Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hintli guru, yerde bağdaş kurup karşısına 2 kez Oscar ödülü adayı olmuş, dünya çapında aktörü alıyor. O da bağdaş kurmuş. Elleri gurunun avuçlarında.Guru soruyor:- Sen kimsin?- Richard Gere.- Değilsin. Sen kimsin?- Aktör.- Değilsin. Sen kimsin?- Aktörüm dedim. Üstelik iki kez de Oscar ödülüne aday gösterildim. Çinin, Tibeti işgalini protesto eden konuşmam nedeniyle Oscar törenlerine katılmam yasaklandı. Aktörüm.- Değilsin. Sen kimsin?- Aktörüm. Theatre World, National Board of Rewiew - Freedom of Expression, Red Corner, Golden Globe ödüllerini aldım. Aktörüm.- Değilsin. Sen kimsin?- Homer Gere ve Doris Gereın oğullarıyım.- Değilsin. Sen kimsin?- Homer Jakes Jigme Gereın babasıyım.- Değilsin. Sen kimsin?- Cindy Crawfordun eski kocası.- Değilsin. Sen kimsin?- Carey Lowellin sevgilisi.- Değilsin. Sen kimsin?- Piyanist ve besteciyim. Chicago filmi için 5 yıl dans dersi aldım. Dansçıyım.- Değilsin. Sen kimsin?- People dergisi 1999 anketine göre dünyanın en seksi erkeği.- Değilsin. Sen kimsin?.............Sorular ve cevaplar böyle daha yüzlercesi ile sürer.Kimlerin torunu, kimlerin yeğeni, kimlerin kuzeni, kimlerin öğrencisi, kimlerin arkadaşı vs................Saatlerce süren bu soru/cevap seansından sonra, ona, sıfatların "ek" olduğu, tek gerçekliğin tüm "ek"lerden arınmış "insanlık farkındalığı olduğu" söylenir.Kişi tüm "ekler" olmadan kendisi gibi olarak, kendisiyle barışık yaşamalı.Seans da bu mesajı vermektedir. İşte "farkındalık..." Meltem Cumbulla boğaza bakan Mangeriede karşılaştım.Bir arkadaşıyla sabah kahvelerini yudumluyorlar, laflıyorlardı."- Merhaba... Nasılsın?" falan...Yanaklarında allıkla yapılmış "kırmızı yuvarlaklar" dikkatimi çekti.Gülümseyerek seyrediyordum.Sahnede ya da kıyafet balosunda gibiydi.Daha sormaya kalmadan, gülerek açıklama getirdi."Semiha Berksoy gibi yaptım. Canım istedi. Bu sabah da böyle işte!.."Sesi, tatlı hardal lezzetindeydi. Yumuşacıktı. Bembeyaz dişleriyle gülüşüne, bakışlarının gülümseyişi de eşlik ediyordu.Birden onu, hepimizin neden sevdiğimizi anlayıverdim sanıyorum.Çünkü, sahnede, televizyon ekranında, beyazperdede neyse, yaşamda da o.Yeryüzü de -Shakespearein söylemiyle- onun için bir sahne.Hepsinde kendini oynuyor.Tüm doğallığıyla...Doğasıyla..."Cana yakın olmayı" oynamıyor, zaten öyle. "Yüreği ağzında olmayı" oynamıyor, doğası o.Sevimli, neşeli, özverili, keyifli, gizlisi kaypaklığı olmayan zeki ve güzel bir kadın. Hayatla barışık. Yapaylıkla, dayatmayla işi yok."Ekleri" umursamadığı izlenimini aldım. Meltem esintisi Mustafa Kemal Kültür Merkezindeki "Mucizeler Komedisi"nde onu izlerken, bir gün önceki birkaç dakikalık sohbetimiz devam ediyormuş gibi hissettim. Olduğu gibi bir kadının rolünü, ete kemiğe ve gerçek insana dönüştürmek, sevdirmek, yürekleri ısıtmak ancak bu kadar olur.Propagandada, Yılan Hikâyesinde, Beşik Kertmesinde, Biz Size Aşık Oldukta, Duruşmada, Duvara Karşıda, Gönül Yarasında... Hepsinde aynı büyü.................Ve "su" gibi tertemiz, şeffaf, pırıl pırıl, yumuşacık akan kişiliği ile oyunu örtüşen Şener Şen...............Perde indiğinde herkes ayakta alkışlıyordu.Oyunu mu?Senaryodan başlayarak eleştirmenliğe soyunmak istemem.Ama bu iki isim, genel yargıyı bir kez daha bozmuyorlar."Neyi oynasak, iyi oynarız. Sahnede de, hayatta da...".............."Roller" de, "ekler" de bizden değil...............Not: R. Gere Budisttir. Sık sık "dünyanın damı" diye anılan Tibete gider. Gurularla dosttur. Eğitim almıştır. Yukarıdaki satırlarda yansıttığım hayali seansa adı, o nedenle simgesel olarak seçilmiştir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Mucizeler komedisi