Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sandık sonuçları “kazananı” belirler, demokrasinin kurumları ve hukukun kuralları ise “kazananın yol haritasını...”
Şu satırların yazıldığı an itibariyle TV ekranlarına Türkiye genelinde kamuoyu araştırmalarının öngördüğü oranlar yansımakta. (Tarhan Erdem ve Adil Gür’ün öngörüleri.)
Türkiye genelinde “sürpriz” yok.
Adalet ve Kalkınma Partisi, girdiği 3 yerel seçimden en yüksek oy oranını almış görünüyor.
Son genel seçim sonuçlarına göre ise -biraz- gerilemiş.
“Başarılı” denebilecek sonuç Erdoğan’ındır çünkü “tek başınaydı”, yenilseydi faturası da ona çıkarılırdı.
................................
“Erken” analiz şöyle olabilir:
1- Bu bir yerel seçimdir.
10 yılın hizmet portföyü yüklü... Ayrıca “iktidarın yerele imkan akıtma kanallarının açık olması gerektiği” de bir etken...
2- Türkiye seçmeni için öncelik ekonomidir.
Mayıs ayından itibaren başlayan negatif ekonomik dalgalar henüz topluma erişmiş değil.
İktidar da seçim öncesi o dalgaların önüne bentler koydu, yansımaları nisan ve daha ileri aylara öteledi.
Halk genelde durumundan -çok- şikayetçi değil.
3- AK Parti 12 yıl içinde tabana kılcal damarlar gibi yayılan bir ekonomik ağ kurdu.
65 yaş üstündeki kadınlara aylık... Engellilere aylık, onların bakıcıları için de ödenek... Düşük gelirli ailelere kömür ve -yiyecek gibi- diğer yardımlar... Okul çağındaki kızlara daha yüksek olmak üzere çocuklar için ailelere eğitim ödemeleri... Sağlık olanakları... TOKİ’nin konutları... Hatta evlenenlerin bazı borçlarının silinmesi... İktidara yakın olanların devlette iş bulma ve terfi olanakları... Büyüklü küçüklü taahhüt ve taşeronluk olanakları...
..............................
İktidar trapezdeyken, altında böyle bir “güvenlik ağı” gerilmiş bulunmakta.
4- Toplumda uzun süredir var olan “muhafazakar” ve “laik” kutuplaşması zamanla “AK Parti” ve “AK Parti karşıtları” durumuna evrilmiştir.
AK Parti’nin tabanını teşkil eden bu kitle kamp değiştirip, karşıtların yanında yer almayı “riskli” buluyor.
Yukarıdaki “2.” maddede sıraladığım atar damardan kılcal damarlara besleyici sisteminin dışında kalmak “riskin” bir yüzü...
“Diğer yüzünü” de görmek gerekir.
Bu kesim belki de Cumhuriyet tarihi boyunca kendilerini “ötekileşmiş, itelenmiş, ezilmiş” olarak görmüştü. Başbakan Erdoğan’ın kendisini de özdeş olarak sunduğu “zenci” metaforu budur.
O kesim, AK Parti’nin ayağı iktidardan kayarsa kendisini de o “ezik ötekiler” yıllarına yuvarlayacağı kaygısında. Travma yaşıyor.
AK Parti’nin etrafında kemikleşiyor.
“İnsan hakları, özgürlük, Avrupa demokrasileri kalitesi” öncelikli tercihi değil.
5- 1970’li yıllardan başlayarak 2002’ye kadar gelen ve “bitli yorgan” diye anılan bir ayağı çukurda zayıf koalisyon hükümetleri öylesine bezdirmişti ki “kaybolan yıllar” kabus gibi hala hafızalarda.
6- CHP için bu seçim “başarısız” denemez.
Hatta kamuoyu araştırmalarında öngörülenden birkaç puan yukarıda.
“Oy odaklı ve kazanma hedefli” aday tespitleri ve ciddi çalışmalar “kazanmış kazanmamış olmak dışında” özellikle Ankara ve İstanbul oy oranlarıyla teslim edilmeli.
7- 17 Aralık ve sonrasının yolsuzluk iddialarını seçim sonuçları merceğiyle değerlendirmek ayrı bir yazı konusu.
Bu sadece sandık değil hukuk devletinin de sorunu.
“Çağdaş demokrasi sınavı” da sandık sonuçları ışığında irdelenmeli.
Ama “rüzgarları yanına almasına rağmen yelkenlerinin neden dolmadığı” da araştırılmalı.
8- Başta Suriye, dış politikada siyasi iktidarın ve “Barış sürecinde” siyasi iktidar sandıktan güç alarak yürüyecek.
9- Önümüzde 2 seçim daha var.
Her zaman netameli olan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler...
Bu kutuplaşma, bu sertleşme, bu tapeler-kasetler, bu üslupla zor günlere gidiyoruz.
“Demokraside çözüm tükenmez” inancımızı koruyalım.
Demokrasi yolunda yürüyelim.