Haydar Aliyev'in oğlu Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev, Hafız Esad'ın oğlu Suriye Başkanı Başar Esad, George Bush'un oğlu ABD Başkanı George W. Bush...Üçü de başkan babaların, başkan oğulları... Yunanistan'ın Pasok Partisi eski Başkanı ve duayen Başbakanı Andreas Papandreu'nun oğlu Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu da parti başkanlığının eşiğinde, kongreyi bekliyor. Başbakanlığı çok yakın.Serdar Denktaş, KKTC'de hükümet kurulduğunda Başbakan Yardımcısı olacak. Sonrası için de önü kapalı değil... BABALAR VE OĞULLAR yaşadığımız yılların "seçilmiş krallar ve prensler" dizisinin adı. Rauf Denktaşın oğlu Serdar Denktaş bir bakıma Türkiye ve KKTC için anahtar konumunda bir seçilmiş prens... Ya krallar? Oğullar, babaların ayak izlerinden - genellikle - ayrılmıyorlar.Bu bakımdan, Cumhurbaşkanı Denktaş, devletin doruğundaki kudreti ve görüşmeci kimliği ile ağırlık koyarken, ayak bastığı zeminde de oğlundan destek alacak.Sanılanın tersine, Denktaşlar'ın damgasının çok daha derin hissedileceği bir dönem başlayabilir.Oğul Denktaş, elbette kişiliğini korumak ve özgün bir siyaset çizgisinde kalmak isteyecektir ama nereye kadar?"Tam bağımsız" kesinlikle değil... En fazla "otonom" olabilir.Bu da, daha ilk günden Annan Planı'nı sabotaj olarak gördüğünün mesajını veren baba Denktaş'ın üzerinde yeterli baskıyı oluşturmaz. Görüşmeci sıfatıyla Mayıs 2004'e kadar çözüme varması için Denktaş'ın hareket alanı daralmaz. 30 yıllık dansı sürdüreceği pist açık kalır.Asıl itici irade Ankara'dan kaynaklanmalıdır. Babanın ayak izleri ABD'nin Lefkoşa Büyükelçisi Michael Klosson, tam bir "akılsız dost" örneği verdi. "Taraflar Annan Planı zemininde görüşme masasına otururken, anlaşmayı referanduma sunacakları tarihi de önceden açıklamalılar" dedi.Oysa... Başbakan Erdoğan, Başkan Bush ile görüşmeye gitmeden önce "KKTC'de Annan Planı üzerinden görüşmeleri başlatacak bir hükümet kurmayı, Ankara'da aynı doğrultuda bir politikanın saptanmasını, Denktaş'ın eline bir yol haritası vermeyi" planlıyordu. Hesapta referandum tarihi yoktu.ABD'nin görüşmelerin başlaması ve mayısa kadar çözümün ötesinde, referandum tarihinin önceden açıklanması koşulu için de bastırması, işleri karıştırmakta.Bunun anlamı Ankara'da zaten tam örtüşmeyen görüşleri daha da karşıt hale getirecek bir de takvim dayatmasıdır.Yani... "1 Mayıs'a kadar anlaşacaksınız. Anlaşamadığınız noktalarda, Annan Planı'nda öngörüldüğü gibi BM Genel Sekreteri, resen devreye girer. Kendi çözümlerini üreterek anlaşmaya koyar. Taraflar bunu kabul etmekle yükümlüdür. 30 gün sonra da taraflar referanduma giderler. Anlaşma yürürlüge girer."Vurguluyorum... Böyle bir takvimi kabul anlamına gelen önceden referandum tarihini açıklayarak görüşme masasına oturmak koşulu, Ankara'yı karıştırır ve kilitler. Akılsız dost AB tarafından Kıbrıs'ta çözüm, nasıl ki üyelik görüşmelerinin başlama tarihini vermek için bir koşul...AKP hükümeti için de AB'ye tam üyelik görüşme tarihinin 2004 sonuna kadar verilmesi, Kıbrıs'ta çözümün olmazsa olmaz bağlantısı.Türkiye, Kıbrıs'ta Annan Planı'nı sonuna kadar getirir, referandumdan geçirir, bütün kozlarını elinden çıkarır, sonra da 2004'te avucunu yalarsa ne olacak?AKP ve Başbakan Erdoğan bu denli riskli oynayamaz.Ankara da bu riski alabilir mi?Oyunun adı Kıbrıs Müzayedesi diye konulmaz mı?Şu söylem, Dışişleri Bakanı Gül'ün değil mi?"Tarihi alamazsak 'Kıbrıs'ı sattılar' denir."ABD'nin ve AB'nin takvim dayatması, Ankara'da ve KKTC'deki şahinlerin ellerini kuvvetlendiriyor.Son söz:KKTC'de hükümet kurulması sadece bir başlangıç olur. g.civaoglu@milliyet.com.tr Müzayede