Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Başbakan Erdoğan etkili bir iletişim çizgisinde. Topluma elektrik verecek yansıtıcılarla toplantılar düzenliyor.
Toplum için rol model olan isimleri kazanmak ve onların tıpkı “röle istasyonlar” gibi enerjiyi yaymalarını sağlamak geçerli bir yöntemdir.
Konuşmakta olduğum sanatçılardan izlenimler dinledim.
Genellikle olumlu gözlemlerini yansıttılar.
Örneğin Ferhan Özpetek’in son filminin gala öncesi Yılmaz Erdoğan’la ayaküstü söyleştik.
Etkilenmişti.
“24 saatte 36 saat çalışan bir adam. Destekliyorum elbette. Bu ülkede insanlarımızın barış ve kardeşlik içinde yaşamaları için demokratik zemine taş döşemenin elbette emekçisi oluruz” diye özetleyeceğim bir söylem.
Başbakan’ın sanatçılarla toplantısında renkli sahneler yaşanmış.

Haberin Devamı
Sanatçılar röle istasyonu


Kürt kızı İclal
Örneğin İclal Aydın’ın konuşması:
Ben Kürt bir babanın kızıyım.
Elazığ’da doğdum.
Babaannem tek kelime Türkçe bilmezdi.
Büyük topraklarımız olduğu halde toprak reformu sırasında mahkemede bunu ifade edemediği için anacak yaşayacak kadar bir tarlamız kaldı.
O nedenle “torunlarım Türkçe öğrenecekler, bu vasiyetimdir” demiş.
İlk kitabım yayımlandığında “Türkçe mi?” diye sormuş.
“Evet” cevabını alınca 7 keçisinin 7’sini de kesip komşulara dağıttı.
İşte ben böyle bir aileden geliyorum.
8 yaşındaki kızımdan 105 yaşındaki büyükbabama uzanan kuşaklar arasından açılıma destek sunuyorum.
Ayrıca...
Ben sol gelenekten bir ailenin içinde yetiştim.
Onların görüşlerini paylaştım.
Dünya görüşlerimiz farklı da olsa -eğer samimiyseniz- bu çağrının yanındayım.

Adıyamanlı Türkmen
Başbakan ile kahvaltının en renkli siması Sırrı Süreyya Önder...
Başbakan’ı da hem zorlamış hem güldürmüş.
Sayın Başbakan ben Adıyamanlıyım.
Türkmenim... Kürtçe bilmem.
Açılımın içeriğini de bilmiyorum.
Ama “niyeti” destekliyorum.
Fakat Sayın Başbakan hem açılım yapıyorsunuz hem de BDP’nin belediye başkanlarına kelepçe takılıyor.
Bu doğru değil, siz de doğru bulmuyorsunuz di mi? (Başbakan Erdoğan gülümseyerek, başını evet anlamında sallıyor)
Kelimesi kelimesine böyle olmayabilir ama söylemin formatı bu...
Önder’in böyle bir dizi Aristo sorgulaması olmuş.
Ortamı zaman zaman kara mizahla renklendirmiş.
Hülya Avşar’ın babası da Kürt.
O da destek vurgulaması yapmış.
Bunlar Kürt açılımına sanatçıya açılımla devam izlenimleri.
Bir şeyi kimin söylediği, neyin söylendiği kadar önemlidir.
Toplumdaki kabullenme ve içselleştirmeyi tetikler.
Yayılım katsayısını yükseltir.
...................................
Anayasa paketi sonraki yazılara...

BİR YILDIZ KAYDI

Sanatçılar röle istasyonu

Özhan Canaydın Başkan da görünmezler arasına bir yıldız gibi kaydı.
Galatasaraylı ruhunun simgesiydi.
Daha seçildiği gün “Yaşamım boyu bu anı beklemiştim” dediğini hatırlıyorum.
Zaman zaman icraatını eleştirdiğimiz olmuştur ama elimiz onu kırabilecek harflere uzanmamıştır.
Zarif insandı...
Eleştirenlere de aynı sevgi ve saygıyla yaklaşırdı.
“Galatasaray Kulübü Başkanı” diye başlayan söylemleri kendine övgüyü değil o sıfatın yüceliğine saygıyı yansıtırdı.
Galatasaray ve Milli Takım’da basketbol oynadı.
Bir konuşmamızda “Hiç kırmızı kart görmedim” dediğini hatırlıyorum.
Bir adam bunca yıl sahaya çıkar da bir tek kez bile “kırmızı kart” görmez mi?
Böylesi bir centilmendi işte.
Galatasaray tutkunlarının yüreklerinde “hicran” olan -hadi skoru yazmayayım- o mahut Fenerbahçe karşılaşması sonrasında başkan Aziz Yıldırım’ın elini sıkıp tebrik etmesi nasıl da tepkilere neden olmuştu!
Oysa o gerçek bir Galatasaraylının sportmen doğasını yansıtmıştı.
Bir Fenerbahçelinin Özaydın için “Başkan yeter ki sen yaşa, Galatasaray’ın şampiyon olmasına bile razıyım” demesi mümkün mü?
Ama Canaydın’ın efendiliği işte bunu bile dedirtti.
Öylesine Galatasaray odaklıydı ki servetini de gözünü kırpmadan riske etti.
İnanılmaz rakamlara “kefil” oldu.
Onun sevmeyeceğini bildiğim için akçalı konuları uzatmayayım.
Galatasaray çok değerli bir evladını kaybetti.
Ailesine ve camiaya başsağlığı diliyorum.
Başkan Canaydın’ın üzerine ışık yağsın...