Ernest Hemingway’in “SİLAHLARA VEDA” kitabı değil yazacağım...
Genelkurmay Başkanlığı’nın 1968-2005 yılları arasındaki “terörle mücadelede ordunun rolünü” değerlendiren raporundan şu satırları -aynen- yansıtıyorum:
Profesyonel, adanmış, çok yetenekli ve üzerindeki baskı kalktığında tekrar eski gücünü kazanabilen bir terör örgütüdür.
Tarihinde Silahlı Kuvvetler ilk kez terör örgütünü silahlı mücadelede yenememiştir.
Ancak...
Terör örgütüne de şiddet yoluyla amaçlarına ulaşamayacağını göstermiştir...
2010 Türkiye’sinde sık sık, taraflar söylemlerinde yukarıdaki satırlarda vurgulanan durum değerlendirmesini tekrarlıyorlar.
Burada yazının başına dönüyorum...
Raporu hazırlayan makam Türkiye değil İngiltere Genelkurmayı.
Satırlarda yer alan terör örgütü de PKK değil “IRA (İrlanda Ayrılıkçı Terör Örgütü= Irish Republican Army)...”
Bu benzerlik -ciddi farklılıklar olmakla birlikte- ilgi çekici...
Silahlı Kuvvetleri ve kolluk güçleriyle IRA arasındaki durumun fotoğrafı değerlendirildikten sonra, İngiltere hükümeti, “sivil yöntemlerle çözüme” ağırlık veriyor.
IRA zaman zaman “ateşkes” kararları alıyor.
İngiltere’nin Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçleri de mücadelesinde frene basıyor.
Sonunda anlaşılıyor.
BARIŞ YOLU HARİTASI
Yukarıdaki süreci aşamalarıyla anlatayım.
KESİŞEN SÜREÇLER
Peki bu noktalara nasıl gelinmiştir?
En önemli etken gerek İngilizlerin gerek IRA’nın dayandığı Katolik İrlandalıların, gerek İrlanda’daki İngiltere yanlısı Protestan tabanın teröre karşı olmak psikolojisi kilitlenmeyi açmıştır.
Kan ve şiddet artık taraflarda bıkkınlık yaratmış, ortak bir tepki dalgası kabarmıştır.
Özellikle “sivillerin” öldürülmesi bu psikolojiyi beslemiştir.
Artık şiddeti savunan siyaset “toplumlardan destek” almamaya başlamıştır.
Politikacılar da toplumlar tarafından şiddete destekten uzaklaşmaya itilmişlerdir.
Hatta kendilerinden olmayan karşı taraftakilerin ölümlerine bile tepki gösterilmesi önemlidir.
İnsanlarda “barış içinde ve daha iyi ekonomik koşullarda yaşamak, korku atmosferinden kurtulmak eğilimi” ağır basmıştır.
Şiddet yanlısı olanlar zamanla barış politikalarını ve yaklaşımlarını engelleyemez hale gelmişlerdir.
Silahlı güçlerin ağırlıkları aşınırken sivil çözüm yanlıları yükselişe geçmişlerdir.
Ve böyle bir süreçte “silahlı mücadele” yapmış olanların “af” ya da “şartlı af”tan yararlanmaları yolu açılabilmiştir.
Bu süreç de kademeli olarak uygulanmıştır.
Elbette IRA içinde birkaç küçük grup anlaşmaya rağmen tek tük eylem koymayı hâlâ sürdürüyorlar ama marjinal kalıyorlar.
Başta “af” olmak üzere barış anlaşmasından İngiltere tek adım bile geri atmıyor.
Burada IRA’ya dış desteğin kesilmiş olmasının da altını çizmeliyim.
Özellikle Amerika’da güçlü bir lobiye sahip olan Amerikalı İrlanda kökenlilerin, IRA’ya uzun süre verdikleri destek kesilmiştir.
Burada İngiltere’nin Amerikan dış politikasına özellikle Afganistan ve Irak’a asker de göndererek omuz vermesinin sebepsiz olmadığını vurgulamak isterim.
.......................
İngiltere’nin, IRA ile vardığı sivil çözüm sonucu bu ülkede artık birincil “terör odağı” son yıllarda El Kaide ve benzeri köktenci örgütlerdir.
Bu konuda da İngiltere, ülkesindeki Müslüman liderlerle diyalog ağı örmekte, Müslüman bireyleri terörden ayıran “insani ilişkileri” geliştirmektedir.
.......................
Arada bazı farklılıklara rağmen İngiltere-IRA çözüm modelinden yararlanmak gerekir.
......................
Bu konuda “Dünyadan Örneklerle TERÖRLE MÜCADELE” adlı kitaptan yararlandım. Yazanlar “Prof. Dr İhsan Bal ve Doç. Dr. Süleyman Özeren - USAK Yayınları - Ankara - 2010”
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025