Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, bir belirsizlik ortamına mı kaymakta?
İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal'ın vurulması, aslında çoktan sorulması gereken bu soruyu "bir kan şokuyla" karşımıza getirmiştir.
Birdal'ın fikirleri, siyasi görüşleri ayrı bir tartışma konusudur.
Ancak...
Bir insan olarak, temel hak ve hürriyetlerin en kutsalı ve önceliği olanı; "yaşama hakkı"dır.
Fikirleri paylaşılmasa da demokrasilerde, hukuk devletinde kimsenin kurşunla susturulamayacağı... Hiç bir sorunun kanla çözülemeyeceği açıktır.
Bu çirkin saldırıyı ve faillerini kınıyoruz.
Birdal'a şifa diliyoruz.

Ve... Yazı İşleri'nden manşeti soruyoruz:
"AYNI SENARYO olabilir." yanıtını alıyoruz.
Beynimizde kahredici bir kuşku.
"Biz bu filmi daha önce görmüş müydük?"
Ulusal hafızamız bu denli zayıf mı?
Kanla yazılan senaryolara, oyunlara Türkiye insanı bir kez daha gelmemeli.
1960'lı ve 70'li yıllarda, sol ve sağ diye ayrılan gençleri birbirine kırdırma senaryoları uygulandı.
1990'lı yıllarda daha büyük oynanıyor.
İnsanlarımız etnik kökenlerine göre birbirleriyle karşı karşıya getirilmek isteniyor.
Etnik değil, etnikçiler sahneye sürülüyor.
Ülkesi ve milletiyle bir ve bütün olan Türkiye'nin insanları, birbirinden koparılmak isteniyor.
Mezhepçilik de yapılıyor.

O bağlamda... Hepimize, herkese sorumluluk düşüyor.
Oyunları boşa çıkartalım.
Ayrıca...
Türkiye'yi yeniden kan batağına çevirmek isteyenlerin yararlanabileceği her kelimeden, her isimden özenle kaçınmalıyız.
Bunun bedeli çok ağır; "hayat..."
Dahası...
Sadece, kan ya da kurşun değil.
Hukuk mercekleri altında da birçok yanlışlığı görebilmeliyiz.
Hem kendimiz için, hem de dünya kamuoyu için, demir parmaklıklar arkasında yansıttığımız siyaset görüntülerinin de bilincine varabilmeliyiz.
Dünyada Türkiye'ye dönük önyargılara, istismarlara malzeme verilmemeli.

Yazımızın başında altını çizdiğimiz kuşku verici gidişi durdurabilecek yer, TBMM'dir.
Orası demokrasinin mabedidir.
Peki...
TBMM'den görüntüler umut veriyor mu?
Ne yazık ki, yanıt olumlu değil.
Meclis, Türkiye'nin gündemindeki temel yasa tasarılarını ve reformları görüşmek için geceli gündüzlü çalışması gerekirken, bu öneri reddedildi.
Çalışmalar rölantiye alındı.
Hatta, patinaj yapıyor.
Önümüzde sayılı çalışma günleri var.
Sonra...
Meclis tatile...
Hükümetin geleceği ve iktidarı belirsiz...
Hükümete pamuk ipliğiyle "kerhen" destek veren CHP'nin de oylarıyla, Başbakan ve Ulaştırma Bakanı'na soruşma yolu açıldı.
İktidarsız kalmış bir hükümetle, Türkiye nereye taşınabilir?

Çözüm seçim mi?
Elbette, demokrasinin kendini ifade dili seçimdir.
Ancak...
Bu seçim yasası ve bu seçim sistemi ile mi?
Yapılacak ilk seçim sonrasında, ya TBMM, gene aynı tablo ile oluşursa...
Sandıktan yine "yönetemeyen demokrasi" mi çıksın?
O halde...
TBMM'nin bu ortamdaki "tarihi görevini yerine getirmesi" ve "Türkiye'yi yönetemeyen demokrasiden yöneten demokrasiye geçirecek yapılandırmayı oluşturması" gerek.
Elbette...
Anayasa'nın temel ilkeleri doğrultusunda...
Ancak...
Öyle görünüyor ki, siyasi partiler bunu gerçekleştirmekte yetersiz kalabilir.
Ve...
Atatürk'ün halefleri sayılabilecek, ve O'nun Cumhuriyet'e aşkını, ilkelerini de sürdürmeleri gereken cumhurbaşkanları, böyle günler için vardır.
Önerimiz, Cumhurbaşkanı Demirel'in hiç zaman yitirmeden ağırlık koymasıdır.
Şöyle ki...
1. Güvenlik güçlerinin, Akın Birdal'a saldırının faillerinin süratle bulmaları için devreye girmelidir.
Tetikçileri ve planlayıcılarıyla, faillerin yakalanması...
"meçhul" kuşkusu kalmaması...
Türkiye'de hukukun üstünlüğüne güven duygusunun korunabilmesi için bu çok önemlidir.
2. Cumhurbaşkanı, hükümeti de bu yolda motive etmelidir.
3. Hem insan haklarını hem de bu devletin ordusunu, polisini, tüm güvenlik birimlerini, kurum olarak kanatları altına alan demokratik üstün irade ağırlığını koyabilmelidir.
4. Şu duyarlı günde televizyonlardan Türkiye'nin bütün insanlarını kucaklayan bir seslenişle, Türkiye'nin sahipsiz olmadığını vurgulamalıdır.
Halkına güven veren bir konuşma yapmalıdır.
Fransa, bunalımları, Cumhurbaşkanı de Goulle'ün "Fransızlar..." diye başlayan, vakur ve güven verici televizyon konuşmalarıyla aşmıştır.
5. - Klasik bir öneri gibi görünse de - liderleri toplaması ve demokrasinin mabedi olan TBMM'yi "yöneten demokrasi" işlevine, görevine yöneltmesidir.
Son olarak...
Bütün yurttaşlarımızı duyarlı ve sağduyulu olmaya çağırıyoruz.




Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr