Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Buna, mart ayının sonlarında Öcalanın uzaktan kumandasında yeni bir siyasal partinin kurulacağı... Aynı tarihlerde PKK ilkbahar eylemleri için düğmeye basılacağı yolundaki duyumları ekleyelim.Böylece... Abdullah Öcalanın yakalanmasıyla birlikte "onun -bir tür- rehin tutulması karşılığı PKK eylemlerinin dondurulması" sürecinin ya da stratejisinin sonlarına gelindiği söylenebilir..............Önce bir gerçek..."Abdullah Öcalan, İmralıdan PKKyi ve kendi etki alanındaki siyasetçileri uzaktan kumandayla yönlendiriyor."Nasıl?Devletin doruklarında yaptığımız özel söyleşilere göre, "kendisini düzenli olarak ziyaret eden avukatları aracılığıyla..."Talimatlar gönderiyor.Bölgeden, sınırların ötesinden ve bölgede kuvvet bulunduran yabancı devletlerden bilgi alıyor.İç politikada ve uluslararası politikada iletişim kuruyor.Yönetimin en üstlerinin "ne yazık ki öyle" doğrulamasına tanık oldum.Türkiye, bu iletişimi engelleyemiyor.Abdullah Öcalan ile avukatları arasında görüşmeler "hukuk" boyutundan öte "siyasal" hatta "mesaj" nitelikli.Devletin dorukları, "bir engelleme yapmak istediklerinde, karşılarında AByi bulduklarını" söylüyor.Bunun üzerine... "Abdullah Öcalanın avukatlarının kayıtlı bulundukları barolarla iletişim kurduklarını, avukatlık mesleğinin tanımı dışına çıkan siyasal nitelikli bu katkının önlenmesini istediklerini... Sonuç alamadıklarını" söylüyorlar.Yani... Eğer iddialar doğruysa -ki pratikte Öcalanın, etrafı sularla çevrili bir adada, karaya açılan tek iletişim kanalı avukatları olduğuna göre doğru olması gerekir- Abdullah Öcalan, Şamda ya da Bekaa Vadisindeki odasındaymış gibi siyaset yapabilmekte.Böyle bir mahkûmiyet örneği dünyada yok.Koskoca Türkiye bu garabeti, ne eşiğinde olduğu ABye anlatabiliyor, ne de ülkesindeki -iddialar doğruysa- bazı barolara.Martın sonlarında eylemler başlarsa, İmralıdan basılan düğmenin elektrik bağlantısı var demektir. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt uyardı: "Türkiyedeki PKKli sayısı Abdullah Öcalanın yakalandığı zamanın sayısına ulaşmış bulunuyor..." Buna karşılık...Gereksiz tartışma alanları açılarak, sorun sulandırılıyor. Hedef kaydırılıyor.Örneğin...Öcalanın İmralıda kaldığı oda... "Duşu, tuvaleti, televizyonu" sorun olarak sunuluyor.Konforu gündeme taşınıyor.Bu noktadan hareketle, AB standartlarında tartışma düzeyi yakalanmaz.Bir adanın ortasında tek başına tutulan mahkûmun tuvaletinin, duşunun, karyolasının, televizyonunun olmaması, belirli kaloride yemek verilmemesi zaten düşünülemez.Bunları tartışmaya kalkmak, AB ölçütlerine göre "insan haklarına aykırı zihniyet referansıdır." Böyle bir referansla da "Abdullah Öcalanın, İmralıdan PKKyi ve onun siyasi uzantılarını yönettiği" iddiası, kimse için inandırıcı olmaz.İstemeyerek de olsa bu yanlışları, hedef şaşırtıyor.Türkiye, yeniden 30 bin evladını kaybedeceği yılların kanlı ortamına sürüklenmesin.Devleti yönetenlerden dirayetli olmalarını ve bu kez fatura kesmeyi dağlara ve silahlı kuvvetlere bırakmadan meşru ve hukuki yollarla sonuç almayı bekliyoruz.Abdullah Öcalanın yakalanışında, sağır sultan da duydu ki etken, ABDdir. Türkiyeye Abdullah Öcalanın Afrikada olduğunu, saklandığı Yunanistan Büyükelçiliğini bildirmiş, MİTe teslim edilmesi için senaryoyu yazmış ve uygulamıştır.ABD, o zaman Türkiyenin yanındaydı. Abdullah Öcalanın İmralıda kaldığı süre içinde "pişmanlık ve Türkiyenin bütünlüğü için çalışacağı yolundaki söylemleri" sebepsiz değildi. Önce AB kriterleri ile idamın kalkması sonucu ipten sıyırmayı bekledi. Bir süre de, ABD rüzgârının yön değiştirmesini...Süper rüzgârların değişimini İmralıda dönen rüzgârgülü de doğrulamakta. g.civaoglu@milliyet.com.tr Hedef şaşırtmak