Şırnak’a havalimanı... Yakında Hakkari’ye de... Paradigma değişimidir bu.
Doğu’ya, Güneydoğu’ya devletin bakışı değişmiştir.
Cumhuriyetin tek partili döneminde Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a ait olduğu iddia edilen görüş “Doğu’ya, Güneydoğu’ya yol yapılmasın, düşman Türkiye’yi işgale geçerse o yolları kullanır” diye özetlenebilir.
Genel kanı bu politikanın “Kürtlere karşı bir tedbir” olduğudur.
Belki doğruluk payı vardır ama bu daha çok bir “savunma kaygısı.”
Özellikle Rus işgali yaşamış doğuda anlaşılmayacak şey değil.
Ayrıca soğuk savaş yıllarında da bu “devlet tavrı” sürmüştür. Ve...
Doğu’ya ve Güneydoğu’ya çifte standart, bölgedeki Kürtlerin duyarlıklarını arttırmıştır.
“Ötekileş-me” hislerini beslemiştir.
Sadece yol değil diğer altyapı hizmetlerinde de aynı zihniyet izlerine rastlanır.
Bu paradigma Demirel’in “7 küpeli gelin” dediği barajlar ve sulama yatırımlarının tümünü kapsayan GAP projesi ile değişmeye başlamıştı.
Zamanla hem barajların sayısı arttı, hem altyapı hizmetlerine hız verildi.
PKK’nın ilk büyük eylemi koyduğu Şırnak’a havalimanı simgesel olarak da önemlidir.
Barış süreci için anlamlıdır.
Yürekten “hayırlı olsun” diyorum.
Atatürk döneminde Doğu’ya ve Güneydoğu’ya yatırımlar -o günün imkanlarıyla- yoğunlaşmıştı.
Özellikle okul yapımlarına hız verilmişti.
Yollar genişletiliyordu.
Dersim isyanı sonunda ne yazık ki frene basılmıştır.
Yıllar sonra devletle bölgenin de barışmasına tanık oluyoruz.
STEPNE DİPLOMAT
MERHUM Turgut Özal mühendisti.
Her alanda mühendislerin başarılı olacağına inanırdı.
Mülkiyelilerden hiç hoşlanmazdı.
Onları “işleri yokuşa süren, zora sokan bürokratlar” olarak görürdü.
Belki çoğunluğu Mülkiyeli olduğu için dışişleri meslek memurlarına da ilk yıllarında kanı ısınmamıştı.
Kafasında “dışişlerine de mühendisleri çalıştırmak” fikri vardı.
“Mühendis büyükelçiler iyi olur” diyordu.
Sonra bu fikrinin hiç de iyi olmadığını birkaç tecrübeyle anladı ve “mühendis diplomatlar” projesinden vazgeçti.
O tecrübelerden birine tanık olmuştum.
Anlatayım:
Özal Atina gezisindeydi.
Türkiye’ye çok ters bakan Başbakan Papandreau ile görüştüler.
Ertesi sabah ortak bildiri yayınlanacaktı.
Bizim diplomatlar Yunanlı diplomatlarla sabahın ilk ışıklarına kadar birlikte çalıştılar.
Bildiri metnini iki tarafın uzlaşmasıyla yazılması neden bu kadar zaman aldı?
Birincisi...
Yunan tarafı komplekslidir.
Türk diplomatlarının önerilerine kuşku duyarlar ve kafadan karşı çıkarlar.
Bizim diplomatların görüşme stratejisi “lafı evirmek, çevirmek, dolaştırmak ve kendi istedikleri ifadeyi Yunanlılara sanki onların fikriymiş gibi söyletmekti.”
Bu da hiç kolay bir mesai değildi.
“Gecenin geç saatlerine kadar toplantıyı uzatmak ve böylece zaten çalışmaktan hoşlanmayan Yunanlıları yorarak, bıktırarak yola getirmek” stratejinin uygulama yöntemiydi.
Özal da toplantının sabaha karşı bittiğini biliyordu.
Bizim diplomatlar toplantıdan çıktılar, duş alıp giyindiler ve “ortak bildiri metnini” sunmak üzere saat 8’de Özal’ın yanına gittiler.
Onlarla beraber Özal’ın bu geziye götürdüğü bazı mühendisler de içeri girdiler.
Sonradan dinlediğime göre Özal bir diplomatlara bakmış, bir de mühendislere...
Onlara şöyle demiş:
“Monşer denilen diplomatlara bakın.
Sabaha kadar çalıştılar, duşlarını alıp, hiç uyumadan buraya geldiler.
Üstlerinde ütülü elbiseler, tertemiz beyaz gömlekler, kravatları var, ayakkabıları pırıl pırıl, yüzleri tıraşlı...
Bir de kendi halinize bakın.
Pantolonlarınız buruşuk, boru gibi, yüzünüzden uyku akıyor, kravatınız kaykılmış...”
.......................
Böyle birkaç tecrübeden sonra Özal’ın mülkiyeli bürokratlarla değil ama diplomatlarla yıldızı barıştı.
En yakın danışmanları diplomatlardı.
.......................
Torba yasada “dışarıdan diplomatların atanmasına” yeşil ışık yakılıyor.
Oysa...
İstisnai durumlarda dışarıdan büyükelçi atamaları zaten yapılıyordu.
Generaller, eski milletvekilleri büyükelçi oldular.
Ama...
Bunu “istisnadan” çıkarıp “kural” haline getirmek çok yanlış.
Türkiye dışişleri, dünyanın en saygın kurumsal bakanlıklarından biridir.
Bozulursa yazık olur.
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025