Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ekonominin Koordinasyonundan Sorumlu Bakan Kemal Derviş, ABD'den dönüp 2 - 3 saat uykuyla, dün sabah 06.30'da üst düzey bürokratlarla toplantı yaptı.
Derviş "kararları, zamanla yarışarak almalıyız" söyleminin boş laf olmadığını doğrulayan bir çalışma ajandası yansıtıyor...
Batı ülkelerinde, sabah karanlığında toplantılar ve sabah kahvaltısında iş görüşmeleri olağandır.
Bakanlar, Başbakanlar da bu tempoda çalışırlar.
Günde sadece 4 saat uyurlar.
Sabah spor yapıp güne pırıl pırıl kafayla, kuvvetli bünyeyle başlarlar.
İşte Putin, Clinton, Blair ve diğerleri
Dileriz ki Derviş, örnek olsun... Bütün devlet kuruluşlarında benimsensin.
Tabii istisnalar var... Ama, genelde Ankara'nın "beyefendi henüz teşrif etmediler" gibi sekreter yanıtları, artık işitilmesin...
Beyefendilerin sünnet düğünü, nikah şahidi, hemşehri gecelerinde halay çekmeler, derin dekolteli bayan şarkıcıların mikrofonlarına detone sesleriyle eşlik etme görüntüleri, artık ekranlardan, gazete sayfalarındaki fotoğraflardan silinsin. Hiç değilse şu kritik süreçte...

Derviş, 06.30'da toplantı yapıyor... Başbakanlık merdivenlerini koşarak çıkıyor... Biyonik adam gibi çalışıyor...
Buna karşın... Siyasetin ve tümüyle bürokrasinin o tempoya ayak uydurduğunu söyleyebilir miyiz?
Daha Pazar akşamı programın ana hatları saptanmış olmalı, Pazartesi sabah 09.00'da açıklanmalıydı.
Beklentiler de böyleydi.
Nitekim... Sabah serberst piyasada dolar 860 bin liraya kadar düşmüştü.
Dövize talep gevşemişti.
Ama... Daha sonraki saatlerde program açıklamadı... Liderlerin toplantı maratonu sürdü... Daha birkaç gün uzayacağı anlaşıldı.
Ve... Merkez Bankası Başkanı "program açıklanmadan döviz satmam" diye direndi.
Tahtakale'de dolar, 970 bin TL'ye kadar tırmandı.

Ankara'nın Mehter yürüyüşüne bakarak bankacılar, "program için Cuma'ya bile razıyız" demeye başladılar.
Aslında... Yapılacak şeyler belli.
Emlak Bankası, Ziraat Bankası'na verilecek... Ziraat ve Halk Bankası, Derviş'in yönetiminde piyasa koşullarıyla faaliyetlerini sürdürecekler.
Bu bankalara dolara endeksli Hazine kağıdıyla fon yaratılacak... Faizleri sürekli yukarı çeken borçlanma kısır döngüsü dışına çıkarılacaklar...
Halk Bankası kredileri de kodamanlara, siyasetçi yakınlarına değil, makul koşullarla gerçek esnafa açılacak.
El konulan bankalar, gruplandırılacak... Artık, şu koşullarda fazla talip bulunamayacağı için, yaşama kabiliyeti olanlar bir çatı altında toplanacak, diğerleri tasfiye edilecek...
Özel bankacılık sistemi de, dünyada nasılsa Türkiye'de de öyle olacak...
Türkiye'nin kaynaklarını yutan iç borçların büyük bölümü 5 yıl vadeli dövize endeksli devlet tahvillerine bağlanacak...
Bankalar, kağıtları dış piyasada satacak ve açık pozisyonlarını kapatacaklar.
Devlet de her 3 - 4 ayda bir faiz ödemekten kurtulup nefes alacak.
Enerjiye ve diğer tüketim ürünlerine enflasyon oranında zam yapılacak...
Buna karşın çalışan kesimin, tarım üreticisinin gelirleri de yüzde 45 oranında artacak... Halktan yeni programa destek sağlanması ve toplumsal uzlaşma için ekonomik konsey de toplanacak.
Kısacası... Bir taze rüzgar çabası.

"Siyasi iradeye güven", içte ve dışta hayli aşındı.
"Hükümet'in devam edeceği" konusunda da kuşkular yok değil.
İtalya'daki "Temiz Eller" operasyonu sonrasında kurulan Merkez Bankası Başkanı Prodi yönetimindeki teknogratlar Hükümeti modeli, konuşulmakta.
Böyle bir ortamda Hükümet, "son" denebilecek bu şansı ıskalamamalı.