Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Köşedeki bankadan ya da karşıdaki change yerinden, paranızı değiştirebilirsiniz" gibi yanıtlar gelirdi.Şimdi de euro dışında ne fiyat var, ne de ödeme kabulü.Çünkü, euro öncesi yıllarda ulusal paralar, istikrarlı ve adil bir ekonomik iletişimin, diyaloğun, ticaretin aracıydı. Şimdi de euro bu güveni vermekte. Euroya geçmeden önce Fransada, İtalyada, Almanyada dolar karşılığı ne kira sözleşmesi yapılırdı, ne alışveriş. Lokantalarda da dolarla ödeme olmazdı. Türkiyede ise TL, güven ve istikrar izlenimleri veremediği içindir ki, tehlikeli sulara sürüklenmeye karşı önlem olarak dolar çıpası atılıyordu.Bir günde ulusal parasının dolar karşısındaki değeri yüzde 50 azalan... Sabahki fiyatları, öğleden sonra değişen... Bir günde banka faizi yüzde 2000e fırlayan Türkiyenin insanları - nispeten - istikrarlı bir para birimi olarak dolara endekslenmişlerdi. Doğaldı bu.Ancak...Enflasyon, son aylarda ekside, yıl sonu beklentisi yüzde 20nin altında, TLnin dolar karşısındaki değeri neredeyse geçen yıl ile başa baş... O halde böyle bir manzarada hala fiyatları ve ödemeleri dolar ya da euro üzerinden sürdürmek gerçekçi bir ihtiyaç değil, alışkanlığın devamıdır.Hükümet, dövizle iç ticaret, sanayi ve hizmet işlemlerini, ödemelerini, anlaşmalarını yasaklamak kararıyla ekonomiyi, alışkanlıktan kurtarmayı amaçlıyor ve euro öncesinin Avrupa ülkelerindeki uygulamaları benimsiyor olabilir.Ancak o ülkeler sağlıklı ekonomilere sahipti... Türkiye ise ağır bir kriz ve ameliyat sonrasının nekahet döneminde.Bununla beraber ekonomide iyileşmeye gidiş izlenimleriyle toplum, zaten kendiliğinden TL tercihine yönelirken, yasaklar koyarak, hiç yoktan tepki ve kuşku ortamı yaratılması mümkün. Dolarla yaşam Brezilya da Türkiyenin geçtiği bu yollardan geçerek nispi - istikrarı yakalamıştı.Ancak, Türkiyenin vardığı şu duyarlı kavşakta, Brezilya farklı bir yola sapmış, parasını dolarla eşitlemişti.Dolardaki düşüşler ve yükselişler aynen kendi parasına ve halkının satın alma gücüne yansıyordu.Kolay ve net bir formül olarak görünse de bu yol, aslında çıkmazdı. Brezilya tıkandı.Türkiye ise daha sağlıklı bir sistemde yürümeyi sürdürecek gibi görünüyor."Kendi para birimini korumakta... Dalgalı kur sisteminde kalarak, TLnin gerçek değerini piyasanın belirlemesi olanağını açık tutmakta... ABD ya da başka bir devlet ekonomisinin rakamlarından bağımsız kalmakta."İşte tam böyle bir kavşakta kısıtlamalar, yasaklar neden? Bunların yerine TLye dönüş, piyasa tercihine bırakılmalı... Toplum bir kez daha "korunma refleksine" itilmemeli. Brezilya - Türkiye hattı Özellikle, yurtdışına para transferlerinde bankaların Hazineye bildirme zorunluluğunun 50 bin dolardan 15 bin dolara indirileceği yolundaki konuşmalar tehlikeli. Gerçi ABDde bile bu limit 10 bin dolar ama o ekonomiye dışarıdan günde 500 milyon dolar "yatırım" ve çok daha fazlası da "sıcak" para olarak giriyor. Böyle bir ekonomiye limitler koyarak bildirim zorunluluğu olumsuz etki yapmaz...Fakat Türkiyede dışarı kaçmış paralar, tam AKP hükümetine güven nedeniyle dönmeye başlamışken, iyimser hava henüz oluşum sürecindeyken 15 bin dolar limitiyle yasak getirmek, bahar havasında buz kestirebilir.Elbette yapılsın ama zamana yayarak.İyimser ortamda Türkiyeye dolar girişleri, bizim bürokraside inzibat zihniyetini harekete geçirmiş ve "yasaklara" yöneltmiş olmalı.Siyasette istikrar, tansiyonun düşmesi, kısacası rahat batar, kriz üretiriz.Son aylarda bu oldu.Şimdi de ekonomide fazla dolarlar batmasın.Zaten, Iraka asker göndermede uygulamanın askıya alınması üzerine 8 buçuk milyar dolar kredinin gelmeyeceği kaygıları oluşurken, bir de böyle kuşku rüzgarlarının hiç zamanı değil. Rüzgar ekmenin, sonucu - Tanrı korusun - fırtına biçmek olmamalı.Alınan bunca mesafeye yazık olmasın. g.civaoglu@milliyet.com.tr Duyarlı olmak