Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Cumhurbaşkanı Sezer'in Hükümeti topa tuttuğu tartışmalarına birkaç satır.
Önce Sezer'in ağırlığı...
1970'li yılların sonlarında merhum Fahri Korutürk Cumhurbaşkanıydı. O bunalımlı yıllarda zaman zaman "Cumhurbaşkanı olarak ağırlığını koymalı, çözüm oluşturmalı" gibi uyarılar, hatta - hareketsiz kalışı nedeniyle - eleştiriler alıyordu.
Sonunda kendini şöyle savunmuştu:
"Ben ne Mustafa Kemal Paşa gibi Cumhuriyet'in kurucusuyum... Ne de İsmet İnönü gibi Kurtuluş Savaşı'nın meydanlarından geldim. Arkamda siyasi parti desteği de yok. Ben emekli bir Oramiral, eski Büyükelçiyim. O nedenle benden bunalımlara ağırlık koyarak çözüm beklemek, haksızlık ve insafsızlık olur."
Gerçekten Atatürk ve İnönü nefesleri hala savaşın barut kokularını yansıtan "kurtarıcılardı."
Sözleri gülle gibiydi.
İsmet İnönü'nün 1960'lı bunalım yıllarında Harb Okulunu, Ankara'daki birlikleri harekete geçiren ihtilalci subaylara "silahlarınızı bırakıp okulunuza, kışlanıza, karargahınıza, evinize dönün. Bunu yaparsanız, size söz veriyorum yarın Meclisi toplayıp, sizler için af kararı, af yasası çıkarttıracağım" demişti.
Darbe başarıya ulaşamazsa mahkemede ölüm cezası istemiyle yargılanacaklarını bilen ihtilalciler, kellelerini İnönü'nün dudakları arasına teslim ettiler.
Bu sözün ne denli sağlam olduğunu biliyorlardı.

İnönü ertesi gün TBMM'yi topladı. İhtilalci subaylara söz verdiği affı çıkarttırdı. Kararı aldırırken kürsüde birkaç kelimesi yeterli olmuştu.
Türkiye'yi kan denizinde boğulmaktan kurtarmıştı.
Kişisel ağırlık budur.
Daha sonra Cumhurbaşkanı olan Evren, Özal ve Demirel'in de ağırlıklıkları farklı oranlarla da olsa elbette vardı... Göreceli halk desteğine de sahiptiler ama ilki ihtilalden gelmekteydi, son ikisi de partilerine dayanıyorlardı.
Sezer ise Cumhuriyet kuruculuğuna, ihtilale, siyasi partiye dayanmayan, ama kişiliğiyle ağırlık oluşturan ilk Cumhurbaşkanı.
Kamuoyu araştırmalarında en fazla güven duyulan isim.

Sezer'in, bu kazanımları Türkiye'nin çok zorlu bunalımlara girmesi halleri için potansiyel güvence olabilir.
O nedenle Cumhurbaşkanlığı'na zaten sürdürülmesi doğal olan saygının ötesinde Sezer'e ayrıca özen gösterilmesi gerekir.
Partilerinde zurnanın son delikleri olanlardan çıkan seslerin zaten kıymet - i harbiyyesi yoktur ama o düzeylere muhatap ederek Çankaya'yı aşındırmak çok yanlış.
Öte yandan - kimseye akıl öğretme iddiamız yok ama bir gözlem olarak sunalım - Sezer'in de kendine bu bağlamda özen göstermesi ülkenin yararınadır.
Bazı söylemleri, şu aşamada, popüler görünse ve halk desteği oranını bir süre için yükseltse bile acaba oyunun kuralları içinde midir?
Örneğin, Devletin başı olarak Anayasal kurumlara karşı tavır koyuyor izlenimleri, Anayasa'da öngörülen o kurumların ahenkle çalışmasını koordine etmek - asli - görevi ile örtüşür mü?
Kişisel ağırlığı bunalımlara çözüm için potansiyel şansımız olduğu gibi... Tavırlarının etkisi ve yaratabileceği bunalımlar da sıradan bir Çankaya sakininden çok daha fazla.
Ayrıca, adalet gibi çok duyarlı bir terazide o ek ağırlık söylemleri hukuk sapmalarına neden olabilecek mesajlar gibi görülmemeli.
Yani... Ağırlıklı olmanın getirileri kadar bedeli de var.
Tartışmaları süren son söylemler medyaya dolaylı olarak yansıdı.
Hangileri gerçek... Hangileri gerçek dışı... Abartılar var mı... Yoksa eksik mi yansıdı... Hangi kelimeler kullanıldı?
Bunlar tam bilinmiyor.
O nedenle ikinci, üçüncü el - belki de işe geldiği gibi - deforme edilmiş olabilecek söylemlerin dar alanına girmiyoruz.