı.
Dolar karşısında TL ayarlamaları daha hızlı ve daha yüksek oranda olacak.
Irak Krizi nedeniyle hükümet, kamuoyu karşısında bir gerekçe buldu.
Yüzde 3.5 olması öngörülmüşken, yüzde 7'yi bulan Ocak enflasyonu, Irak Krizi'ne bağlandı.
Başka olumsuz göstergeler için de aynı bahaneye sığınılacak.
Enflasyon bir olasılıkla yüzde 100'ü aşacaktır... Ve bahanesi Irak bunalımı olacaktır.
Gene bu bahaneyle bir sürü yanlışlık kamufle edilecektir.
Örneğin...
Bir diğer gerçek tehlike, TBMM Komisyonu'nda görüşülmeye başlanan yeni Vergi Yasa Tasarısı'dır.
Genelde olumlu karşılanan ve Maliye Bakanı Temizel'in çağdaş yaklaşımlarını yansıtan bu tasarı için uzmanların ve bankacıların ciddi kaygıları var.
Devlet kağıtlarını - geçmişe dönük olarak - vergiye bağlamak gibi hukuk yanlışlığı tereddütlerinden tutunuz da... Faiz gelirleri için beyanname mecburiyetine kadar bir dizi uygulamanın Türkiye ekonomisinden yüklü miktarda para çekilmesine neden olacağını ve bunların kayıt dışı ekonomiye kayabileceğini belirtiyorlar.
Geriye dönük vergilemenin sonunda, faizlere ve fiyatlara yansıyacağı kaygısı var.
Sonuç...
Enflasyon helezonunda yüzde 100'ün üzerine doğru yolculuk.
Vergi Yasası için - belki - bir süre daha beklenebilir ve kaygılar yaratan hükümler yeniden düzenlenebilirdi...
Bütün bunların üzerine bir de erken seçim ekonomisi binerse...
Ört ki ölem!
* (1): Halüsinasyon: Uyanık bir kişinin kendi dışında var sandığı, ama gerçekte yok olan olayları algılaması.


Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr