Saylan’a Genco ödülü

PROFESÖR Türkân Saylan, pazartesi günü hangi ödülü bekliyordu ve bakın ne ödül aldı?
Genco Erkal, Türkân Saylan’a telefon ediyor:
“Aydın Doğan Vakfı ödülü için bu yıl beni seçmişler. Ödül çeki olan 50 bin doları, sizin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) vermek istiyorum.
Kabul ederseniz, öğrencilere burs olarak dağıtırsınız.”
Aralarında anlaştıkları programa göre Genco Erkal büyük bir karton formatındaki simgesel çeki, sahneye davet edeceği Türkân Saylan’a verecektir.
Ne var ki, sabah polis, Türkân Saylan’ın evine baskın yapar.
Her yer, tüm kitaplar, bilgisayardaki kayıtlar tek tek aranır.
Saatler süren aramalardan sonra Saylan’ın evinden kitapları, makaleleri, bilgisayar diskleri alınır.
Saylan, yıllardır kemoterapi tedavisi almakta. Bitap bırakan, yemek dahi yedirtmeyen, bir yaparken yıkan tedavidir kemoterapi...
Saylan, aramalar sırasında daha da bitkin düşmüş.
Öğleden sonra kemoterapiye gideceğini, o nedenle Aydın Doğan Vakfı’nın davetine saatler kala katılamayacağını söyler.

Neyse ki, cam gibi şeffaf, kırılgan ve erimiş Türkân Saylan’ın bedenine bir de “gözaltı” yüklenmedi. Ama...
ÇYDD’nin İstanbul merkezinde ve şubelerde aynı seçicilik yok.
Hatta o şubeler bir yana, bizim Milliyet’in “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasının ÇYDD ile birlikte yürütülmesi bağlamında bu projenin başındaki arkadaşımız Tijen Mergen de -belki sık sık Türkân Saylan’la konuştuğu için- gözaltına alındı.
İki kapısı da kapalı
Türkân Saylan, bu ülkenin sosyal yardım projelerinde en saygın isimlerinden biridir.
Daha yeni “8. Vehbi Koç” ödülünü aldı.
O da 100 bin dolarlık bu ödülü kuruşuna dokunmadan vakfın “öğrencilere burs” hesabına bağışladı.
Demokrat, laik, Atatürkçü, yüreği insanlara sevgi ve hizmet şevkiyle dolu bir aydın o.
Ergenekon diye bir oluşumun içinde nasıl yer alabilir?..
Elbette Saylan ve diğer tüm kişiler için karar mercii bu sütun değil.
Ancak...
Satırlarımız bir tür görgü ve vicdan tanıklığı olarak yorumlanmalı.
Örneğin...
Cumhuriyet mitinglerinin başlangıcında ÇYDD ve onun başındaki Türkân Saylan vardı. Fakat...
“Ne şeriat, ne darbe” demiş, demokrasinin yanında saf tutmuştur.
“İzmir’deki cumhuriyet mitinginde neden konuşturulmadı” dersiniz...
Böyle bir saygın isim... Darbe planlarının içinde yer alabilir mi hiç?
Onun dahil edilmesi, ciddiyetle ve kararlılıkla sonuna kadar üzerine gidilmesi gerektiğine inandığım Ergenekon sürecine gölge olur.

HASAT ZAMANI
ERGENEKON iddialarının ve iddianamelerinin omurlarından biri de eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Em. Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu birçok kez vurgulanan günce...
Hatta iddianamede “güncenin gerçek olduğu” yolunda satırlar da var.
Bütün bu 12 dalga gözaltılarından sonra artık şu soru da gündeme sızdı:
“Peki ama neden o komutanların ifadeleri alınmıyor?”
Dönemin Genelkurmay Başkanı Em. Org. Hilmi Özkök, “ifade vermeye hazırım, ister tanık, ister sanık” dedi ama neden çağrılmıyor?
Bu soruları dün CNN Türk’te Hürriyet ve Vatan Ankara Temsilcileri Enis Berberoğlu ile Bilal Çetin açıkça kamuoyuyla paylaştılar.
Sanıyorum eski komutanlara ve Örnek Amiral’in güncelerine odaklanan bu sorular, daha da yoğunlaşacak ve tırmanacak.
Öyle bir kamuoyu oluşmakta ki, sonunda artık onların ifadesini almak bir zorunluluk haline gelecek.
Muvazzaf askerlik dönemine ait notlar ve söylemler askeri yargının mı, yoksa sivil mahkemelerin mi yetki alanına girer?
Bu tartışma da yaşanacaktır.
Ancak...
Hissedilen, hatta görünen o ki, böyle bir aşama için ortamın olgunlaşması bekleniyor/gerekiyor.