Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Öcalanın yeniden yargılanmasını, "bir önceki mahkemenin yargıçları arasında asker üye olduğu" nedenine dayandırıyor ise...Yargı sürecinin ileri aşamalarında asker üye çekilmişti ve karar aşamasında asker üye yoktu.Ama... AİHM gene de -ilk duruşmalarla sınırlı olsa bile- "asker üye varlığının, yargı sürecini sakatladığı" kanısına varmış olabilir. "Yeniden yargılama" istemi, bu mahkemenin özgür iradesi olarak algılanmalıdır. Türkiye Devleti, AİHMyi, iç hukukunun üzerinde yetki ile donatan anlaşmayı imzaladığına göre, bazı net olmayan yürürlük ifadelerine karşın "Apo için başka, diğerleri için başka" diye çifte standartlı tavır koyamaz. "Hukuk önünde eşitlik" küresel kuraldır. Abdullah Öcalanın yeniden yargılanması, "sorun" haline getiriliyor. Oysa Türkiyenin en iyi Dışişleri bakanlarından biri olan merhum İhsan Sabri Çağlayangilin söylemiyle: "Sorunlar, daha sorun haline gelmeden çözülmeli..." Milliyet yazarları bir süredir Anadolu ve Trakya illerinde yöresel kanaat önderleri ve sivil toplum örgütleri ile bir araya geliyorlar.Gündemdeki sorunlar konuşuluyor.Gece de, Abbas Güçlünün "Genç Bakış" TV programında, o ilin üniversite salonunda, gençlerin soruları yanıtlanıyor. Hararetli tartışmalar oluyor.Bu toplantılarda, son aylarda gençlerin nabız atışları hayli çoklaştı. Gerilim yüksek.İki konuda çok duyarlılar:"1 - Abdullah Öcalanın yeniden yargılanma olasılığının giderek güçlenmesi. Bu bağlamda PKKya tepki.2 - AB taraftarlarının hızla azalması, AB karşıtları sayısının patlama yapması."İkincisi, birincisinin sonucu...O nedenle, Öcalanın yeniden yargılanması, PKK dosyası iyi okunmalı.Gençlerin -içinde çoğu kez cevabı da olan öfke yüklü soruları- bu eksende.Ateşle oynanmış...Gerçekten bir "milliyetçi duyarlığı makul ve normal ölçütlerin üzerine taşan kamuoyu yaratılmış..."İstanbula dönüşlerimde, ders verdiğim iki üniversite anfisinde benzer tansiyon grafiğini saptadık.Son haftalarda, aydınlar bildirisi ile de kınanan, benim de hiç onaylamadığım olaylarda elbette provokasyon izleri algılamakla birlikte, "milliyetçilik dalgasının yükselmekte olduğunu" görebilmeliyiz.Her şey tahrik değil...Ateşle oynanıyor.Bugün Türklük adına yapılan yanlışlar, yarınlarda -ağzımdan yel alsın- ya Kürtlük iddiasıyla meydanlara taşınırsa, bu yurdu ve ulusu Tanrı korusun. Ateşle oynamak Son üniversite toplantımızda öfkesini burnundan soluyan asabi bir genç sordu:"Abdullah Öcalan yeniden yargılanacak mı? Bunu nasıl kabul edebiliriz? Şehit kemikleri sızlamaz mı?"Müthiş alkışlandı. Tansiyon yükseldi...Ama...Yukarıdaki satırlarda yansıttığım "hukuk önünde herkesin eşit olması gerektiği" inancımı açıkça ve net olarak dile getirdim."Hukukçuyum. Hukuk devletinde gerçek budur. Herkese ayrı hukuk olmaz. Hukuk bir gün herkese lazım olabilir. Sana da" dedim. Ardından şöyle ekledim:"Bir daha yargılansa ne olacak?30 bin kişinin ölümüne neden olan Abdullah Öcalan daha hafif bir ceza mı alacak?İdam cezası kalktığına göre, gene en ağır ceza olan müebbet hapse mahkûm olacaktır.Fakat, Türkiyenin hukuk devleti olduğu da vurgulanmış olacaktır."Gerçi ikinci yargılamada, "özgürlük, af" sloganları atılacak, Türkiye karıştırılmak istenecektir. Önemli olan sağlam duruştur. Hukuk, sloganlarla yönlenmez. Hukuku siyaset belirleyemez. 30 bin kişinin katilini şu süreçte hiçbir yargıç kurulu müebbetten aşağı cezaya çekemez...........Bu sözlerim sonrası salonda alkışlandım.Tanığı, orada olanlardır. Video bantlardır................Sonra, Abbas Güçlü, "Bunu politikacılar söyleyemiyorlar. Ivırıyor kıvırıyorlar. O nedenle de protesto ediliyorlar. Siz gerçeği açıkça ve cesaretle söylediniz" dedi................Sorun, toplumun gözünün içine bakarak gerçeği konuşamayan siyasetçide. Ve bu zorbalıkların da sorumluları, gerçekleri konuşmaktan korkan onlar. g.civaoglu@milliyet.com.tr Yüz yüze