Bugün Canım "sevgisiz" bir yazı istemiyor.Yani... Siyasetin hırgüründen uzak kalmak istiyorum.Bizim grubu hedef alan yayınları başlıklarıyla gördüm.Okumayı bile bir gün sonraya erteledim.Sadece siyasette ve medyada değil, sevgi boşluğu öylesine yaygın ki...Sabah spor yaptığım salonda "kondisyoner" diye anılan, bizim bildiğimiz söylemle spor hocası güzel, genç kızlardan bazıları yanıma geldiler.Ben koşu bandındayım, laflıyoruz."Bugün ayın 14'ü... Sevgililer Günü... Geceyi yalnız geçireceğiz. Yemeğe çıkacak bir sevgilimiz yok.Kalp şeklinde çikolata, kırmızı gül gönderecek kimsemiz yok..." Onlara, üzerinde isimleri ve isimlerini bilmediklerim için de "diğer yalnız kalpler" yazılı kalp şeklinde bir pasta gönderdim.Dilerim ki uğurlu gelir ruh ikizlerini bulur, mutlu olurlar.Şu Sevgililer Günü'nün anlamını genişletsek, "insanları sevmek" içeriğini kazandırsak ne güzel olur. Bu satırlar yazılırken Türkiye ve dünyada "Sevgililer Günü" kutlanıyordu. Dün bu köşede DP'nin (Demokrat Parti) muhalif basına ve özellikle İsmet Paşa'nın damadı Metin Toker'in sahibi olduğu AKİS dergisine yaptıklarından bir iki örnek yansıtmıştım.Dostlardan hatırlatmalar oldu.İşte bir anı daha...AKİS, politikacıları gerçekten çileden çıkarırdı.Örneğin... Merhum Menderes, DP'nin son zamanlarında bir yandan dehşetengiz "Tahkikat Komisyonu"nu AKİS'in üzerine sürerken, öte yandan da kamuoyuna "Ben AKİS gibi bir dergiyi okumaya bile değer bulmam. Neler yazdığını bilmiyorum" havasını yansıtıyordu.Sevgili Egemen Bostancı ne yapmış ne etmiş Menderes'in İstanbul'a geldiğinde kaldığı Park Otel'deki dairesini gözleme alabilmişti.AKİS'te Menderes'in pijamalarını giymiş, karyolasında, başının altını yastıklarla destekleyerek uzanmış AKİS okuduğunu saati ve dakikasıyla ne de güzel yansıtmıştı. MENDERES'İN PİJAMASI Çarşamba öğle namazından sonra yeğenim Nadir Uluğbay'ı toprağa verdik.Ablam Sevgi ve eşi Org. Ragıp Uluğbay'ın yanına...Yani onu dünyaya getirenlerle aynı toprak parçasında buluştu.Gençti. Allah'ın verdiği ömür bu kadarmış.Gazetecinin kaderi... Gazeteye geldim. Günlük yazımı yazdım. Ardından, ekibimle birlikte ŞEFFAF ODA programı üzerinde çalıştık.Babamı, annemi, ablamı da toprağa verdiğimizde gazeteye gelip yazımı yazmıştım. AYNI GÜNDE KEDER VE TESELLİ Gazetecinin yazgısı bu.Oysa gece için çok önceden düzenlediğimiz bir program vardı.Küçük kız kardeşimin kızı Ayşegül Molu Büyüm, Kırmızı gecesinde ödül verecekti.Onu iftiharla izleyecektim. Programı bozmadım. Gururla Ayşegül'ü izledim. Ayşegül, Reklamcılar Derneği Genel Müdürü.Diğer yanımda ise gene reklamcı olan, eşimin erkek kardeşinin kızı Ceylan Akdur Siyek vardı.O da Bilkent'te şehir mimarisini bitirdikten sonra, reklam sektöründe başarılı bir kariyer çizmekte.Artık görünmez olan sevgili Nadir'e veda ederken, iki yeğenimin başarıları ve sağlıkları biraz olsun teselliydi.24 saat bir yana, 7-8 saate bile neler sığıyor.Ne iniş ve çıkışlar dayatıyor hayat... gunericivaoglu@milliyet.com.tr