Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Bir görüşe göre, "AKP, takiye yapmakta. İslami siyaseti ve nihai amaçlarını buzdolabına kaldırdı. Büyük oy stokuna, örneğin yüzde 70'e ulaştıktan sonra, bu plan buzdolabından çıkarılacak. Uygulamaya konacak.."
İzahı şöyle geliyor:
"Yüzde 70 oy, Anayasa bile değiştirecek çoğunluktur. AKP'nin, milletvekili sayısıyla, Meclis'te temsil oranının, halktan oy oranının örtüşmesi anlamına gelir. Demokrasi tarihinin en büyük oy desteği olur. Eteklerindeki taşları çok daha cesaretle dökebilir."
O görüşte olanları deşmeye devam...

Başbakan Erdoğan'ın karşı uyarıları göstermelik mi ki... Giderek artan sayıda AKP'li bakan hala "iktidar partisine oy verirseniz, para kaynakları sizin beklentilerinize yönelir" mesajını vermeyi sürdürüyorlar seçmene. Bu söylemlere ne gerek var? Zaten AKP oyları yüzde 55'in üzerinde görünüyor. Yoksa gerçekten çıta yüzde 70'e mi kondu?
"Elbette öyle" cevabını alıyorum.
Takiye beklentisinde emin olanlardan, kuşku duyanlara kadar o yelpazede yer alanlar - belki bazı göstergelere - dayanmakta haklıdırlar. Bu satırların yazarının da bazen "hiç kaygı duymadığı" söylenemez.
Ama...

Türkçamizde "maksud bir, rivayet muhtelif" diye bir güzel söylem vardır. Bu bağlamda, "maksudun" yani, "amacın" yüzde 70 ya da yüzde 70'e yaklaşan bir oy oranı oldugu görülüyor.
Sadece "iktidar partisine oy verirseniz, beklentileriniz karşılanır" vaadi değil, hanelere yakın markaj var. Evlerin pek çok besin ve diğer ihtiyaçları için torbalar dolusu "partimizin armağanı" yöntemi sürüyor.
Ancak maksud bir olsa bile daha gerçekçi olasılıklar rivayetlerine de dikkat... Şöyle ki...
- Yerel seçimlerde tutun ki yüzde 70 oy alsa bile bir parti, takiye planını buzluktan çıkarsa ne planı olacak?
Birkaç ay sonra İslami cumhuriyete mi geçecek?
AB eşiğindeki Atatürk Türkiye'sinde, buzdolabından böyle bir ham hayali çıkaran hangi parti olsa, kendisi yemek zorunda kalır.
Böyle olmayacak şeyleri konuşmak bile akla zarar.
Ama orta ve uzun vade için bu denli emin olunamaz.
- Fakat yüzde 70'e yakın üçte iki oy, başka gerçekçi hesaplara açılan yelkenleri dolduracak rüzgarı oluşturabilir.
Örneğin, önümüzdeki yeni cumhurbaşkanını bu Meclis seçecek. Ulusun neredeyse üçte ikisinin oylarını toplamış bir parti lideri olarak Erdoğan'ın, önündeki olası sert havaları, olası yüksek delgaları bu rüzgarla geçmeyi denemesi - kurmaylarınca - neden daha güvenli yolculuk görülmesin?

Parti başkanlığı ve Başbakanlıktan, Çankaya'ya çıkanlar, var olan ve hayli geniş olan anayasal yetkilerle yetinmiyorlar.
Bir tür "başkanlık sistemi" istiyorlar.
Özal bunu açıkça söylemişti. Defalarca tekrarlamıştı.
Hatta, "mevcut sistemin Fransa'daki yarı başkanlık sistemine yakın olduğunu" söylemiş, "yetkilerinin böyle geniş olarak yorumlanmasını" istemişti.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra Süleyman Demirel de kaç kez "başkanlık sistemi gereğinden" söz etmiştir.
Aktif ve yetkili, emretmeye alışmış Başbakanlıktan sonra "yetkileri kırpık, sorumsuz Çankaya sakini" olarak "siyasi inziva" içlerine sinmemişti.
Erdoğan da aynı psikolojik rahatsızlığı duyabilir.
Anayasa'da - adı konmamış - bir başkanlık sistemi için değişiklik yapacak yasama gücünü sayı olarak derleyebilir... Bunun siyasi engellerini de aşmak için son seçimde yüzde 70 oy desteği ile örtüşmeyi sağlama durumuna "önemsizdir" denemez.
Ve bir şey daha...
Oy oranı arttıkça, yüzde 70'lik muhafazakar oy oranı çekirdeği göreceli olarak önemini azaltır. AKP merkeze yaklaşırken, hem daha rahat olabilir, hem Türkiye'nin dengelerinde ağırlıklı ve duyarlı kurumlarla sürtüşme katsayısını düşürür.
...
Çok mu saftiriğim?