Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri Cıvaoğlu

Türkiye, mevsim normallerinin en sıcak siyaset haftasına giriyor.
Pazartesi günü toplanacak Olağanüstü Yüksek Askeri Şura, ortamı daha da ısıtacaktır.
Başbakan Necmettin Erbakan'ın önüne konacak "ordudan ihraç" listesi, en duyarlı konu.


Başbakan - irticaa bulaştığı nedeniyle şu sayıda subay ve assubayın ordudan ihracına - imzasını atacak mıdır?
Atarsa... Bu imza, kesintisiz 8 yıl eğitim ve İmam Hatip ortaokullarının kapatılması tavırlarını bir başka türlü gösterecek "mercek" olacaktır.
Bu imzanın kompleksi nedeniyle, RP içinde MGK kararlarının uygulanmasına karşı direniş, vites büyütmek zorunda kalacaktır.
Olağanüstü Yüksek Askeri Şura gündeminin diğer maddelerini bilemiyoruz.
Ancak...
Aldığımız izlenim "önemli" olacağıdır.

26 Mayıs, Olağanüstü Yüksek Askeri Şura toplantısından, 31 Mayıs, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına uzanan sıcak zeminde yürürken, siyasetçiler hayli terleyecekler.
Bu iki tarih arasında açılan paranteze, önemli kararların sıkıştırılması bekleniyor.
Çünkü...
Görülmeyen, işitilmeyen, dokunulamayan... Ama hissedilen bir "zamanı, artık zamana bırakamamak" ortamı var.
Hükümetin kaderinin çizilmesi... Ve alınacak kararın "kurşun gibi ağır havayı" yırtıp, "bir avuç gökyüzü" açması gerek.
Pazartesi, Olağanüstü Yüksek Askeri Şura'nın yüksek gerilimli toplantısı sürerken, Tansu Çiller de DYP milletvekillerinin kimileriyle tek tek... Kimileriyle gruplar halinde konuşacak.
Böylece grubu, dağılmadan bir arada tutmaya çalışacak.
Ve tabii...
Onların nabzını tutmak ve istediği doğrultuda yoğurmak da diğer amacı.

Çiller'in hedefi Çarşamba günü, uzun bir grup toplantısı...
O gün, milletvekillerinden isteyen kürsüye gelip konuşacak.
Böylece, grubun eğilimi belirlenecek.
Kimse kuşku duymasın ki...
Pazartesi ve Salı başbaşa ya da gruplar halinde yapacağı konuşmalarla, yoğurup biçimlendirdiği görüşler kürsüye yansıyacak.
Tansu Çiller'in çabası, grup toplantısında milletvekillerinin "artık Erbakan'ın Başbakanlığı'nda bu hükümet yürümez... Gerekirse seçime gidelim. Fakat sizin Başbakanlığı'nızda" demelerini sağlamak.
Ve sonra... Bir grup kararı:
"Görüşmelerin ışığında, DYP grubu adına karar vermek ve temaslarda bulunmakta Tansu Çiller yetkili kılınmıştır..."
Çiller,
grubu böyle arkasına alarak, bu kez Perşembe günü Genel İdare Kurulu'nu toplayacaktır.
Orada da aynı senaryo...
Oradan da aynı sonuç...

Ve böylece Milli Güvenlik Kurulu toplanmadan önce Erbakan'ın karşısına geçip elindeki kartları açacaktır:
"Grubumu artık tutamıyorum. Başbakanlığı bana veriniz. Gelecek ilkbahar için seçimde anlaşalım.
Aksi halde, hükümeti devam ettirmemiz mümkün değil..."
Erbakan'
ın tavrı ne olacaktır?
Refah Partisi doruklarından aldığım izlenim o ki, "Çiller çok zorlu ve çok uzun, belki de haftalarca sürebilecek maceradan sonra, Erbakan'dan Başbakanlık sözünü söke söke alabilir."
Sezilerime göre "RP buna çoktan razı."
Fakat...
Çiller'in Başbakanlığı'nda bir Refahyol, Türkiye'nin ateşini düşürebilecek midir?
Çiller'in de bu konuda kuşkuları olduğu anlaşılıyor.
Kurmaylarıyla yaptıkları plana göre "sadece Başbakanlık'la yetinmeyecekler... Gerek Refah Partisi'nin, gerek DYP'nin bakanlarının hemen hemen tümüyle yenilenmesi gerektiği" görüşündeler.
Tamamen yeni bir hükümet kurulmuş rüzgarını estirmeyi kararlaştırmışlar.
Oysa...
Göremedikleri birşey var.
Tepkiler, bakanlara değil, bizzat Erbakan'a ve Çiller'edir.
Ha Erbakan - Çiller olmuş... Ha Çiller - Erbakan...
O nedenle parantezin içine Çiller'in yerleştirmeye çalıştığı kendi Başbakanlığı'ndaki BBP destekli bir Refahyol, çözüm değildir.

Öte yandan, Refah'ı dışarıda bırakan ve orta sağı bütünleştirmeyi amaçlayan bir hükümeti, DSP ve CHP'nin desteklemesini beklemek, hem gerçekçi olmaz... Hem de haklı olmayabilir.
Hele DSP ile CHP'nin aynı hükümette yer alacaklarını sanmak saflıktır.
Hem Refah Partisi'nin, hem DYP'nin içinde olmayacağı bir Meclis aritmetiğinden de, hükümet çoğunluğu çıkmaz.
O halde...
Bunalım, dünkü yazımda da belirttiğim gibi, Çankaya Köşkü'nde çözümleniyor.
Yeni hükümetin şeklini, süresini, misyonunu Cumhurbaşkanı saptayacaktır.
Demokrasi içinde bir çözüm formülü üretecektir.

Yazara Emailg.civaoglu@milliyet.com.tr