ATATÜRK‘ün yatı “Savarona”nın devlet tarafından alınarak “müze” ve “önemli devlet konuklarını ağırlamak” için kullanılması kararına -yürekten- destek veriyorum.
Atatürk’ün yatı...
Daha sonra Deniz Harp Okulu’nun öğrenci gemisi...
Böyle şerefli bir geçmişi var.
70’li yıllarda teröristler tarafından yakılmıştı.
İçim sızlamıştı.
Bu yetmiyormuş gibi devlet, tarihin onur sayfalarında yer alan Savarona’yı, hurda fiyatına jilet yapımcılarına satmak üzereydi.
Akıl alır şey değildi.
Beyin tutulmasıydı.
Neyse ki...
Sadıkoğlu ailesinden Kahraman, Savarona’yı devletten 49 yıllığına kiraladı.
Aslına sadık kalarak onardı.
Atatürk’ten kalan “anı objeler” aynen yerlerine konuldu.
Yanmış olanların kopyaları yapıldı.
Bir 10 Kasım’da, Savarona’da Atatürk’ü anma programı projemi gerçekleştirdim.
Duygu yüklüydüm.
Savarona’nın turizm amaçlı kullanımı gene de içimde uhdeydi.
Hele...
Güney sahillerimizde bir Rus işadamı tarafından kiralandığı ve Rus modellerle “alem yapıldığında” polis tarafından basıldığını hatırlıyorum da nasıl isyan etmiştim...
Aslında daha düzeyli konukları da oldu Savarona’nın.
Örneğin...
Evlendikleri zaman Prens Charles ve Lady Diana’ya da kiralanmıştı.
Ama...
Bu yat “charter (kira) teknesi” olamazdı.
Devlet tarafından geri alınarak yabancı devlet konukları için kullanılacak olmasını ve müze yapılmasını bir kez daha alkışlıyorum.
Benim siyasi bakışım bellidir fakat belirtmekte fayda var, kimse siyasi konjonktür gereği “iktidar güzellemesi” gibi yorumla-masın.
Savarona için görüşümü bir öneri olarak daha 3 yıl önce bu köşede 30 Eylül ve 2 Ekim 2010 tarihlerinde yazmıştım.
İşte o satırlar:
‘Geride kalan hafta sonu... Bodrum Türkbükü önlerinde “kuğu” gibi beyaz bir yat.
Savarona’ydı ya da ona “ikizi” gibi benzeyen bir başka güzellik...
Eşim Canan’a “Atatürk’ün yatının charter (kirada) çalıştırılması hiç yakışık almıyor. Devletin protokol yatı olarak hizmet vermeli” dedim.
Türkiye’ye gelen başkanlar, başbakanlar, krallar, şeyhler, BM ve IMF gibi uluslararası kuruluşların başındakiler bu yatta ağırlanmalı.
Görkemi ve zarafeti ötesinde tarihi de önemli.
Cumhuriyetin kurucusunun yatında ağırlanmak ne güzel bir anı olur.
Ayrıca bu yat, Atatürk’ten önce New York/Brooklyn Köprüsü’nü inşa eden John Roebling’in kızı Emily Roebling Cadwallader’e aitti.
1931’de Hamburg tersanelerinde denize indirilmişti.
Öte yandan...
Cumhurbaşkanı ve başbakanların sahillerdeki otellerde kalmak yerine Savarona’da tatil yapmaları, daha şık olur.
Dilediği sahilde demir atar.
Makam uçakları olduğu gibi makam yatı da olmalıdır.
Atatürk’ün yatına “fuhuş baskını” manşetleri canımızı çok acıttı.
Bu rezaletin tekrarlanmasına devlet izin vermemeli.
Savarona’nın müze olması da mümkün.
Ama...
Bütün özellikleri korunarak yılın belli bir sürecinde müze olarak halka açılır, gerektiği zaman denize açılarak devlete hizmet verir.’
......................
Savarona’nın müze ve devlet yatı olması çok gecikmiş ama yerinde bir karar...