Yunanistan Başbakanı Simitis’in KKTC’nin muhalefet partileriyle görüşmelerinde Güney Kıbrıs partileri de hazır bulunacak.
Simitis’in önünde iki taraf da konuşacak.
Ancak, bunun ilk raunt olduğu sanılmasın...
Slovakya’nın Kıbrıs Büyükelçisi her ay bir davet vererek KKTC’nin muhalefet partileriyle, Güney Kıbrıs siyasi partilerini bir araya getiriyor.
Kıbrıs’ın ünlü hellim peynirini yiyor, şarap içiyorlar. Birlikte diyalog sürdürüyorlar.
Bunların ötesinde iki tarafın gençliğini kaynaştırmak üzere ortak kültür ve müzik festivalleri düzenleniyor.
Yani...
Bir anlaşmanın insani altyapısı ilmik ilmik dokunmakta.
Babaların, dedelerin anlattıkları o eski kanlı baskınlar, soykırıma uzanan sapık çete liderlerinin izleri gençlerin kulaklarından silinmeye çalışılıyor.
Psikolojik travmaların tedavileri için terapi seansları bunlar.
Sadece geçmişin travmalarından sıyrılmakla yetinmiyorlar, bu tür barbarlıkların yeniden yaşanmaması için karşılıklı önlemleri ve kurulması öngörülen düzeni tartışıyorlar.
Kıbrıs’ta "duyarlı" randevuya gelince...
16.30’da ana muhalefet lideri Mehmet Ali Talat , Toplumcu Kurtuluş Partisi Başkanı Hüseyin Angolemli ve iki marjinal parti lideri, Simitis tarafından kabul edilecekler.
Ancak şu satırların yazıldığı saatlere kadar hala bu liderlere Kıbrıs Rum kesimine geçiş izinleri - resmen - verilmiş değildi.
"YASSAK"a çarpıp, aşağıya geçemeyebilirler.
Ama...
Çok küçük bir olasılık.
KKTC, dünya kamuoyuna bu denli uzlaşmaz ve diyaloğa kapalı bir görüntü vermek istemez.
Zaten Denktaş da yasak koymak yerine "midesi kaldıran gider" diyerek bu görüşme üzerinde karasinek gezdirdi.
Kuşku duyulan bir diğer engelleme ise, KKTC’ye egemen olan bazı derin odaklardan sınır geçiş kapısına birkaç yüz kişinin yığılmasıdır.
Güney’e geçmek isteyecek parti liderlerinin onlar tarafından engellenmesidir.
Fakat bu yöntemin de sökeceğini sanmam.
Türkiye Başbakanı R. T. Erdoğan’ın bilgilendirildiği ve Başbakan Yardımcısı - Dışişleri Bakanı Gül’ün "konuşabilirler ne sakıncası var" dediği bir buluşma, derin güçler tarafından daha fazla engellenemez.
Zaten Güney’deki bu görüşmenin gündeminde KKTC’li Türklere gizli pasaport verilmesi, iş bulunması gibi Truva atı rol dağılımı bulunacağı sanılmamalı.
Özellikle yapılacak ilk seçimde, iktidara en yakın olan Talat gerçekçi olmak zorunda.
Nelerin olabileceğini ve nelerin olamayacağını hiç hayale kapılmadan biliyor.
Avrupa Birliği’nde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üyeliği bağlamında Rumcanın yanı sıra Türkçenin de temel dil olarak temsil edilmesi gerektiğini sorgulayacak.
Avrupa Birliği’ne gidecek altı milletvekilinin ikisinin Türk olması öngörülmüşken tamamının Rumlar arasından atanmış olmasını eleştirecek.
Annan Planı’nın esas alınarak, iki taraf için de gerekli değişikliklerle görüşmeler gündeminde kalmasını savunacak.
Slovakya Büyükelçiliği’nde yapılan aylık davetler, festivaller ve şimdi de - belki de sonuncusu olmayacak - Yunanistan’la görüşmeler bir zemini ilmik ilmik dokuyor.
2003 yılı boyunca sürecek.
2003 yılının sonunda KKTC’de seçimler yapılıp, bu partiler iktidara geldiğinde hem Ada’daki halkları, hem Türkiye ve Yunanistan’ı kazanacak bir çözüm formülü oluşması amaçlanıyor.
Mayıs 2004’e kadar anlaşmanın imzalanması ve böylece KKTC’nin de AB’ye tam üye olarak girmesi hedef.
Bu partilerin temel çizgilerinden biri de Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini öngören bir çizgiyle paralel olarak ilerlemek.
Denktaş hiç kuşkusuz KKTC’ye büyük ve tarihi hizmetlerde bulunmuştur.
Ama onun Ada’ya olan tutkusu kedilerin sınırsız sevgiyle üşümemeleri için altına aldığı yeni doğmuş yavrularının havasız kalarak boğulmalarına benzememeli.