Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bir Türk helikopteri... Kuzey Irak’a doğru yol alıyoruz.
Hayli alçaktan uçuyoruz. Pilotumuz olan subaya soruyorum: "Aşağıda PKK var.
Bu kadar alçaktan uçmak tehlikeli değil mi?" Cevabı şöyle oluyor.
"PKK, tepesinden geçenin Türk mü Amerikan helikopteri mi olduğunu anlayamıyor, o yüzden ateş etmez. ‘Ya Amerikan helikopteri ise’ diye düşünür.
Yakın zamana kadar Amerikan helikopterlerinin karnına US harfleri yazılıydı.
PKK, US’i görünce ateş etmezdi. Biz yüksekten uçmak zorunda kalırdık.
Sonra... ABD helikopterlerinin karınlarındaki US yazılarını sildirttik.
Böylece PKK’lılar tepelerindeki helikopterin Amerikan mı, Türk mü olduğunu anlıyamıyorlar."
Gerçekten...
Dere yataklarından, dağ yamaçlarından yere çok yakın uçtuk.
Çatışmaların en yoğun olduğu dönemdi, fakat tek mermi sıkılmadı.
Oysa daha önceleri PKK, helikopter düşürmüştü. Şehit vermiştik.

Bu anı, İskenderun Limanı’na çıkartılan uçaksavarlar "Kuzey Irak Kürtlerine verilsin - verilmesin" tartışmaları için bir ölçüttür.
Kuzey Irak’a Türkiye ve ABD güçleri girecek. Yörede bu iki devletin uçakları uçacak.
Peki, Kuzey Irak Kürtleri, uçaksavarları kime karşı kullanacak.
ABD’ye mi?..
Zaten onların göbekleri ABD’ye bağlı.
Uçakların göbeklerinde de nal kadar US damgası olacak.
O halde Türk uçaklarına karşı kullanmak için istedikleri açık.
Yörede 5 bini aşkın PKK’lı var. Onların da eline geçebilir.
Türkiye, Kuzey Irak Kürtlerine dağıtılacak silahlar konusunda dikkatli olmakta ve denetimi paylaşmak istemekte haklıdır.
Kürt parlamentosunun(!) "Kuzey Irak’ta, önlem için mevzilenecek Türk kuvvetlerini neredeyse - İŞGALCİ - diye nitelemeye kadar uzanan" tepkisi Türkiye’nin duyarlı olması gereğini vurguluyor.

Bir başka anı...
Irak Türkiye sınırındayım.
100 binlerce Kuzey Irak Kürdü, topraklarımıza sığınmış.
Sınırın hemen beri yanında binlerce çadır.
Buz gibi havada solgun yüzlü bebeler, titreşen insanlar.
Doğa, tahrip edilmiş. Ağaç kabukları soyulmuş. Aç biilaç dalga dalga ulaşanlar, ağaçların kabuklarını bile yemişler. Bitki örtüsü neredeyse yok olmuş.
Ve art arda gelen yardım kamyonlarıyla ekmek - yemek dağıtılıyor.
O sırada binlerce sığınmacı Kürt insanının gözlerinde parlayan sevinç ışıkları ve şükran unutulmaz.
Türkiye o zaman Kuzey Irak Kürtlerine kucak açmıştı. İşgali düşünmemişti. Şimdi mi düşünecek?
Barzani’nin ve Talabani’nin o zaman da kuvvetleri vardı ama Saddam’ın kıyımına ve göçe engel olamamışlardı.
Değişen ne?
Türkiye’nin bu kez göç dalgasını daha Irak topraklarında göğüslemesi, geçmiş deneyimin ışığında aklın yoludur. Türk güçlerinin varlığı, sivil Kürtler, hatta Kuzey Irak kuvvetleri için de Saddam’ın kıyıcılığına karşı güvence olur.
Türkiye, hiç ödün vermemeli.

Körfez Savaşı’nın başları... Saddam’ın Scud füzeleri İsrail başkenti Tel Aviv’e düşmekte...
Tel Aviv’deki bir otelde savaş izlenimleri yazıyorum.
ABD, İsrail’e "Scud füzelerini avlayacağı" iddiasıyla Patriot’ları gönderiyor.
Bunlar birer umut olarak Tel Aviv Havaalanı’na konuşlandırılıyor.
Ancak Patriot ağı elek gibi.
Scud füzelerinden bazılarını avlıyordu... Bazıları ise Patriot’ların arasından geçip İsrail’i vuruyordu.
İsrail’in zenginleri, Scud’ların erişemediği güneydeki turistik tatil kenti Elat’a gitmişlerdi. Kimileri ise İslam için de kutsal kent olan ve Saddam’ın füze atmayacağı bilinen Kudüs’e geçmişlerdi.
Patriot’lar, aslında füze avcısı olarak üretilmiş değillerdi. Birkaç teknik değişiklikle füze avcısı gibi kullanılıyorlardı.
İsrail, o nedenle sadece füze avlamak için Arrow avcı füze sistemi projesini hayata geçirdi.
Patriot’lar aradan geçen süre içinde ne kadar geliştirildi, savaş çıkarsa göreceğiz.
Ancak çok kritik yörelere, Türkiye’nin, İsrail’in ürettiği Arrow füze avcılarını yerleştirmesi gerekir.