Montrö Anlaşması'na göre; İstanbul ve Çanakkale boğazları, açık deniz kabul edilir.
Boğazlardan geçen gemilere çıkmak ve arama yapmak... Tıpkı, açık denizde gemi durdurup arama yapmak gibi, uluslararası anlaşma hükümlerine göre mümkündür.
Eğer...
Boğazlardan geçen bir geminin içinde uyuşturucu ya da Türkiye'ye karşı kullanılacak silah bulunduğu yolunda ihbar gelirse...
O geminin bayrağını taşıdığı ülkeye diplomatik kanallarla başvurulur.
Şu mesaj iletilir:
"Biz bu gemiyi durduruyoruz.
Arama yapacağız."
O ülkeden, ilke olarak "onay" gelir.
Uluslararası anlaşma ve hukuk düzeni, bunu öngörür.
Gemiye çıkılır.
Arama yapılır.
Eğer, ihbar edildiği ya da saptandığı gibi uyuşturucu, silah varsa...
Özellikle bu silahlar Türkiye'nin ulusal yararlarına karşı kullanılmak üzere yüklenmişse, bunlara el konur.
Sorumlular gözaltına alınır.
Yargılanır.
Dün, Çanakkale'de Malta bayraklı bir gemi kuşkulu bulundu.
Gerçi...
Gemi, Ukrayna'dan yük almıştı ve Mısır'a gidiyordu...
Ama...
İçinde Kıbrıs Rum Kesimi için S - 300 füzeleri taşındığı yolunda ihbar vardı.
Bu duyuru, bir gümrük memuru tarafından (istihbarat örgütlerinin bu olaydaki kod adı - bir gümrük memuru - olabilir.) yapılmıştı.
"Konşimentoda traktör var denildiği halde, başka şeyler de taşımakta olduğu" yolunda bir ihbar...
Gümrük muhafaza botları tarafından durduruldu.
Arandı.
Gerçekten...
Yapılan aramada "7 - 8 traktör bulunduğu...
Ayrıca...
Bazı sandıklarda çok tekerli taşıyıcılara rastlandığı" raporda belirtiliyordu.
Ancak...
Deniz Kuvvetleri'ne ve Ankara'daki Sahil Muhafaza Komutanlığı'na dün, şu satırlar yazılırken gelen bilgilere göre; "füze ya da füze rampası gibi bir saptama" yapılmış değildi.
Zaten...
Bunu saptayabilecek uzmanlar, gemiye çıkmış değillerdi.
Deniz Kuvvetleri'ne başvurulmamıştı.
Çünkü...
Yukarıda belirtildiği gibi "usül", geminin bayrağını taşıdığı ülkenin onayı alındıktan sonra Dışişleri'nin durumu Genelkurmay'a bildirmesidir.
Genelkurmay Başkanlığı'nın, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı görevlendirmesidir.
Ve, sonrasında Deniz Kuvvetleri uzmanlarının olaya el koymasıdır.
Böyle bir süreç izlenmediği gibi uzman göndermesi için katkısı istenen Çanakkale'deki Kolordu Komutanlığı da olumlu cevap vermemiş.
Genelkurmay'dan emir gelmemiş.
Sonuç...
"Şilebin serbest bırakılacağı" söylenmekteydi.
Koordinasyon ve devlet deneyiminde eksiklik...
İnşallah faturası acı olmaz.
Aslında...
"S - 300'lerin Güney Kıbrıs'a konuşlandırılması olasılığı" yüksek değildir.
Türkiye, Moskova üzerinde çok düşündürücü bir öneriler paketiyle ağırlık koymuştur.
Ayrıca...
ABD ve Avrupa Birliği de bastırmaktadır.
Kıbrıs Rum Yönetimi'nin böyle birşey yapabileceğini, kendi medyası dahi sanmıyor.
Daha geçen hafta, Kıbrıs Rum Kesimi'nin bir gazetesi "Halkı aldatmayın" başlığını atmıştı.
"S - 300'leri nasıl olsa getirtip, konuşlandıramayacaksınız.
Neden halkı uyutuyorsunuz?" diye soruyordu.
Kaldı ki...
Rusya, eğer S - 300'leri Güney Kıbrıs'a gönderecekse...
Bunu neden Ukrayna üzerinden Türkiye'nin kontrolündeki boğazları geçirterek yapsın?
Bulgaristan üzerinden Yunanistan'a indirebilir.
Yunanistan'ın savaş gemilerine koydurtup, Güney Kıbrıs'a gönderir.
Askeri nakliye uçaklarıyla havadan da gönderebilir.
Bugün, öne alınmış Yüksek Askeri Şura toplanıyor.
Bu toplantının - bütün spekülasyonlara karşın - sadece tek gündem maddesi var.
"İrticaya bulaştığı saptanmış olan ordu mensuplarının, Silahlı Kuvvetler'den ilişkilerinin kesilmesi..."
Sayı hiç de az değil.
50'nin üzerinde.
Daha 6 ay önce gene bu sayıda ihraç kararı alınmıştı.
Yoksa...
Sistem, 6 ayda bir tarikatlarla, dini örgütlerle ilişkiler kuran 50 dolaylarında ordu mensubu mu üretiyor?
Hayır.
Bir kişi hakkında ihraç kararının verilmesi süreci; yaklaşık 2 yıl sürüyor.
Yani...
Daha önceki ihraç kararları alındığında, bugünki şuraya isimleri bildirilen kişiler için komisyonların araştırmaları zaten sürmekteydi.
Yeni sonuçlanmış.
Aldığımız bilgilere göre...
Tüm saptamalardan sonra, ihraç kararı aşamasına varmadan önce komutanları onlarla konuşuyorlar.
"Bu bağlantılarından kopmaları, ordunun genel standardına dönmeleri için" uyarıyorlar.
Zaman tanıyorlar.
İncelemeler, soruşturmalar tekrarlanıyor.
İhraç kararı, en son alınıyor.
Bu karar, aslında bazı adreslere bir mesaj olarak da yorumlanabilir.
Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr