Güneri CIVAOĞLU
Siyasette
"olması gereken" ile
"olabilen" çoğu kez, üst üste - cuk - oturmaz.
"Olması gerekenler" yapılamadığı için
"olabilen" ile yetinilir.
8 yıl kesintisiz temel eğitim düzenlemesi de böyle olmuştur.
Aslında...
"Olması gereken" sadece
"imam hatip ortaokullarının kapatılmasıydı. Yabancı dilde eğitim yapan ortaokulların, teknik meslek ortaokullarının, çırak okullarının açık tutulmasıydı."
Çünkü...
Türkiye'de diyanet kadroları için ihtiyacın
30 misli imam hatipli ve ilahiyat fakülteli vardır.
Bu okullar, din adamı yetiştirme amacından yapay olarak saptırılmış bütün üniversite ve yüksek okullara öğrenci verir hale gelmiştir.
Bu öğrenciler; vali, kaymakam, emniyet müdürü, hakim ve savcı olmuşlardır.
İçlerinden çok değerli yöneticiler,
ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerde, tıp ve hukuk fakültelerinde parmakla gösterilen bilim adamları var.
Ama...
Sorun,
İHL'ler değil, sistemin yanlışlığıdır.
Bu yanlışlığın giderilme yolu, imam hatip ortaokullarının devre dışı bırakılmasıydı.
Bunların, ortaokullara ve özellikle meslek ortaokullarına, yabancı dilde eğitim yapan ortaokullara dönüştürülmesiydi.
O alanlarda, eksikliğin giderilmesiydi.
İmam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri, ihtiyaç duyulan din adamı sayısı kadar öğrenci yetiştirmeliydi.
Türkiye'de adı konulmamış ve
100 yıl gecikmiş sanayi devrimi yaşanıyor.
İhracatımız
30 milyar dolara dayandı. Gelecek yıl,
40'a yaklaşacak.
Bu hacmin neredeyse tamamı sanayi ürünleri.
Ve...
Sanayi; yetişmiş, yeterli teknik eğitim almış, vasıflı işçi bulamıyor.
Meslek okullarının çırak okullarını bitirmiş işçiler, havada kapışılıyor.
Büyük firmalar, yatırımlarına okul bitirmiş, vasıflı işçi bulamadıkları için, bir yandan fabrika inşaatı sürdürürken, öte yandan çalıştıracakları işçiler için kurslar düzenliyorlar, onları eğitiyorlar.
Meslek ve çıraklık okulları kapandıktan sonra, gecikmiş sanayi devrimini yaşamakta olan
Türkiye, vasıflı işgücü sıkıntısını daha da zorlu yaşayacak.
"Olması gereken" ne yazık ki, yapılamadı.
İktidar, islama karşı tavır koyuyormuş gibi gösterilmenin seçim sandığı sonuçlarından çekindi.
Sanki...
Amaç, imam hatip ortaokullarındaki çarpıklığın giderilmesi değil de... Hadise, bütünüyle
8 yıl kesintisiz temel eğitim uygulamasıymış... Bu nedenle sadece imam hatip ortaokullarının değil, çeşitleri
26'yı bulan meslek ortaokullarının, çırak okullarının, yabancı dilde eğitim veren ortaokulların da kapatıldığı gibi bir hava verilmiştir.
İmam hatip ortaokullarının kapatılmalarının ardındaki niyet, bu saydığım orta öğretim kurumları da kapatılarak
perdelemek istenmiştir.
Cesur siyaset, böyle bir
perdeleme olmaksızın, doğrudan, ihtiyacın
30 misli diploma veren imam hatip ortaokullarını kapatmaya yönelirdi.
Topluma da açıkça ve makul gerekçeleri anlatarak izah ederdi.
Şimdi...
Bu perdeleme ne denli sürdürülmek istense, imam hatip ortaokullarına karşı olanlar da
"İmam hatipime dokunma" diyenler de, gerçeğin farkındalar.
Taraflar, oylarını nasıl kullanacakları kararlarını çoktan vermiş durumdalar.
Olan, imam hatip ortaokullarıyla aynı sepete konulan okullara ve onların öğrencilerine olmuştur.
Türkiye sanayinin de bu uygulamadan karlı çıkmayacağını söyleyebilirim.
Türkiye'deki imam hatip okullarının varlığını,
Avrupa'daki, özellikle
Fransa'daki kilise okullarıyla, karşılaştırmak ve karıştırmak yanlıştır.
Fransa'da,
Napolyon dönemine kadar her il
Papalık'ın temsilcisi kardinallerin yönetimindeydi.
Okulları bu dini yönetimler açardı. Eğitimi, dini yönetim düzenlerdi.
Sistem, kilise okullarına dayandırılmıştı.
Sonra...
Napolyon zamanında Papalık'la din ile devlet yönetimini ayıran anlaşma imzalandı.
Her ile, valiler atandı.
Valiler, laik okulları kurdular.
Oralardaki ikilem, bu nedenledir.
Hala, kilise okulları ve laik okullar ayırımı sürmektedir.
Türkiye'de ise
"Tevhid - i Tedrisat" yasası kapsamında,
1948'e kadar - cumhuriyetin ilk yılları hariç - sadece
devletin laik okulları vardı.
1948'de din adamı yetiştirmek üzere, imam hatip okulları kuruldu.
Sonraları, siyasi yatırım nedenleriyle öylesine yaygınlık kazandı ki... eğitimde iki kanallı bir sistem oluştu.
Yani...
Fransa'daki kilise okulları
"ilk" oldukları için, ikili eğitim belki zorunluktu.
Türkiye'de böyle bir zorunluk yoktu.
Kısacası...
Şu sorunlu görüntü, islamı siyasete alet etmek isteyen çirkin siyasetin yarım yüzyıllık eseridir.
Mümkündür ki...
İlk seçimde, imam hatip okulları, tıpkı
1974'te olduğu gibi yeniden açılır.
Olan... meslek ve yabancı dilde eğitim veren ortaokullara, çırak okullarına olur.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr